Menüyü Kapat
  • Anasayfa
  • Tüm Masallar
  • En Çok Okunan Masallar
  • Uzun Masallar
  • Uyku Masalları
  • Masal İzle
  • Masal Dinle
  • Çocuk Masalları
  • Bebek Masalları
  • Klasik Masallar
  • Eğitici Masallar
  • Prenses Masalları
  • Peri Masalları
  • Hayvan Masalları
  • Kısa Masallar
  • Çok Uzun Masallar
  • Yaşa Göre Masallar
    • 2 Yaş Masalları
    • 3 Yaş Masalları
    • 4 Yaş Masalları
    • 5 Yaş Masalları
    • 6 Yaş Masalları
    • 7 Yaş Masalları
Youtube tiktok X (Twitter)
Youtube tiktok X (Twitter)
Nurtaç Abla MasallarıNurtaç Abla Masalları
  • Masal İzle
  • Masal Dinle
  • Uyku Masalları
  • Uzun Masallar
  • Tüm Masallar
Nurtaç Abla MasallarıNurtaç Abla Masalları
Anasayfa » Klasik Masallar » Külkedisi Masalı (Sindirella Masalı)

Külkedisi Masalı (Sindirella Masalı)

Çocuklarınıza iyilik ve sabrın sonunda ödüllendirildiğini anlatan Külkedisi masalını okuyabilirsiniz.
Nurtaç AblaNurtaç Abla26 Mayıs 2025 11 Dakika
Twitter Facebook WhatsApp Telgraf
Masal Oku - Külkedisi Sindirella
Masal Oku - Külkedisi Sindirella

Bilgilendirme: Bu masal çok uzun masal ve hikaye okumayı sevenler için özel olarak hazırlanmıştır. Okuma süresi ortalama 30 dakikadır.

Bir zamanlar, uzak diyarlarda, yeşil ormanlarla çevrili, nehirleri berrak ve rüzgârı tatlı bir ülkenin en sakin köşelerinden birindeki küçük bir köyde Sindirella adında güzel, zarif ve yüreği sevgi dolu bir kız yaşarmış. Asıl güzelliği, içtenliği, merhameti ve herkese karşı gösterdiği nezaketindeymiş. Fakat ne yazık ki bu nazik ve iyi kalpli kızın hayatı hiç de kolay değilmiş.

Daha küçük bir çocukken çok sevdiği annesini kaybetmiş. Annesinin ardından uzun süre gözyaşı dökmüş, geceleri yalnızlıktan ve özlemden uyuyamaz olmuş. Babası zamanla bu acının içinde kaybolmaması için yeniden evlenmeye karar vermiş. Ancak ne yazık ki seçtiği kadın iyi biri değilmiş.

Yeni üvey annesi dışarıdan nazik görünse de içi tamamen bencillik ve kibirle doluymuş. Üstelik bu kadının iki tane de kızı varmış ve onlar da en az anneleri kadar kendilerini beğenmiş, şımarık ve acımasızmış. Güzel giysiler, parfümler, aynalar ve övgüler dışında hiçbir şeyi umursamazlar, Sindirella’nın güzelliği, çalışkanlığı ve iyi kalpliliği karşısında kıskançlıktan çatlarlarmış.

Evdeki hayat Sindirella için zamanla bir kabusa dönmüş. Üvey annesi ve kız kardeşleri ona hizmetçi gibi davranır, en ağır işleri yaptırırlarmış. Daha güneş doğmadan kalkar, soğuk kış sabahlarında bile elleri buz tutarken odun taşır, ateşi yakar, su getirirmiş. Sonra mutfağa koşar, herkese kahvaltı hazırlarmış. Gün boyunca durmadan çalışır; yerleri süpürür, camları siler, merdivenleri ovalar, çamaşır yıkar, ütü yaparmış. Daha sonra tüm bu işler bittiğinde eline iğne ipliği alıp kız kardeşlerinin giysilerini onarır, dantellerini işler, düğmelerini dikermiş.

Bu kadar çok çalışmasına rağmen takdir edilmez, aksine en ufak bir hatada azar işitirmiş. Üvey annesi onun yemek masasından uzakta, mutfağın bir köşesinde oturmasına izin verir, kalan yemekleri lütuf gibi önüne koyarmış!

