Bir sonbahar akşamıydı. Rüzgâr hafifçe ağaçların sararmış yapraklarını savuruyor, yapraklar adeta dans ederek yere düşüyordu. Küçük bir kasabanın kenarındaki ormanda yaşayan tilki Karamel, yuvasının önünde oturmuş, sonbaharın getirdiği huzuru izliyordu.
4 Yaş Masalları Oku ve Dinle
4 yaş eğitici masallar
4 yaş çocuklar için hazırlanan bu kategori, onların merak duygusunu harekete geçirecek ve dünyayı keşfetmelerine yardımcı olacak eğitici içeriklerle dolu. Doğayı tanımak, arkadaşlık, paylaşma, empati kurma ve problem çözme gibi temel beceriler bu masallarla çocukların hayatlarına keyifli bir şekilde dahil oluyor. 4 yaş eğitici masallar, çocukların öğrenme serüvenlerini desteklerken aynı zamanda onların zihinsel ve duygusal gelişimlerine de katkıda bulunuyor.
4 yaş uyku masalları oku
4 yaş grubu çocukların hayal gücünü besleyecek ve onları huzurlu bir uykuya hazırlayacak 4 yaş uyku masalları, sakinleştirici anlatımlarıyla çocukları rahatlatarak onların zihinsel olarak rahatlamalarına ve uykuya daha kolay geçmelerine yardımcı olur. Hikayelerde yer alan sevgi dolu sıcak karakterler ve sakin olay örgüleri, çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Hem eğlendirici hem de dinlendirici bu hikayeler uyku öncesi rutinlerin vazgeçilmez bir parçası olacak.
Bir zamanlar uçsuz bucaksız ormanların derinliklerinde, diğer hayvanlar arasında cesareti ve gücüyle tanınanan, Rüzgar isminde cesur ve güçlü bir aslan yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, küçük bir köyde Emre adında yalnız bir çocuk yaşarmış. Emre’nin anne ve babası çok çalıştıkları için Emre sık sık yalnız kalırmış.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların derinliklerindeki bir göl kenarında Tıstıs isimli bir kaz ve Gakgak isimli bir karga yaşarmış. Bu ikisi arasındaki dostluk o kadar kuvvetliymiş ki her zaman beraber vakit geçirirlermiş.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların arasında huzurla yaşayan, Cesur adında minik bir kaplumbağa varmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda yemyeşil tepelerin arasında küçük bir köy varmış. Bu köyde Mehmet isminde, tüm köylülerin sevgisini kazanmış, çalışkan mı çalışkan bir çocuk yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, kocaman ve yüksek bir ağaç varmış.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yeşil ormanların içinde Tavşan Tora adında bir tavşan yaşarmış. Diğer hayvanlardan farklı olarak çok çalışkan bir yapısı varmış.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda cıvıl cıvıl kuşların yaşadığı huzurlu bir yuva varmış. Bu yuvada Minik adında bir kuş da yaşarmış.
Bir zamanlar uçsuz bucaksız çiçeklerle dolu bir vadide, Mara adında minik ve cesur bir arı yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, uzak diyarlarda, sadece dondurmalardan yapılmış Dondurma Şehri isimli bir şehir varmış. Binalar, yollar, hatta ağaçlar bile dondurmaymış!
Bir varmış, bir yokmuş… Meksika’nın sıcak güneşi altında yaşayan Chico adında kıpkırmızı, minicik bir acı biber varmış. Chico’nun tek amacı dünyanın en büyük partilerini yapmakmış!
Bir sabah, hava daha önce hiç olmadığı kadar soğuktu. Elif yatağından kalkarken pencereden dışarı baktı ve gözlerine inanamadı. Dışarıda her yer beyaza bürünmüştü.
Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil ormanların içinde küçük bir köy varmış. Bu köyde Can adında meraklı ve maceracı bir çocuk yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Okyanusun en derin, en karanlık köşelerinde, mercan kayalıklarının ardında, Kıvırcık adında küçük ama bir o kadar da cesur bir denizatı yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir köyde, Emir adında cesur ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Emir, köyün her köşesini karış karış bilirmiş, ama bir tek şey onu hep meraklandırırmış: Köyün eski feneri.
Bir zamanlar Efe adında enerjik ve neşeli bir çocuk yaşarmış. Şehrin hareketli sokaklarında arkadaşlarıyla top oynamayı çok severmiş.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, geniş ve serin bir ormanda bir anne deve kuşu yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda bir ormanda Fıstık adında, yumuşacık beyaz kürküyle, kocaman, meraklı gözleriyle herkesi kendine hayran bırakan sevimli bir tavşan yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, dört mevsimin de tüm güzellikleriyle yaşandığı, dağların beyaza büründüğü, ağaçların yapraklarını döktüğü, kar tanelerinin usulca yeryüzüne indiği bir orman varmış.
Bir zamanlar genç bir prenses, altın bir top ile oynarken topunu bir kuyunun içine düşürür. Üzgün bir şekilde topunu kaybettiği için ağlarken bir kurbağa ortaya çıkar ve prensesin topunu geri getirebileceğini söyler.
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, kocaman ve ihtişamlı bir krallıkta yaşayan bir kral ve kraliçe varmış. Bu kral ve kraliçe uzun yıllar boyunca çocuk sahibi olamamışlar ve bu durum onları çok üzüyormuş.
Ormanın en uzun boylu sakinlerinden biri olan Zürafa Lolo, günün birinde büyük bir heyecanla uyanmıştı. O sabah çok özel bir gündü. Çünkü Lolo, arkadaşları Çılgın Zebra Momo ve Fare Boboyla birlikte “En Şık Çorap Yarışması”na katılacaktı.
Yaşlanıp sahipleri tarafından istenmeyen bir eşek, köpek, kedi ve horoz, Bremen’e gidip müzisyen olma hayaliyle yola çıkarlar. Yolda bir evde yaşayan haydutları korkutup kaçırarak evi ele geçirirler ve orada mutlu bir hayat sürmeye başlarlar.