Bir zamanlar sessiz ve huzurlu bir yerde, gökyüzünün en yükseklerinde bir Bulutlar Ülkesi varmış. Bu ülke sadece uykusu gelen çocuklar ve hayvanlar için açılan sihirli bir diyarmış. Gün batıp herkes yavaş yavaş uykuya dalarken Bulutlar Ülkesi de yumuşacık kollarını açar ve herkesi şefkatle karşılarmış.
Pamuk adında küçük bir kuzucuk varmış. Her gece uykuya dalmadan önce Bulutlar Ülkesi’ni hayal eder ve oraya gitmeyi dört gözle beklermiş. Bir akşam yumuşacık battaniyesine sarılarak yatağına uzanmış. Göz kapakları yavaş yavaş ağırlaşırken Bulutlar Ülkesi’ne doğru sihirli bir yolculuğa çıkmaya başlamış.
Pamuk bulutların üzerinde hafifçe süzülüyormuş. Ayaklarının altında yumuşacık bulutlar, başının üzerinde parlayan sakin yıldızlar varmış. Her adımda bulutlar daha yumuşak, daha huzur verici hale geliyor, Pamuk da daha çok rahatlıyormuş. Yolculuk boyunca tatlı bir melodi eşliğinde hafif bir rüzgar esiyor, onu sarıp sarmalıyormuş.
Bir süre sonra Pamuk, Bulutlar Ülkesi’nin ortasında duran kocaman, beyaz bir yastık tepesine ulaşmış. Bu tepe uykuya dalmak için en güzel yermiş ve sadece en tatlı uykuları getiren bir sihri varmış. Pamuk yavaşça bu yastığa oturmuş, ardından yumuşacık kollarını gererek uzanmış. Gözleri kapandıkça, yastığın altından çıkan tatlı bir melodi tüm dünyayı sarmış.
Pamuk’un kulaklarına fısıldayan bulutlar, ona en güzel rüyaları getiriyormuş. Artık gözlerini tamamen kapatmış ve tatlı bir uykuya dalmış. O uyudukça, gökyüzündeki yıldızlar daha da parlak olmuş, rüzgarlar daha yumuşak esmeye başlamış. Rüyalarda tüy gibi hafif, huzur dolu bir yerde süzülüyormuş.
Bulutlar Ülkesi’nin sakinliği ve huzuru, Pamuk’u sarıp sarmalarken, artık uykuya tamamen dalmış. Tüm sesler yavaşça susmuş, rüzgarlar tatlı tatlı esmeye devam etmiş. Ve böylece, Pamuk en güzel rüyaların içinde dinlenmeye başlamış.
Rüyasında, bulutların arasından geçerek çok uzaklarda ışıl ışıl parlayan bir göl görmüş. Bu göl, Rüya Gölü olarak bilinir ve sadece en huzurlu rüyalara dalanlara açılırmış. Gölün kenarına doğru usulca yürümüş ve suyun içine baktığında gölün yüzeyinde parıldayan binlerce küçük yıldız görmüş.
Yıldızlar, gökyüzündeki gerçek yıldızların bir yansımasıymış ama bu rüya dünyasında daha parlak ve daha huzur vericiymişler.
O sırada gölün üzerinde yavaşça süzülen bir kuğu belirmiş. Beyaz tüyleri, neredeyse bulutlar kadar yumuşak görünüyormuş. Kuğu, Pamuk’a doğru yaklaşmış ve yavaş bir sesle konuşmuş:
“Hoş geldin küçük Pamuk. Bu göl, en derin rüya gölüdür. Burada her şey sakin, her şey huzurludur. İstersen suyun üzerine uzanabilir ve yıldızların melodisini dinleyebilirsin.”
Pamuk kuğunun bu tatlı daveti karşısında mutlulukla gülümsemiş ve suyun kenarına oturmuş. Ellerini yavaşça gölün suyuna daldırdığında, suyun yumuşak ve sıcak olduğunu fark etmiş. Yıldızlar suyun içinde hafifçe titreşerek, Pamuk’un kalbini daha da huzurla doldurmuş.
Yavaşça suyun üzerine uzanmış ve rüyanın içindeki bu ikinci rüyada, gökyüzünden bir melodi yükselmeye başlamış. Bu melodi, tüm dünyayı saran, tatlı bir ninni gibiymiş. Pamuk’un göz kapakları daha da ağırlaşmış, bulutlar daha yumuşak hale gelmiş ve kuğu sessizce gölün üzerinde süzülerek uzaklaşmış.
Rüyanın içinde bir rüya yaşarken Pamuk kendini sonsuz bir huzurun içinde hissetmiş. Her nefes alışında göğsüne dolan hafiflik ve tatlılık onu daha da derin bir uykuya sürüklemiş. Artık hem gerçek dünyada hem de rüyalar diyarında en tatlı uykusunu uyuyormuş. Tüm dünya sessizce uyurken yıldızlar onun rüyalarını süslemeye devam etmiş.
Pamuk yıldızlarla dolu bu tatlı ve huzurlu rüyada uyumaya devam ederken artık tüm dünya ona huzurlu bir ninni söylüyor, gökyüzü yavaşça karanlığa bürünüyor ve gecenin sakinliği onu sarıyormuş.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Bebek Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz. Eğer en güzel masalları sesli ve animasyonlu olarak izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.