Üvey kız kardeşleri ise sürekli onunla dalga geçer, “Sen prenses değil, kül kedisisin!” diye bağırırlarmış. Hatta ona Sindirella yerine Külkedisi derlermiş. Çünkü kızcağız sabah akşam ocağın başında çalıştığı için üstü başı hep kül içinde kalır, yüzü isten kapkara olurmuş.

Saraydaki Balo

Üvey Anne ve Kız Kardeşler
Üvey Anne ve Kız Kardeşler

Bir gün ülkenin dört bir yanına haberler yayılmış. Kraliyet sarayından gelen haber herkesin yüreğine heyecan salmış. Genç ve yakışıklı prens, krallığın dört bir yanındaki halkı büyük bir baloya davet ediyormuş. Bu sadece bir eğlence gecesi değilmiş — aynı zamanda prensin, gelecekte kendisiyle birlikte ülkeyi yönetecek eşi seçeceği bir kader gecesiymiş. En yoksuldan en zengine kadar herkes bu baloya davetliymiş.

Bu haber Külkedisi‘nin yaşadığı eve de ulaşmış. Üvey annesi ve iki üvey kız kardeşi haberi alır almaz büyük bir heyecana kapılmışlar. Gözleri parlamış, akılları hemen elbiselere, saç modellerine ve parıltılı mücevherlere kaymış. Prensin kalbini kazanma hayaliyle adeta çılgına dönmüşler. Günlerce ayna karşısında prova yapmış, yürüyüşlerini düzeltmiş, birbirlerine övgüler yağdırarak hangisinin daha dikkat çekici olduğunu tartışmışlar.

Ama bu hazırlıkların hiçbirine Külkedisi dâhil edilmemiş. O yine temizlik yapıyor, onlara elbiselerini getiriyor, ayakkabılarını parlatıyor, saçları için toka seçiyor ve dikişlerini tamamlıyormuş.

İçten içe kalbi burukmuş. O da o baloya gitmek istiyormuş. Rüyalarında bile sarayın ışıltısını, müziğin tınısını, dans eden insanların neşesini görüyormuş. Prensi görmek, sarayın merdivenlerinden inmek, bir anlığına da olsa özgür ve değerli hissetmeyi hayal ediyormuş.

Ama üvey annesi onun gözlerindeki o umudu görünce kalbinde zerre kadar merhamet hissetmeden alaycı bir şekilde gülümsemiş.

— “Sen mi? Baloya mı?“ demiş küçümseyerek. “Şu haline baksana! Üstün başın kül içinde, saçların darmadağın. Ne elbisen var ne ayakkabın. Hem bizim işlerimizi kim yapacak? Sen burada kalacaksın. Balo bize layık bir yer, sana değil!”

Külkedisi tüm cesaretini toplayarak bir şeyler söylemeye çalışmış ama sesi duyulmamış bile. Üvey annesi ve kardeşleri şatafatlı elbiseleri içinde gülüşerek evden çıkarken Külkedisi kapının kenarında sessizce durmuş. Sonra mutfağa dönüp bir köşeye sinmiş. Kalbinde büyük bir hayal kırıklığı, gözlerinde yaşlar… Ağlamaya başlamış.

Peri Anne

Peri Anne
Peri Anne

Tam bu sırada o loş odada parıldayan bir ışık belirmiş. Önce küçük bir kıvılcım gibi görünmüş sonra hızla büyümüş ve göz alıcı bir ışıltıya dönüşmüş. Külkedisi gözlerini kısarak ışığa bakmış ve hayretle yerinden doğrulmuş. Işığın içinden yaşlı, sevecen görünümlü, zarif bir kadın çıkmış. Üzerinde parlayan yıldızlarla süslenmiş bir cüppe, elinde ise inci tanesi gibi ışıldayan bir değnek varmış.

— “Güzel kızım, neden bu kadar üzgünsün?” diye sormuş kadın, nazik bir ses tonuyla.

Külkedisi gözyaşlarını elinin tersiyle silmiş ve titreyen bir sesle cevap vermiş:

— “Baloya gitmek istiyordum. Ama elbisem yok, arabam yok… Hem üvey annem de gitmeme izin vermedi. Bir gece olsun mutlu olmak istemiştim!”

Peri gülümseyerek eğilmiş ve elini nazikçe tutmuş.

