Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların hemen yanı başında rengârenk çiçeklerle dolu bir savan varmış. Bu güzel yerde, çizgileri diğer zebralardan biraz farklı olan küçük bir zebra yaşarmış. Adı Zeko’ymuş.
Yazar: Nurtaç Abla
Bir zamanlar uçsuz bucaksız bir ormanda, rengarenk tüyleriyle herkesi büyüleyen ama kendisi çok çekingen olan bir tavuskuşu yaşardı. Adı Pırıl’dı. Cesaretini toplayıp tüylerini açtığında gökkuşağı gibi parlardı.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlardaki yemyeşil bir ormanda Pırıltı adında küçük ve sevimli bir orman perisi yaşarmış. Minicik kanatlarıyla pır pır uçan, ışık saçan bir periymiş.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklarda, yemyeşil bir ormanın ortasında yaşayan Fıstık adında bir tavşan varmış. Kocaman kulakları, bıcır bıcır gözleri ve her zaman gülen yüzüyle ormanın en neşeli hayvanıymış.
Bir varmış, bir yokmuş… Yeşil dağların eteklerinde, rüzgârın tatlı tatlı estiği, çiçeklerin renk renk açtığı bir köyde Karamel adında sevimli mi sevimli bir koç yaşarmış.
Bir zamanlar Renkli Orman adında masal gibi güzel bir orman vardı. Bu ormanda rengârenk çiçekler, türlü türlü kuşlar ve bir de her zaman gülümseyen, neşeli bir geyik yaşardı.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda, şirin mi şirin bir sincap yaşardı. Adı Çıtçıt’tı. Dallardan dallara atlarken çıkardığı çıtçıt sesinden dolayı bu ismi almıştı. Cesur ve meraklı bir sincap olmasıyla tüm ormanda tanınırdı.
Bir varmış, bir yokmuş… Masmavi gökyüzünde süzülen, parlak beyaz tüyleriyle dikkat çeken, minik ama cesur bir turna kuşu varmış. Adı Tuni’ymiş. Her sabah gökyüzüne yükselir, yeni yerler keşfetmek ve farklı hayvanlarla tanışmak için uçar dururmuş.
Bir zamanlar büyük bir meşe ağacının dalları arasındaki yuvasında yaşayan küçük, sevimli bir posta güvercini vardı. Adı Rüya’ydı. Diğer güvercinlerden farklı olarak hem çok cesurdu hem de hayal gücüyle dolup taşardı.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda Titi adında sevimli ve meraklı bir tırtıl yaşardı. Minik antenleri her zaman kıpır kıpırdı çünkü çevresinde olan her şeyi keşfetmek isterdi. Bir şeyi hemen öğrenmek ister, sabırsızlanır ve kolayca vazgeçerdi.
Bir zamanlar kutuplardaki bembeyaz buzullarla kaplı diyarlarda küçük bir penguen yaşardı. Adı Piko’ydu. Arkadaşlarından farklı bir penguendi. Çok meraklı, çok sevimli ve bir o kadar da hayalperestti.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların ortasında parlayan Denge Gölü adında bir yer vardı. Bu göl ormanın tüm sakinleri için çok özeldi çünkü suyu çok berraktı ve kıyıları da çiçeklerle kaplıydı.
Bir varmış, bir yokmuş… Mavi denizlerin en derin, en sakin köşelerinden birinde Juma adında küçük bir denizanası yaşarmış. Yumuşacık, şeffaf ve hafif tombul bir bedene sahipmiş.
Bir zamanlar Yüksek Dağlar ülkesinde Fırtına adında cesur ve sevimli bir şahin yaşıyordu. Küçük ama hızlı kanatlarıyla dağların zirvelerinde uçar, çeviklikte kimse onunla boy ölçüşemezdi.
Bir zamanlar ormanın derinliklerinde Kuki adında sevimli ve minik bir köstebek yaşardı. Kürkü yumuşacık ve burnu minik bir düğme gibiydi. Gözleri de her zaman neşe ile parlardı. En önemli özelliği her türlü sorunu çözmekte usta olmasıydı!
Bir zamanlar derin maviliklerin altında, rengârenk mercanların arasında yaşayan ahtapot Okto adında bir deniz canlısı vardı. Sekiz kocaman koluyla her zaman yardım etmeye hazır, dost canlısı bir ahtapottu.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kıyısında, küçük bir köyde yaşayan neşeli bir serçe vardı. Adı Mira’ydı. Hep hayal kurar ve diğer serçeler gibi yemek aramak ve yuvasını düzeltmekle zaman geçirmezdi.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklardaki yemyeşil ormanların birinde, ağaçtan ağaca zıplamayı çok seven küçük bir sincap yaşarmış. Bu sevimli sincabın adı Piti’ymiş.
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil ormanların derinliklerinde Gogo adında sevimli ve cesur bir goril yaşarmış. Kocaman kahverengi gözleri ve hiç susmayan bir gülümsemesi varmış.
Bir zamanlar beyaz karlarla kaplı büyülü bir ormanda yaşayan Kış Perisi Lila adında sevimli bir peri vardı. Kıvrımlı saçlarıyla ve ışıl ışıl parlayan mavi kanatlarıyla diğer perilerden biraz farklıydı.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların ortasında, nehirlerin serin sularında serinleyen, kuşların cıvıltısıyla uyanan bir fil ailesi yaşardı. Bu fil ailesinin en küçük üyesi olan Fiko kocaman kulakları ve parlak gözleriyle oldukça sevimli bir fil yavrusuydu.
Bir varmış, bir yokmuş… Ormanın derinliklerinde, neşeli hayvanların bir arada yaşadığı huzurlu bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirine yardım eder, oyunlar oynar ve güzel vakit geçirirmiş.
Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda, kocaman yuvarlak gözlü, pofuduk tüylü bir baykuş yaşardı. Bu baykuşun adı Ovi’ydi. Ovi, hem cesur hem de oldukça komikti.
Bir varmış, bir yokmuş. Gürültülü bir ormanın tam ortasındaki yuvasında yaşayan Pofuduk adında sevimli mi sevimli bir porsuk varmış. Pofuduk’un gri-beyaz kürkü yumuşacık, burnu minik bir düğme gibiymiş.