Bir varmış, bir yokmuş… Ormanın derinliklerinde, neşeli hayvanların bir arada yaşadığı huzurlu bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirine yardım eder, oyunlar oynar ve güzel vakit geçirirmiş.
4 Yaş Masalları
Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda, kocaman yuvarlak gözlü, pofuduk tüylü bir baykuş yaşardı. Bu baykuşun adı Ovi’ydi. Ovi, hem cesur hem de oldukça komikti.
Bir zamanlar Gökkuşağı Krallığı adında, renklerin her tonunun gökyüzünde dans ettiği bir ülkede Işıl adında bir prenses yaşardı. Işıl adı gibi parıldayan gözlere ve her zaman tatlı bir gülümsemeye sahipti.
Bir varmış, bir yokmuş. Uçsuz bucaksız mavi bir okyanusun kıyısında, rengarenk mercanlarla dolu bir sahilde bir yengeç ailesi yaşıyormuş. Bu ailedeki en küçük yengecin adı Kıskaç’mış.
Bir zamanlar yemyeşil ormanın en eski ve en bilge ağaçlarından biri olan Meşe Baba’nın dallarında yaşayan Odi adında bir ağaçkakan vardı. Çok çalışkan, cesur ama biraz inatçı bir kuştu.
Bir zamanlar yemyeşil bir vadide yaşayan neşeli bir kırlangıç ailesi vardı. Bu ailenin en küçük üyesi minik ve meraklı Kigi idi. Uçmayı yeni öğrenen ve rengârenk tüyleriyle herkesin dikkatini çeken ama bir o kadar da dağınık bir kırlangıçtı.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kalbinde rengarenk tüyleriyle dikkat çeken bir papağan yaşardı. Adı Pako’ydu. Gökkuşağı kadar parlak tüyleri ve melodik sesiyle herkesin dikkatini çekerdi ama çok kibirli bir papağandı.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, gökyüzüne en yakın bulutların arasında yükselen ve Uykucu Dağ olarak bilinen büyülü bir dağ varmış. Bu dağa ulaşanlar dünyanın en huzurlu uykusuna dalarlarmış.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda tüm hayvanların neşe içinde yaşadığı bir yer vardı. Bu ormanda yaşayan Şakıyan isimli bülbül, güzel sesiyle tüm canlıları büyülerdi.
Bir varmış, bir yokmuş… Güneşin sıcacık ışıklarının toprakla buluştuğu bir ormanda Küçük Solucan adında bir solucan yaşarmış. Kahverengi ve yumuşacık bedeniyle toprakta kıvrıla kıvrıla dolaşır, günlerini yemek arayarak geçirirmiş.
Bir zamanlar büyük bir ormanın derinliklerinde neşeli ve meraklı bir şempanze yaşardı. Adı Çoko’ydu. Yaramaz olduğu kadar eğlenceli ve akıllıydı ama kendisine verilen şeyleri pek değerli görmez ve hep daha fazlasını isterdi.
Bir zamanlar Orman Krallığı’nın derinliklerinde, Güneş adında genç bir aslan yaşardı. Parlak altın rengi kürkü ve minik ama güçlü pençeleriyle herkesin dikkatini çekerdi. Ancak Güneş karşılaştığı zorluklardan hemen korkar ve ne yapacağını bilemezdi.
Bir zamanlar sonsuz gibi görünen masmavi bir okyanusta, rengârenk mercanların arasında yaşayan Mercan adında küçük, ışıltılı bir balık varmış.
Bir zamanlar gökyüzünün en bilge kuşu olan Baykuş Bilgin, Uçan Meşe Ormanı’nda yaşardı. Büyük yuvarlak gözleri ve bembeyaz tüyleriyle ormandaki tüm hayvanların sevgisini kazanmıştı.
Bir zamanlar yemyeşil bir vadinin içinde geniş bir çayırlıkta ailesiyle birlikte yaşayan bir tay vardı. Bu küçük tayın adı Kadife idi. Uzun, güçlü bacakları ve ışıldayan kahverengi tüyleri vardı. Ama her şeyi tek başına yapmayı severdi.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak, çok uzak diyarlarda yemyeşil ağaçların göğe yükseldiği, kuş cıvıltılarının melodiler oluşturduğu büyüleyici bir ormanda mutlu bir ayı ailesi yaşarmış.
Bir zamanlar çiçeklerle bezeli geniş çayırların arasında yer alan büyük bir arı kovanı vardı. Bu kovan ormandaki en düzenli ve en çalışkan arı topluluğuna ev sahipliği yapıyordu.
Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil bir vadide neşe dolu hayvanların yaşadığı bir çiftlikte, Sarı isminde herkesin tanıdığı minik bir civciv yaşarmış. Meraklı ve cesur bir civcivmiş ama bazen biraz aceleci de olabiliyormuş.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kenarında Elif adında minik bir kız yaşarmış. Elif yedi yaşında, cesur, sevgi dolu ve meraklı bir kızmış. Gözleri boncuk gibi parlarmış ve her gün doğaya ve yaşadığı dünyaya karşı büyük bir sevgiyle dolu uyanırmış.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların ortasında sevimli Timi adnda bir tavşan yaşardı. Bembeyaz tüyleri, kocaman gözleri ve her zaman neşeli bir gülümsemesiyle herkesin sevgisini kazanmıştı. Ancak Timi’nin düşünmeden hareket etmek gibi bir alışkanlığı vardı!
Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklardaki yemyeşil bir ormanda köpeklerin yaşadığı bir köy varmış. Bu köyde her türden köpek yaşarmış. Bunlardan birisi de köyün en cesur köpeklerinden biri olan Pati imiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların kenarında, küçük ve sımsıcak bir köyde yaşayan sevimli mi sevimli bir kedi varmış. Bu kedinin adı Minnoş’muş.
Bir varmış, bir yokmuş… Masmavi bir gölün kıyısında yaşayan cesur ve yardımsever bir ördek varmış. Bu ördeğin adı Dodo’ymuş. Parlak sarı tüyleri ve neşeli bakışlarıyla göldeki herkesin sevgilisiymiş.
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil ağaçların göğe uzandığı, kuşların cıvıldaşarak uçtuğu, nehirlerin şırıl şırıl aktığı bir orman varmış. Bu ormanın en sevimli sakinlerinden biri de küçük bir sincapmış. Adı **Mini**’ymiş.