— “O zaman dileğin gerçekleşecek. Bu gece sen de baloya gideceksin, hem de herkesin hayran kalacağı bir şekilde!” demiş. Ve sihir başlamış…

Önce bahçeye çıkmışlar. Peri elindeki değneği zarifçe havaya kaldırmış ve orada duran, sıradan bir balkabağına doğru işaret etmiş. Havaya bir kıvılcım yayılmış, balkabağının etrafını sarmış ve birkaç saniye içinde kabak parıldayarak muhteşem bir altın yaldızlı at arabasına dönüşmüş.

Sonra köşede koşuşturan dört küçük fareye yönelmiş. Onları parmağıyla işaret edip büyüsünü fısıldamış. Fareler aniden titremiş, ışıkla sarılmış ve göz açıp kapayıncaya kadar bembeyaz, güçlü dört ata dönüşmüş. Heybetli görünümleriyle yerlerinde duramıyorlarmış.

Bir başka fareyi de arabacı yapmış. Üzerine şapkasını takmış, ceketini giydirmiş, eline kırbacını vermiş. Tam bir asil şoför olmuş!

Külkedisi olup biteni hayretle izliyor, gözlerine inanamıyor, büyünün güzelliği karşısında adeta nefesi kesiliyormuş. Ama perinin sihri burada bitmemiş!

Peri Annenin Mucizesi

Balkabağından At Arabası
Balkabağından At Arabası

Peri bir adım geri çekilmiş ve elindeki parıltılı değneğini bir kez daha havaya kaldırmış. Değneğin ucundan yayılan altın rengi ışıklar odanın her köşesine yayılmış. Işıklar Külkedisi’nin yıpranmış, kül içindeki eski elbiselerine doğru süzülmüş ve ona temas ettikleri anda bir mucize gerçekleşmiş: Elbisesi göz kamaştırıcı bir balo kıyafetine dönüşmüş. Kumaşı ay ışığı gibi parıldıyor; incecik tüller, ipekler ve altın işlemelerle bezenmiş etekleri yere kadar süzülüyormuş.

Külkedisi şaşkınlıkla yere, sonra ellerine, sonra elbisesine bakmış. Ama asıl büyü henüz tamamlanmamış.

Peri bir kez daha değneğini savurmuş ve Külkedisi’nin ayaklarında aniden bir ışıltı belirivermiş. Bu ışık, camın berraklığıyla kristalin zarafetini birleştiren camdan yapılmış bir çift zarif ayakkabıya dönüşmüş. Her biri adeta tek parça kristalden oyulmuş gibi duruyor, Külkedisi yürüdükçe nazikçe parlıyor, sanki her adımda bir iz bırakıyormuş.

Külkedisi gözleri dolu dolu bir halde dönüp periye bakmış. Gözlerinde hayranlık, yüzünde derin bir mutluluk varmış.

— “Bu… bu bir mucize!” diye fısıldamış.

Peri nazikçe gülümsemiş, sonra ciddileşerek gözlerinin içine bakmış.

— “Şimdi baloya gitmeye hazırsın, güzel kızım. Ama sakın unutma: Saat tam gece yarısı on ikide büyü sona erecek. O anda her şey eski haline dönecek. Bu yüzden saat on iki olmadan saraydan ayrılmış olmalısın.”

Dışarıda balkabağından yapılmış olan at arabası onu bekliyormuş. Beyaz atlar yerinde sabırsızlıkla kıpırdanıyor, arabacı ceketinin düğmesini ilikleyip onu selamlıyormuş. Külkedisi elbisesinin eteklerini zarifçe toplayarak arabaya binmiş. Arabacı dizginlere hafifçe vurunca araba saraya doğru yola koyulmuş. Yol boyunca Külkedisi pencereden dışarı bakmış; kalbi umut, korku, heyecan ve mutlulukla dolup taşıyormuş.

Büyüleyici Balo Gecesi

Büyüleyici Balo Gecesi
Büyüleyici Balo Gecesi

Sarayın büyük kapısına vardıklarında kalabalığın çoktan toplandığını görmüş. Herkes birbirinden güzel elbiseler içinde, kristal avizelerle aydınlatılmış büyük merdivenlerin önünde bekliyormuş.

Ancak arabadan inen o mavi elbiseli, zarif ve bilinmeyen genç kadın, kalabalığın bir anda sessizleşmesine neden olmuş. Herkesin bakışları ona dönmüş. Kimse onun kim olduğunu bilmiyor ama herkes onun bir asilzade, hatta belki de uzak bir krallığın prensesi olduğunu düşünüyormuş.

