Bir varmış, bir yokmuş… Uzak mı uzak yemyeşil vadilerin ortasında kocaman bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte türlü türlü hayvanlar yaşarmış: Koca gövdeli ve ağırbaşlı bir öküz, narin tüyleriyle zarif bir beyaz tavşan, daima keyifle mırıldanan bir kara kedi, huysuz ama içten içe iyi kalpli bir kaz, yaramaz ikiz keçiler ve daha niceleri… Hepsinin içinde en neşelisi, en meraklısı ve belki de en cesuru ise Çilli Horoz imiş.
Çilli Horoz adı gibi kınalı kahverengi tüylerinin arasına serpilmiş çilli beyaz benekleriyle çok güzel bir horozmuş. Kırmızı ibiği rüzgârda nazlı nazlı sallanır, gözleri her daim pırıl pırıl parlarmış. Her zaman iyilik yapmayı seven bir horozmuş. Ne zaman çiftlikte biri zor durumda kalsa Çilli Horoz hemen yardıma koşarmış. Ama bu iyilikseverliği yüzünden bazen başı derde de girermiş…
Günlerden bir gün, Çilli Horoz sabah erkenden uyanıp her zamanki gibi çiftliği dolaşmaya çıkmış. Güneş gökyüzüne usulca tırmanırken büyük bir keyifle ötmüş:
“Ü-üü-rüüüüüüüüüüüü! Günaydın, çiftlik!”
Fakat çiftliğin havasında bir tuhaflık varmış. Bir sessizlik… Bir hüzün… Çilli Horoz merakla etrafa bakınmış ve o anda çiftlik hayvanlarının endişeyle bir araya toplanıp bir şeyler konuştuğunu farketmiş. Hemen yanlarına seğirtmiş:
“Ne oldu, neden hepiniz bu kadar üzgünsünüz?” demiş.
Yaşlı öküz iç çekerek başını sallamış:
“Ah, Çilli Horoz! Büyük bir dert var başımızda!” diye cevap vermiş.
Çiftliğin Büyük Sorunu

Yaşlı öküz tekrar derin bir nefes almış ve anlatmaya başlamış:
“Bu sabah çiftçimiz Yusuf Efendi tarlaya gitti ama tarlada hiç arpa bulamamış! Toprak kurumuş. Ne su var ne de mahsul! Eğer arpa olmazsa tavuklar, kazlar, keçiler hep aç kalacak. Hatta atlar bile! Hepimiz açlıktan zor günler geçirebiliriz.”
Bunu duyan hayvanlar hüzünle başlarını sallamışlar. Çilli Horoz’un gözleri kocaman açılmış ve “Aç kalmak mı? Bu çok kötü olur” diye düşünmüş. Ama pes etmeyi sevmeyen bir horoz olduğu için hemen dimdik durup kanatlarını çırpmış:
“O zaman bir çözüm bulmalıyız! Arpa taneleri olmadan yaşayamayız. Biz bir çiftlik ailesiyiz ve birbirimize yardım etmeliyiz!” demiş.
Kara kedi kuyruğunu kıvırarak iç çekmiş:
“Çözüm ne peki? Kuraklık her yeri sardı. Yağmur yağmazsa arpa da olmaz!” diye sormuş.
Çilli Horoz düşündükçe düşünmüş. O anda aklına eski bir masal gelmiş! Büyükannesinin anlattığı efsanevi Sihirli Arpa Tanesi! Söylentiye göre uzaklardaki Gümüş Orman‘ın derinliklerinde bir avuç sihirli arpa tanesi saklıymış. Bu arpalar ekildiğinde bir gecede koskoca bir tarlayı dolduracak kadar hızlı büyüyebilirmiş!
Çilli Horoz heyecanla kanatlarını çırpmış:
“Sihirli Arpa Taneleri’ni bulursak açlıktan kurtuluruz!”
Ama herkes şaşkın şaşkın bakmış. Kaz huysuzca homurdanmış:
“Saçmalık bu! Masallara inanacak yaşta mıyız?”
Fakat Çilli Horoz’un içinde güçlü bir his varmış.
“Ben gidip o arpa tanelerini bulacağım!”
Herkes bir an sessiz kalmış. Sonra ikiz keçiler heyecanla zıplayarak bağırmış:
“Biz de geliyoruz!”
Böylece Çilli Horoz, ikiz keçiler ve meraktan yerinde duramayan kara kedi büyük bir maceraya atılmak üzere yola çıkmışlar.
Gümüş Orman’a Yolculuk

Orman derin ve karanlıkmış. Ağaçlar o kadar uzunmuş ki gökyüzü neredeyse görünmüyormuş. Rüzgârın sesi fısıltılar gibi yankılanıyormuş.
İlk önce bir baykuş ile karşılaşmışlar. Baykuş bilge gözleriyle onları süzüp sormuş:
“Sihirli Arpa Taneleri’ni mi arıyorsunuz?”
Çilli Horoz heyecanla başını sallamış.
“Evet, çiftliğimizi kurtarmamız gerek!”
Baykuş bir süre düşünmüş ve sonra kanatlarını açarak onlara yolu göstermiş:
“Ancak bu arpayı bulmak için üç sınavdan geçmelisiniz!”
Birinci sınav bir cesaret sınavı imiş. Dev bir yarasaya benzeyen gölgeler onların yolunu kesmiş! Ama Çilli Horoz korkmamış ve kanatlarını açıp cesurca gölgelerin üstüne sıçramış. Gölgeler bir anda dağılıp kaybolmuş!
İkinci sınav bir dayanışma sınavı imiş. Bir nehir kıyısına geldiklerinde karşıya geçmeleri gerekmiş. Ama su çok hızlı akıyormuş! İşte o zaman ikiz keçiler birbirlerine yaslanarak bir köprü olmuşlar ve Çilli Horoz ile kara kedi’yi güvenle karşıya geçirmişler.
Son sınav ise iyilik sınavı imiş. Yaşlı bir sincap açlıktan kıvranıyormuş. Çilli Horoz tereddüt etmeden elindeki son arpa tanesini sincapla paylaşmış.
Tam o anda sihirli bir ışık parlamış ve altın renkli Sihirli Arpa Taneleri ortaya çıkmış!
Çiftliğe Dönüş ve Büyük Mucize

Çilli Horoz ve arkadaşları çiftliğe döner dönmez arpa tanelerini toprağa ekmişler. Ve o gece inanılmaz bir şey olmuş: Yağmur yağmış! Sabah olduğunda çiftlik kocaman bir arpa tarlasıyla kaplanmış! Çiftlikteki herkes mutluluktan dans etmiş.
Çilli Horoz gülümsemiş ve “İyilik yapmak hiçbir zaman karşılıksız kalmaz!” diye düşünmüş.
Ve böylece Çilli Horoz sonsuza kadar çiftlikte dilden dile anlatılan bir kahraman olmuş.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.