Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde büyülü bir orman varmış. Gün ışığının ağaç yapraklarından süzüldüğü, rengârenk çiçeklerin mis kokular yaydığı bu ormanda neşeli mi neşeli, minicik bir serçe yaşarmış. Adı Cikcik‘miş. Güneşte parlayan, kahverengi ve altın sarısı karışımı tüyleri onu diğer serçelerden farklı kılarmış. En dikkat çeken özelliği ise kurnaz ve çok konuşkan olmasıymış.
Ne var ki Cikcik’in kötü bir huyu varmış: Küçük küçük yalanlar söylemek!
Bir gün “Bütün ormanı tek başıma dolaştım!” demiş. Başka bir gün “Şu koca meşe ağacının en tepesine çıktım!” diye böbürlenmiş. Oysa ikisi de doğru değilmiş!
Dikkat çekmek için uydurduğu hikâyelerle ormandaki hayvanları etkileyebileceğini sanıyormuş. Ama zamanla işler değişmeye başlamış…
Büyük Tehlike ve İlk Yalan

Bir sabah Cikcik ormanda dolaşırken Tonton Kaplumbağa‘ya rastlamış. Tonton yaşlı ve gün görmüş bir kaplumbağaymış.
“Hey Tonton!” demiş Cikcik, gagasını havaya kaldırarak. “Bugün sabahın köründe dev bir kartalın pençesinden kurtuldum! Uçarken beni yakalamaya çalıştı ama ben onu kandırıp hızla kaçtım!”
Tonton Kaplumbağa gözlerini kısarak Cikcik’e bakmış. “Gerçekten mi? Pek inandırıcı gelmiyor…”
Cikcik ısrar etmiş: “Elbette! Çok hızlıyımdır, benden kaçamaz!”
Tonton başını sallayıp yürümeye devam etmiş ama içinden “Bu kuş yine hikâyeler uyduruyor!” diye düşünmüş.
Cikcik biraz sonra Tavşan Zıpzıp ile karşılaşmış.
“Zıpzıp! Zıpzıp! Biliyor musun? Az önce tilkiyi korkutup kaçırdım!” diye bağırmış.
Zıpzıp kulaklarını dikmiş: “Tilki mi? Gerçekten mi?”
“Tabii ki! Onun karşısına dikildim, kanatlarımı açtım ve ‘Buradan defol yoksa seni yakalarım!’ dedim. O da korkudan kaçtı!”
Ama o sırada Açgözlü Tilki çalıların arasından çıkıp Cikcik’e bakmış:
“Ben mi kaçtım?” diye kıkırdamış tilki. “Yoksa sen beni görür görmez hızla uçup gittin mi?”
Zıpzıp Tavşan, Cikcik’e kuşkuyla bakmış. “Bana doğruyu söyle Cikcik. Gerçekten tilkiyi korkuttun mu?”
Cikcik biraz utanmış ama yine de yalanına devam etmiş: “Evet, evet, öyle oldu!”
Fakat artık herkes onun sözlerinden şüphe etmeye başlamış.
Gerçek Tehlike ve Büyük Ders

Ertesi gün Cikcik ormanın derinliklerinde gezinirken bir tuzağa yakalanmış! Kanadı bir sarmaşığa sıkışmış ve ne kadar çırpınırsa çırpınsın kurtulamamış.
Korkuyla bağırmış: “Yardım edin! Yardım edin! Kötü bir baykuş peşimde!”
Fakat bu çığlıkları duyan hayvanlar Cikcik’in yine bir yalan söylediğini sanmış.
Zıpzıp Tavşan kulaklarını oynatmış, “Yine uyduruyor olmasın?” demiş.
Tonton Kaplumbağa iç çekmiş: “Bunca zamandır hep yalan söyledi. Belki de gerçekten başı derttedir ama kim inanır?”
Sonunda Minik Sincap dayanamayarak yardıma gitmiş. Ve ne görsün? Cikcik gerçekten bir sarmaşığa takılmış ve kaçamıyormuş!
Sincap hızla arkadaşlarına haber vermiş. Zıpzıp Tavşan, Tonton Kaplumbağa ve diğer hayvanlar yardıma koşmuş. Hep birlikte sarmaşığı açıp Cikcik’i kurtarmışlar.
Cikcik titreyerek kanatlarını açmış ve üzgün bir sesle konuşmuş:
“Özür dilerim… Size hep yalan söyledim. Ama bu sefer gerçekten tehlikedeydim!”
Tonton Kaplumbağa gülümsemiş: “Gördün mü Cikcik? Eğer hep doğruyu söyleseydin biz hemen sana inanırdık!”
Cikcik başını sallamış. “Haklısınız. Bundan sonra hep dürüst olacağım!”
Doğru Sözlü Cikcik

O günden sonra Cikcik yalan söylememeye karar vermiş. Dikkat çekmek için yalan söylemeye alıştığı için ilk başlarda çok zorlanmış. Ama zamanla gerçekleri anlatmanın hem daha kolay hem de daha güzel olduğunu fark etmiş. Ve Cikcik artık ormanda yalancılığıyla değil, güvenilirliğiyle tanınır olmuş.
Günler günleri, aylar ayları kovalamış.. Ormanda yine rüzgâr esmiş, kuşlar ötüşmüş, hayvanlar oyunlar oynamış… Ama o günden sonra Cikcik bir daha asla yalan söylememiş!
Gökten üç elma düşmüş: Biri Cikcik’in dürüstlüğüne, biri dinleyen çocuklara, biri de masalları çok sevenlere! 🍏🍎🍏
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.