Külkedisi kendine hayretle bakan gözler arasında merdivenleri tırmanırken yüzünde hafif bir tebessüm varmış. Daha önce hiç bu kadar özel hissetmediğini farketmiş. Tam bu sırada büyük balo salonunun girişinde duran prensin gözleri onun üzerine çevrilmiş.

Prens kalabalığın içinden yalnızca onu görmüş. Bir an bile tereddüt etmeden kalabalığın arasından geçip Külkedisi’nin yanına gelmiş ve ona elini uzatmış:

— “Bu gece yalnızca sizinle dans etmek istiyorum, güzel hanımefendi.” demiş.

Külkedisi zarifçe başını eğmiş ve prensin teklifini kabul etmiş. Böylece ikisi birlikte sarayın en büyük salonunun ortasında dans etmeye başlamış. Işıklar kristal avizelerden yansırken müzikle birlikte salonun ortasında adeta süzülüyorlarmış. Herkes onları hayranlıkla izliyormuş. Külkedisi’nin içi sevgiyle dolmuş.

Gece Yarısı Kaçışı

Masal Oku - Külkedisi Masalı
Masal Oku – Külkedisi Masalı

Saatler geçmiş, gülüşmeler, müzik, sohbetler havada uçuşmuş. Ancak Külkedisi birden perinin sözlerini hatırlamış. Salonun büyük saatine baktığında akreple yelkovanın gece yarısına yaklaştığını fark etmiş. Kalbi sıkışmış. O büyülü gece birazdan sona erecekmiş!

Prens tam o sırada ona bir şeyler söylemek üzere yaklaşmış ki Külkedisi korkuyla geri çekilmiş.

— “Üzgünüm! Gitmeliyim!” demiş hızlıca.

Prens şaşırmış:

— “Ama bekleyin, isminizi bile bilmiyorum!”

Külkedisi koşmaya başlamış; etekleri ardından savruluyor, ayakkabılarının cam topukları mermer zemine nazikçe çarpıyormuş. Merdivenlerden aşağı inerken ayağı kaymış ve o eşsiz cam ayakkabılardan biri ayağından çıkmış. Ama duracak vakti yokmuş. Geriye bakmadan koşmuş, sarayın kapısından çıkıp arabasına atlamış. Ve tam eve vardığı anda gece yarısı olmuş.

Saat tam on ikiyi vurmuşken birden her şey değişmeye başlamış: Işıklar sönmüş, elbisesi eski, yıpranmış kıyafetlerine dönmüş. Arabası bir balkabağına dönüşmüş, atlar fare olmuş ve arabacı da küçük bir farecik hâline gelmiş.

Külkedisi bir geceliğine bile olsa bir rüyanın parçası olduğu için çok mutluymuş. Ve elinde kalan tek şey ise cam bir ayakkabının tekiymiş.

Cam Ayakkabının Peşinde

Cam Ayakkabının Peşinde
Cam Ayakkabının Peşinde

Ertesi sabah sarayda büyük bir telaş yaşanmış. Prens gece boyunca aklından çıkaramadığı o gizemli genç kızı düşünüyormuş. Onunla geçirdiği o kısa zaman kalbinde silinmez bir iz bırakmış. Ne ismini ne de hangi aileye ait olduğunu biliyormuş. Geriye kalan yalnızca o küçük ve zarif cam ayakkabıymış.

Sabahın erken saatlerinde sarayın en güvenilir adamlarını yanına çağırmış. Elinde tuttuğu cam ayakkabıyı onlara göstermiş ve:

— “Bu ayakkabı kimin ayağına tam uyarsa onunla evleneceğim. Kalbimi ona verdim. Onu bulmadan saraya dönmeyeceğim.” demiş.

Ve böylece arayış başlamış.

Prens ve saray muhafızları krallığın dört bir yanını karış karış dolaşmaya başlamış. Dağ köylerinden kıyı kasabalarına, orman evlerinden şehir konaklarına kadar her kapıyı çalmışlar. Her genç kız heyecanla ayakkabıyı denemeye çalışmış. Bazıları ayağına sığsın diye ayaklarını zorlamış, bazıları utangaçça denemiş ama hiçbirinin ayağına o eşsiz ayakkabı tam oturmamış.

