Leylek Elçikuş uzun, zarif bacakları ve bembeyaz ipeksi tüyleriyle gökyüzünün en sevilen postacısı imiş. Her sabah güneş daha ufukta kızıllığını göstermeden büyük kanatlarını açar ve postacı çantasını rengarenk zarflarla doldururmuş.
Yazar: Nurtaç Abla
Yardım istemenin yanlış bir şey olmadığını anlatan ve küçük aslan Leo’nun başından geçen bir hikaye. Çocuklar için eğitici bir masal.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların göğe uzandığı, kuşların sabah şarkılarıyla uyandığı, yaprakların rüzgarla dans ettiği huzur dolu bir orman varmış.
Bir zamanlar büyük çınar ağaçlarının gölgelediği yeşillikler içindeki büyük ormanda Kokarca Kokuşuk adında sevimli ama bir o kadar da sakar bir kokarca yaşarmış. Tüyleri kadife gibi siyah-beyaz çizgili ve minik siyah burnu hep merak içinde kıpır kıpırmış.
Eski zamanların birinde, yemyeşil yaprakların arasından güneş ışıklarının süzüldüğü büyülü bir ormanda Papağan Ciko adında çok güzel bir papağan yaşarmış. Tüyleri gökkuşağının bütün renklerini barındırırmış.
Külkedisi masalı, iyilik ve sabrın sonunda ödüllendirildiği, kötü kalplilerin ise cezalandırıldığı evrensel bir masaldır. Külkedisi zorlu hayatına rağmen, sihirli bir şekilde bir prense kavuşur ve mutlu sona ulaşır.
Vaktiyle dağların eteklerinde, kristal berraklığındaki derenin kıyısında, rüya gibi güzel bir çiftlik varmış. Etrafını sarmaşık güllerin süslediği beyaz çitler çevirirmiş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uçsuz bucaksız çölün tam ortasında, kumların arasında minik bir mirket ailesi yaşarmış. Bu ailedeki en tuhaf mirket kuşkusuz ki Milo imiş.
Bir zamanlar çeşit çeşit ağaçlarla kaplı, kuytu köşelerle dolu Gizemli Orman adında bir orman varmış. Ormanın en bilge hayvanı ise Bilge Kurt Adamar imiş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde, etrafı yemyeşil ormanlarla çevrili muhteşem bir saray varmış. Bu sarayda altın sarısı uzun saçları, deniz mavisi gözleri olan Prenses Tuana yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil çayırların ortasında küçük bir çiftlik varmış. Renkli çiçeklerle bezeli, geniş meraları ve berrak dereleriyle insanın içini ferahlatan bir yermiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlardaki büyük bir ormanın derinliklerinde küçücük bir cırcır böceği yaşarmış. Bu minicik böceğin adı Cici imiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, büyük bir ormanın derinliklerinde, toprağın altında yaşayan Minikburun adında bir köstebek varmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, geniş bir ormanın kıyısında, rengârenk çiçeklerle dolu yemyeşil bir çayırın yanında minik bir gelincik yaşarmış.
Bir zamanlar, denizin derinliklerinde, rengârenk mercanların ve ışıl ışıl deniz bitkilerinin arasında, Mavi isminde küçük bir balık yaşardı.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların içinde, nehir kenarında mutlu mesut yaşayan bir su samuru vardı. Adı Susam idi. Susam, parlak mavi gözleri ve pırıl pırıl tüyleriyle tanınırdı.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir köyde Kıvrak adında bir manda yaşardı. Köyün en çılgın, en hareketli mandasıydı. Diğer mandalar sakin sakin otlarken o çayırlarda zıp zıp zıplardı.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların ardında, göllerin ötesinde, gökyüzünün maviliklerinde özgürce süzülen bir yaban kazı sürüsü yaşarmış. Bu sürüde Gümüştüy adında genç bir yaban kazı varmış.
Bir zamanlar büyük bir ormanın derinliklerinde rengarenk çiçeklerin dans ettiği güzel bir kovan varmış. Bu kovanda yaşayan arılar arasında hepsinden farklı, hepsinden özel bir arı yaşarmış. Adı Hızlıkanat imiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil bir ormanın kuytu bir köşesinde, yumuşacık tüyleri ve dikkat çekici uzun kulakları olan sevimli bir tavşan yaşarmış. Adı Tavşan Fırfır imiş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların ardında, yeşillikler içinde küçük bir çiftlikte, sapsarı tüyleri olan minicik bir civciv yaşarmış. Adı Civciv Limon imiş. Tüyleri o kadar parlak sarıymış ki güneş vurduğunda âdeta ışıldarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, çiçeklerin rengarenk açtığı, geniş bahçelerin olduğu bir ülkede, tüm bitkileri ve çiçekleri koruyan bir Çiçek Perisi yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, küçük bir köyde Emre adında yalnız bir çocuk yaşarmış. Emre’nin anne ve babası çok çalıştıkları için Emre sık sık yalnız kalırmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, masmavi denizlerin en ışıltılı yerinde, Mercanlar Vadisi denilen büyülü bir yerde, Deniz Kızı Yosun adında bir deniz kızı yaşarmış.