Bir varmış, bir yokmuş… Uzak mı uzak yemyeşil vadilerin ortasında kocaman bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte türlü türlü hayvanlar yaşarmış ve hepsinin içinde en neşelisi, en meraklısı ve belki de en cesuru ise Çilli Horoz’muş!
Hayvan Masalları
Çocuklar için eğlenceli hayvan masalları oku
Hayvan masalları kategorisinde sevimli kahramanların cesaret, dostluk ve yardımlaşma dolu hikayeleri yer alıyor. Çocuklar, hayvanları hem eğlenceli hem de öğretici bir şekilde anlatan resimli masalları çok sevecek.
Resimli hayvan masalları örnekleri
Hayvanlarla ilgili masallar çocukları doğa sevgisi ve hayvanların gizemli dünyasıyla buluşturuyor. Cesur aslanlar, bilge baykuşlar ve yardımsever tavşanlar gibi sevilen pek çok kahraman yer alıyor ve bu kısa hayvan masalları sadece eğlendirmekle kalmıyor aynı zamanda çocukların sosyal ve duygusal gelişimine katkıda bulunuyor.
Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçların gökyüzüne uzandığı, rengârenk çiçeklerin her köşeyi süslediği büyülü bir orman vardı. Kuş cıvıltılarının rüzgâra karıştığı, derelerin şırıl şırıl aktığı bu ormanda hayvanlar huzur içinde bir arada yaşardı.
Geçmiş dönemlerin birinde, karların parladığı bir dağın yamacındaki Gümüş Ormanı’nda yaşayan Altın Boynuz isimli bir dağ keçisi vardı. Boynuzları güneşin ışıklarıyla altın gibi parlıyor ve ormana sanki bir sihir yayıyordu.
Bir zamanlar ışıltılı bir gölde bembeyaz tüyleriyle pırıl pırıl parlayan, Lila adında sevimli bir kuğu yaşardı. Göldeki en meraklı ve cesur kuğuydu ve en önemli özelliği çok iyi bir dinleyici olmasıydı.
Bir zamanlar yemyeşil bir vadinin kenarında, ayakları yere her zaman sağlam basan ama her fırsatta gökyüzüne merakla bakan bir deve kuşu yaşardı. Adı Dodo’ydu.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların hemen yanı başında rengârenk çiçeklerle dolu bir savan varmış. Bu güzel yerde, çizgileri diğer zebralardan biraz farklı olan küçük bir zebra yaşarmış. Adı Zeko’ymuş.
Bir zamanlar Renkli Orman adında masal gibi güzel bir orman vardı. Bu ormanda rengârenk çiçekler, türlü türlü kuşlar ve bir de her zaman gülümseyen, neşeli bir geyik yaşardı.
Bir varmış, bir yokmuş… Masmavi gökyüzünde süzülen, parlak beyaz tüyleriyle dikkat çeken, minik ama cesur bir turna kuşu varmış. Adı Tuni’ymiş. Her sabah gökyüzüne yükselir, yeni yerler keşfetmek ve farklı hayvanlarla tanışmak için uçar dururmuş.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların ortasında parlayan Denge Gölü adında bir yer vardı. Bu göl ormanın tüm sakinleri için çok özeldi çünkü suyu çok berraktı ve kıyıları da çiçeklerle kaplıydı.
Bir varmış, bir yokmuş… Mavi denizlerin en derin, en sakin köşelerinden birinde Juma adında küçük bir denizanası yaşarmış. Yumuşacık, şeffaf ve hafif tombul bir bedene sahipmiş.
Bir zamanlar Yüksek Dağlar ülkesinde Fırtına adında cesur ve sevimli bir şahin yaşıyordu. Küçük ama hızlı kanatlarıyla dağların zirvelerinde uçar, çeviklikte kimse onunla boy ölçüşemezdi.
Bir zamanlar derin maviliklerin altında, rengârenk mercanların arasında yaşayan ahtapot Okto adında bir deniz canlısı vardı. Sekiz kocaman koluyla her zaman yardım etmeye hazır, dost canlısı bir ahtapottu.
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil ormanların derinliklerinde Gogo adında sevimli ve cesur bir goril yaşarmış. Kocaman kahverengi gözleri ve hiç susmayan bir gülümsemesi varmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Ormanın derinliklerinde, neşeli hayvanların bir arada yaşadığı huzurlu bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirine yardım eder, oyunlar oynar ve güzel vakit geçirirmiş.
Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda, kocaman yuvarlak gözlü, pofuduk tüylü bir baykuş yaşardı. Bu baykuşun adı Ovi’ydi. Ovi, hem cesur hem de oldukça komikti.
Bir varmış, bir yokmuş… Gökkuşağının altında, rengarenk çiçeklerin süslediği güzel bir vadide Kıpır adında küçük bir kelebek yaşarmış. Kıpır’ın kanatları gökyüzündeki en güzel renklerle bezenmiş: parlak mavi, güneş sarısı, nar çiçeği kırmızısı.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, herkesin korkusuz bildiği ama aslında bazen kendini çok çekingen hisseden bir kaplan yaşardı. Adı Timi’ydi.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda yaşayan minik ve cesur bir örümcek vardı. Adı Körük’tü. Küçücücük ayaklarıyla ince ipliklerini dokurken dünyanın en zarif ağlarını yapardı. Ama Körük hep başkalarına bağlı yaşıyordu.
Bir zamanlar yemyeşil ormanın en eski ve en bilge ağaçlarından biri olan Meşe Baba’nın dallarında yaşayan Odi adında bir ağaçkakan vardı. Çok çalışkan, cesur ama biraz inatçı bir kuştu.
Bir zamanlar dev bir ormanın derinliklerinde Yuru adında küçük bir yarasa yaşardı. Diğer yarasalar akşam olunca havada süzüle süzüle uçarken Yuru yerden yalnızca birkaç santimetre havalanabiliyor ve sonra geri düşüyordu.
Bir zamanlar buzullarla kaplı bir diyarda Kuki adında sevimli bir kutup ayısı yaşardı. Beyaz tüyleri ve parlak siyah gözleriyle herkesi kendine hayran bırakırdı.
Bir zamanlar yemyeşil bir vadide yaşayan neşeli bir kırlangıç ailesi vardı. Bu ailenin en küçük üyesi minik ve meraklı Kigi idi. Uçmayı yeni öğrenen ve rengârenk tüyleriyle herkesin dikkatini çeken ama bir o kadar da dağınık bir kırlangıçtı.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kenarında küçük bir salyangoz ailesi yaşardı. Bu ailenin en küçük üyesi olan Sasa gerçekten çok küçük bir salyangozdu. Diğer salyangozlara göre daha yavaş hareket eder ve daha ürkek davranırdı.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kalbinde rengarenk tüyleriyle dikkat çeken bir papağan yaşardı. Adı Pako’ydu. Gökkuşağı kadar parlak tüyleri ve melodik sesiyle herkesin dikkatini çekerdi ama çok kibirli bir papağandı.