Günlerden bir gün prens ve adamları, Külkedisi’nin yaşadığı mütevazı eve varmışlar. Kapıyı çaldıklarında üvey anne ve iki kız kardeş hemen kapıya koşmuş. Prensi karşılarında görünce gözleri ışıldamış. İçlerinden birinin prensle evlenip kraliçe olacağına inanıyorlarmış.

Kız kardeşler hemen ayakkabıyı denemeye koyulmuş. Büyük olan kız kardeş ayakkabıyı ayağına sokmak için ayak parmaklarını bükmüş, neredeyse nefesini tutarak bastırmış ama ayakkabı ne yapsa olmamış. Küçük olan ise ayağını sığdırmak için ayağının arkasına bez tıkamış ama ayakkabı yine de büyük gelmiş. Prens derin bir iç çekerek arkasını dönmeye hazırlanıyormuş ki evin arka taraflarından hafif bir ayak sesi duyulmuş.

Gerçek Prenses Ortaya Çıkıyor

Gerçek Prenses Ortaya Çıkıyor
Gerçek Prenses Ortaya Çıkıyor

Külkedisi başını önüne eğerek sessizce odaya girmiş. Üzerinde yine sade, yıpranmış giysileri varmış. Ancak ne giyerse giysin, yüzündeki duruluk, bakışlarındaki masumiyet ve gözlerindeki içtenlik hemen farkediliyormuş. Prens onu görür görmez bir an duraksamış. Kalbinde bir kıpırtı hissetmiş.

— “Bu… bu o olabilir mi?” diye fısıldamış kendi kendine.

Üvey anne hemen öne atılmış ve aceleyle söze karışmış:

— “Ah, o mu? O bizim hizmetçimiz. Hiç gerek yok denemesine, zaman kaybı olur! O gece bizimle değildi ki zaten!” demiş.

Ancak prens ciddi ve kesin bir ses tonuyla konuşmuş:

— “Hayır. Bu genç kız da ayakkabıyı denemeli. Herkesin hakkı eşit.”

O anda odada bir sessizlik olmuş. Külkedisi yavaşça ilerlemiş. Muhafızlardan biri cam ayakkabıyı bir kadife yastığın üzerinde uzatmış. Külkedisi nazikçe oturmuş, ayakkabıyı eline almış ve ayağına giymiş. Ayakkabı sanki onun için yapılmış gibi mükemmel bir şekilde ayağına oturmuş.

Odada herkesin nefesi kesilmiş. Üvey kız kardeşler ve anneleri hayretler içinde birbirlerine bakıyor, olanları anlamaya çalışıyorlarmış. Prens ise gülümsemiş sonra yere diz çöküp Külkedisi’nin ellerini tutmuş.

— “Demek sendin. O geceden beri seni arıyorum.” demiş fısıltıyla.

Külkedisi hafifçe gülümsemiş ve umutla:

— “Ben de sizi unutmamıştım!” demiş.

— “Beni büyüleyen, kalbimi çalan kişi sensin. Benimle evlenir misin?” diye sormuş prens.

Külkedisi’nin gözleri dolmuş. Gözlerinden süzülen yaşlar yanaklarına doğru inerken dudaklarında nazik bir gülümseme belirmiş.

— “Evet!” demiş Külkedisi, sesi titreyerek ama yüreği sonsuz bir sevgiyle dolu bir şekilde.

Mutlu Son

Masal Oku - Külkedisi Masalı - Sindirella Masalı
Masal Oku – Külkedisi Masalı – Sindirella Masalı

Prens, Külkedisi’ni hemen saraya götürmüş. Orada ona layık en güzel kıyafetler hazırlanmış, saçları taranmış, zarif mücevherlerle süslenmiş. Kısa bir süre sonra büyük bir düğün düzenlenmiş. Krallığın dört bir yanından insanlar gelmiş. Bahçeler çiçeklerle donatılmış, saray fenerlerle süslenmiş, müzisyenler geceler boyunca şarkılar söylemiş

Üvey annesi ve kız kardeşleri de düğüne davet edilmiş. Ancak başlarını öne eğerek, utanç ve pişmanlık içinde saraya gelmişler. Daha önce küçümsedikleri kızın, bir prenses olarak tüm halk tarafından sevgiyle karşılandığını görmek içlerini yakıyormuş. Düğünden önce Külkedisi’nin huzuruna çıkarak gözyaşları içinde af dilemişler:

— “Yaptıklarımız için çok üzgünüz. Sana hep haksızlık ettik. Lütfen bizi affet.”

