Yazar: Nurtaç Abla

Nurtaç Abla, çocukların masal dünyasında büyülü yolculuklara çıkmalarını sağlayan, sıcacık kalbiyle hikayeler anlatan bir masal perisi! Küçük yaşlardan itibaren masallara olan tutkusu hiç bitmedi, şimdi ise bu tutkuyu binlerce çocuğun kalbine taşıyor. Eğlence ve neşe dolu masallarıyla, miniklerin en sevdiği arkadaşlarından biri!

Uzak diyarların birinde, devasa ağaçlarla çevrili, pırıl pırıl suların maviliğe karıştığı Safir Gölü adında bir yer varmış. O kadar berrakmış ki suda yüzen balıkların yüzgeçleri, rüzgarın dokunuşuyla titreşen nilüfer yaprakları kadar net görülürmüş.

Devamını Oku

Bir zamanlar çok uzaklarda, yemyeşil dağların eteklerine kurulmuş minicik, sevimli bir köy varmış. Köylüler birbirini tanır, dostlukla yaşarmış. Ve işte bu köyde akıllı mı akıllı, meraklı mı meraklı, Duman adında köpek yaşarmış.

Devamını Oku

Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda gümüş gibi parlayan bir göl varmış. Öyle berrakmış ki suyun içine bakıldığında gökyüzünün yansıması görülebiliyormuş. Ortasında da minik bir ada yer alan bu gölün etrafı yemyeşil sazlıklarla çevriliymiş.

Devamını Oku

Bir zamanlar kocaman bir ormanın içinde yaşayan çok sevimli hayvanlar varmış. Bu ormanda herkes birbirine dostça davranır, oyunlar oynar ve yardımlaşırmış. Ama bir gün ormanda herkesin büyük bir ders öğreneceği bir olay yaşanmış.

Devamını Oku

Bir varmış, bir yokmuş… Engin denizlerin ve uçsuz bucaksız maviliklerin derinliklerinde, adı efsanelerle anılan yaşlı bir balina yaşarmış. Ona Bilge Balina derlermiş çünkü denizin gördüğü en bilge ve en tecrübeli varlıkmış.

Devamını Oku

Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız yemyeşil tepelerin ortasında cıvıl cıvıl bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte atlar, inekler, koyunlar, keçiler, kazlar ve daha niceleri yaşarmış. Bunların içinde bir tane de küçük ve narin bir tavuk varmış.

Devamını Oku

Bir zamanlar Rinnath Ormanı’nın en derin, en unutulmuş köşesinde, yaprakların arasında gizlenmiş tombul bir tırtıl yaşarmış. Adı Milo’ymuş. Günlerini yemyeşil yaprakları kemirerek, ağaçların dalları arasında huzurlu bir şekilde dolaşarak geçirirmiş.

Devamını Oku

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, büyük şehirlerden birinde Meriç adında, hayal kurmayı çok seven bir çocuk yaşarmış. En sevdiği oyuncağı, doğum gününde hediye edilen, bembeyaz, pamuk gibi yumuşak tüylere sahip bir peluş tavşanmış.

Devamını Oku

Güneşin ilk ışıkları, altın rengi kum tepelerinin üzerinden süzülerek kadim Kasra şehrini aydınlatıyordu. Şehir yüksek taş duvarları ile çölün ortasında bir inci gibi parlıyordu. Bu şehrin dar sokaklarında küçük Rafi diye bir çocuk yaşıyordu.

Devamını Oku

Uzak diyarların gökyüzünde, yıldızların en parlak ışığını taşıyan Parıldak adında sevimli bir yaratık yaşardı. O bir Yıldız Tozu Canavarıydı. Küçük, pofuduk ve tüyleri gece boyunca hafifçe parlayan bir varlık.

Devamını Oku

Uzaklarda, yemyeşil ormanların ve ışıltılı nehirlerin arasında, minik ama yürekli bir tavşan yaşardı. Adı Maviş olan bu tavşan tıpkı gökyüzündeki en parlak yıldız gibi etrafına umut ve cesaret saçardı.

Devamını Oku