Bir varmış, bir yokmuş. Uzaklarda, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda pek çok sevimli hayvan yaşarmış. Bu ormanın içinde, en küçük ama en neşeli hayvanlardan biri olan tavşan Pofuduk varmış.
2 Yaş Masalları ve Hikayeleri
2 yaş uyku masalları oku
2 yaş bebek masalları bebeklerin hem kolayca uykuya dalmalarını hem de her masalda yeni şeyler öğrenmelerini sağlıyor. Bebeklerin ilgisini çekmek ve onları sakinleştirmek için kısa, sade ve yumuşak bir anlatımla kaleme alınan bu masallar uyku öncesi rutininin vazgeçilmez bir parçası olacak. Renkler, sayılar, hayvanlar ve doğa gibi basit kavramlarla zenginleştirilen bu masallar miniklerin keşfetme duygusunu beslerken aynı zamanda onların rahatlamalarına yardımcı oluyor.
2 yaş eğitici hikayeler
2 yaş grubu için özel olarak hazırlanmış hikayeler bebeklerin gelişimlerine uygun şekilde tasarlanmıştır. Eğitici içerikleriyle bebeklerin hem dil becerilerini hem de temel kavramları öğrenmelerine yardımcı olur. 2 yaş çocukların dikkat süreleri göz önünde bulundurularak kısa tutulmuş bu hikayeler hem eğitici hem de rahatlatıcı bir okuma deneyimi sunarak ebeveynlerin de bebekleriyle keyifli anlar geçirmesine olanak tanıyor.
Bir zamanlar, sessiz ve huzurlu bir yerde, gökyüzünün en yükseklerinde bir Bulutlar Ülkesi varmış. Bu ülke, sadece uykusu gelen çocuklar ve hayvanlar için açılan sihirli bir diyarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların arasında, Fındık isminde neşeli mi neşeli bir tavşan yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil bir köyde yaşayan Yumoş adında küçük bir koyun varmış.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların arasında bir nehir varmış. Bu nehrin etrafında yaşayan hayvanlar her gün şırıl şırıl akan suyun sesini dinler, ormanın huzur dolu sessizliğinde oyunlar oynarlarmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün en parlak ışığı olan Ay Dede, her gece gökyüzünde pırıl pırıl parlayan kocaman yuvarlak bir ışık saçar, dünya üzerinde yaşayan tüm canlıların uyumasına yardım edermiş.
Bir zamanlar kocaman bir şehrin ortasında Elif isiminde hayalperest bir çocuk yaşarmış. Her gece gökyüzüne bakar ve bulutların üstünde bir ülkenin var olduğunu hayal edermiş.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak denizlerin derinliklerinde, masmavi suların altında, Deniz isminde, inci taneleri kadar güzel bir deniz kızı yaşarmış.
Ormanın derinliklerinde, her sabah gülümseyerek uyanan Balpeteği adında bir ayıcık yaşardı. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte gözlerini açar ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirirdi.
Ormanın sakin ve huzurlu köşelerinden birinde, günlerini yavaşça ve dikkatlice geçiren bir kaplumbağa yaşardı. Adı Timi’ydi. Timi, doğası gereği her işini ağırdan alır, acele etmezdi.
Ormanın derinliklerinde, yeşilin her tonunun dans ettiği, kuşların neşeyle cıvıldadığı bir yer vardı. Burada sevimli ama bir o kadar da yaramaz bir tavşan yaşardı. Adı Mino’ydu.
Bir zamanlar yemyeşil ormanlarda, minik ama bir o kadar da şirin bir fil yaşardı. Bu filin adı Fifi’ydi. Fifi diğer filler gibi büyük değildi, tam tersine oldukça küçük ve sevimliydi.
Derin mavi okyanusun en güzel köşesinde, Mira adında minik bir deniz kızı yaşardı. Uzun dalgalı saçları, inci gibi parlayan gözleri ve narin kuyruğuyla denizlerin en tatlı sakinlerinden biriydi.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların derinliklerinde, Mumu adında küçük ve sevimli bir ayıcık yaşardı ve bu ayıcığın Tavşancık isimli bir oyuncağı vardı.