Külkedisi bir süre sessiz kalmış. Gözlerinde bir gölge geçmiş ama sonra gülümseyerek:

— “Kalbimde kin tutmak istemem. Sizi affediyorum. Ama hayatımda artık farklı bir yol seçeceğim!” diyerek onları affetmiş ama bir daha onlarla yaşamamış.

Bundan sonra Külkedisi sarayda sevgi, saygı ve huzur içinde yaşamaya başlamış. Sabrı ve iyi kalpliliği onu hayal edemeyeceği bir mutluluğa kavuşturmuş. Prensle birlikte halka adaletle hükmetmiş, yardımseverliğiyle herkesin kalbini kazanmış. Saray halkı onu çok sevmiş, çocuklar ona çiçekler vermiş, yaşlılar onun iyiliğinden bahsetmiş.

Küller içinden doğan bu hikâye, krallıkta nesiller boyu anlatılmış…


Külkedisi Masalı Hakkında

Sindirella – Külkedisi masalı iyilik ve sabrın sonunda ödüllendirildiği, kötü kalplilerin ise cezalandırıldığı evrensel bir masaldır. Külkedisi zorlu hayatına rağmen sihirli bir şekilde bir prense kavuşur ve mutlu sona ulaşır. Bu masalın farklı versiyonları pek çok kültürde anlatılmıştır ancak en ünlülerinden biri ayakkabısını kaybeden prenses olarak anlatılan Grimm Masallarında derlenen şeklidir.

Grimm Masalları
Paylaş Twitter Facebook WhatsApp Telgraf
Nurtaç Abla

    Nurtaç Abla, çocukların masal dünyasında büyülü yolculuklara çıkmalarını sağlayan, sıcacık kalbiyle hikayeler anlatan bir masal perisi! Küçük yaşlardan itibaren masallara olan tutkusu hiç bitmedi, şimdi ise bu tutkuyu binlerce çocuğun kalbine taşıyor. Eğlence ve neşe dolu masallarıyla, miniklerin en sevdiği arkadaşlarından biri!

    İlgili Gönderiler

    Kısa Masallar

    Küçük Koyun Pamuk Masalı

    1 Temmuz 2025
    Devamını Oku
    Prenses Masalları

    Ayçiçeği Prensesi ve Kayıp Güneş Işığı Masalı

    30 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Uyku Masalları

    Hayalci Serçe Mira Masalı

    29 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Yorum Ekle

    Yorumlar kapalı.

    Masal Türleri
    • Masal İzle
    • Masal Dinle
    • Çocuk Masalları
    • Bebek Masalları
    • Klasik Masallar
    • Eğitici Masallar
    • Uyku Masalları
    • Prenses Masalları
    • Peri Masalları
    • Hayvan Masalları
    • Kısa Masallar
    • Uzun Masallar
    • Çok Uzun Masallar
    • 2 Yaş Masalları
    • 3 Yaş Masalları
    • 4 Yaş Masalları
    • 5 Yaş Masalları
    • 6 Yaş Masalları
    • 7 Yaş Masalları
    • En Çok Okunan Masallar
    Bizi Takip Edin
    • YouTube
    • TikTok
    • Twitter
    Etiketler
    Arı Masalları (6) Aslan Masalları (6) At Masalları (5) Ayı Masalları (11) Ağaç Masalları (5) Balık Masalları (11) Ceylan Masalları (4) Deniz Kızı Masalları (6) Deniz Masalları (22) Fare Masalları (8) Fil Masalları (8) Grimm Masalları (11) Gökkuşağı Masalları (2) Kaplumbağa Masalları (10) Karga Masalları (6) Kaz Masalları (5) Kedi Masalları (9) Kelebek Masalları (9) Kirpi Masalları (6) Kurbağa Masalları (6) Kurt Masalları (4) Kuş Masalları (71) Köpek Masalları (7) Orman Masalları (58) Panda Masalları (3) Tavşan Masalları (18) Tilki Masalları (9) Çiçek Masalları (6)
    Youtube X (Twitter) tiktok
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Gizlilik Politikası
    • Çerez Politikası
    • KVKK Metni
    © 2025 Nurtaç Abla Masalları - Tüm hakları saklıdır. İçeriklerin izinsiz kopyalanması yasaktır.

    Yukarıyı yazın ve aramak için Enter tuşlarına basın. İptal etmek için Esc tuşlarına basın.