Bir zamanlar yemyeşil bir vadide yaşayan meraklı bir inek varmış. Adı Minna‘ymış. Vadideki en sevimli ineklerden biriymiş ama aynı zamanda biraz inatçıymış. Kendi fikirlerine çok bağlıymış ve bu yüzden de başkalarının söylediklerini bazen hiç dinlemezmiş.
En sevdiği şey vadi boyunca uzanan çiçek bahçesinde dolaşmakmış. Bu bahçede her biri farklı bir fikri temsil eden rengârenk çiçekler yetişirmiş. Her çiçeğin kendi özel kokusu ve rengi varmış çünkü her bir çiçek farklı bir düşünceyi simgeliyormuş. Ancak Minna sadece kendi sevdiği kırmızı çiçeklerin etrafında dolaşmayı severmiş. Diğer renkteki çiçeklere pek de ilgi göstermezmiş.
Bir gün bahçede dolaşırken karşısına yaşlı ve bilge bir kaplumbağa çıkmış. Kaplumbağa bahçenin sahibiymiş ve bu çiçeklerin her birinin değerli olduğunu biliyormuş.
Kaplumbağa “Minna neden sadece kırmızı çiçeklerin etrafında dolaşıyorsun?” diye sormuş.
Minna şaşkın bir şekilde “Çünkü kırmızı en güzel renk, diğer renkleri sevmiyorum!” demiş.
Bilge kaplumbağa gülümsemiş ve Minna’ya şöyle demiş: “Ama diğer renkler de çok özel, her birinin kendine özgü bir hikayesi var. Onlara da bir şans versen nasıl olur?”
Minna omuz silkmiş, “Ama ben kırmızıyı seviyorum, diğer renklere ihtiyacım yok ki!” demiş.
O gün kaplumbağa, Minna’ya bir ders vermeye karar vermiş. “Eğer diğer renk çiçeklere dikkat etmezsen bahçedeki tüm çiçeklerin güzelliğinden faydalanamazsın. Neden yarın sabah buraya tekrar gelmiyorsun? Sana bir şey göstereceğim.” demiş.
Ertesi sabah Minna, kaplumbağanın yanına gitmiş. Kaplumbağa, Minna’yı bahçenin tam ortasına götürmüş. Orada bir çiçek tohumuna benzeyen pırıl pırıl parlayan bir taş varmış.
Kaplumbağa, “Bu, Fikir Çiçekleri Tohumu. Her renk bir fikri temsil eder. Eğer bu tohumu sulayıp her bir çiçeğin büyümesine izin verirsen sana dünyadaki tüm fikirlerin ne kadar önemli olduğunu gösterecek!” demiş.
Minna merakla kaplumbağanın dediklerini yapmış ve tohumu sulamaya başlamış. Birkaç gün içinde rengârenk çiçekler birer birer büyümeye başlamış. Minna ilk defa bu çiçekleri bu kadar yakından incelemeye başlamış. Kırmızının yanı sıra sarı mavi, pembe ve mor çiçeklerin de olduğunu fark etmiş.
Her bir çiçeğin üzerinde farklı hayvanların düşünceleri yazıyormuş! Mesela sarı çiçeğin üstünde sincap Mimo’nun “Ağaçlar için daha fazla yuva yapmalıyız” fikri yazıyormuş. Mavi çiçeğin üstünde ise kuş Lila’nın “Vadinin tepesinde bir kuş evine ihtiyacımız var” diye düşündüğü yazıyormuş.
Minna şaşkın bir şekilde bu fikirleri okurken bilge kaplumbağa ona şöyle demiş: “Gördün mü Minna, her bir fikir bir çiçek gibi. Her biri farklı ama hepsi bir arada bu bahçeyi güzelleştiriyor. Kendi fikirlerin kıymetli ama başkalarının fikirleri de bir o kadar değerli. Onları dinlemeyi öğrenirsen etrafındaki güzelliklerin farkına varabilirsin.“
O günden sonra Minna bahçeye her gittiğinde tüm çiçeklerin yanında biraz zaman geçirmeye ve farklı fikirleri dinlemeye başlamış. Kırmızıyı hâlâ çok seviyormuş ama artık sarının sıcaklığını, mavinin huzurunu ve morun asaletini de fark ediyormuş. Ayrıca vadideki diğer hayvanların da fikirlerini dinlemeye başlamış. Onların düşüncelerini duydukça birlikte daha güzel işler başarabileceklerini anlamış. Vadi de Minna’nın bu yeni bakış açısıyla daha renkli ve daha uyumlu bir yer olmuş.
Böylece Minna başkalarının fikirlerine saygı göstermenin ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş ve bu bilgiyi vadideki tüm arkadaşlarıyla paylaşmış. Artık Minna sadece kırmızı çiçekleri değil tüm fikir çiçeklerini severek büyütmeye devam etmiş.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için 6 Yaş Masalları ve 7 Yaş Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz. Ayrıca sesli ve animasyonlu masal izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.