Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, geniş ve gür ormanların derinliklerinde, neşeyle ağaçlara tıklayan, Tıkır adında bir ağaçkakan yaşarmış.
Yazar: Nurtaç Abla
Bir zamanlar, en büyük hayali bütün gün miskin miskin uyumak olan bir kedi yaşardı. Bu kedinin adı Puffy idi. Puffy günlerini ağaç dallarında ya da yumuşacık yastıklarda kıvrılarak geçirmeyi çok severdi.
Bir varmış bir yokmuş. Hayvanların mutlu yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede ceylan, kaplumbağa, karga ve fare bir arada güzel güzel yaşıyormuş.
Bir varmış, bir yokmuş, uzak diyarlarda, kocaman ve güzel bir dağın eteğinde yaşayan küçük bir aile varmış. Bu aile her yıl özel bir geleneklerini kutlarmış. Aile, anneleri Leyla, babaları Ali ve minik çocukları Zeynep ile Kaan’dan oluşuyormuş.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, kocaman ve yüksek bir ağaç varmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, masmavi denizlerin derinliklerinde yaşayan küçük bir balık varmış. Bu balığın adı Parıltıymış.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yeşil ormanların içinde Tavşan Tora adında bir tavşan yaşarmış. Diğer hayvanlardan farklı olarak çok çalışkan bir yapısı varmış.
Bir zamanlar, evrenin derinliklerinde, hiç kimsenin bilmediği, Aetheria isminde gizemli bir gezegen vardı. Bu gezegenin en büyük sırrı, zamanda ileri ve geri gidebilen, kendi döngüsünü sürekli yenileyen bir doğaya sahip olmasıydı.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların arasında, Fındık isminde neşeli mi neşeli bir tavşan yaşarmış.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda cıvıl cıvıl kuşların yaşadığı huzurlu bir yuva varmış. Bu yuvada Minik adında bir kuş da yaşarmış.
Bir zamanlar uçsuz bucaksız çiçeklerle dolu bir vadide, Mara adında minik ve cesur bir arı yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil bir köyde yaşayan Yumoş adında küçük bir koyun varmış.
Bir zamanlar Kaptan Kara Sakal isminde korkusuz ve cesur bir korsan yaşardı. Deniz Kurdu isimli, okyanusların en hızlı ve en dayanıklı gemilerinden birine sahipti.
Bir varmış, bir yokmuş, uzak diyarlarda, sadece dondurmalardan yapılmış Dondurma Şehri isimli bir şehir varmış. Binalar, yollar, hatta ağaçlar bile dondurmaymış!
Bir zamanlar yemyeşil ormanların arasında bir nehir varmış. Bu nehrin etrafında yaşayan hayvanlar her gün şırıl şırıl akan suyun sesini dinler, ormanın huzur dolu sessizliğinde oyunlar oynarlarmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Meksika’nın sıcak güneşi altında yaşayan Chico adında kıpkırmızı, minicik bir acı biber varmış. Chico’nun tek amacı dünyanın en büyük partilerini yapmakmış!
Bir sabah, hava daha önce hiç olmadığı kadar soğuktu. Elif yatağından kalkarken pencereden dışarı baktı ve gözlerine inanamadı. Dışarıda her yer beyaza bürünmüştü.
Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil ormanların içinde küçük bir köy varmış. Bu köyde Can adında meraklı ve maceracı bir çocuk yaşarmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün en parlak ışığı olan Ay Dede, her gece gökyüzünde pırıl pırıl parlayan kocaman yuvarlak bir ışık saçar, dünya üzerinde yaşayan tüm canlıların uyumasına yardım edermiş.
Bir varmış, bir yokmuş… Okyanusun en derin, en karanlık köşelerinde, mercan kayalıklarının ardında, Kıvırcık adında küçük ama bir o kadar da cesur bir denizatı yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir köyde, Emir adında cesur ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Emir, köyün her köşesini karış karış bilirmiş, ama bir tek şey onu hep meraklandırırmış: Köyün eski feneri.
Bir zamanlar Efe adında enerjik ve neşeli bir çocuk yaşarmış. Şehrin hareketli sokaklarında arkadaşlarıyla top oynamayı çok severmiş.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, geniş ve serin bir ormanda bir anne deve kuşu yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların arasında sessiz ve huzurlu bir köy varmış. Bu…