Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil bir köyde yaşayan küçük bir koyun varmış. Bu koyunun adı Yumoş‘muş. Adından da anlaşılacağı gibi Yumoş, dünyanın en yumuşak ve en tatlı koyunlarından biriymiş. Tüyleri tıpkı bir pamuk yığını gibi bembeyaz ve yumuşacıkmış. Köydeki herkes onu çok sever, Yumoş’u görmeden uykuya dalamazmış.
Günlerden bir gün Yumoş çok yorulmuş. Çayırlarda tüm gün hoplayıp zıplamış, arkadaşlarıyla oyunlar oynamış ve taptaze çimenleri yemiş. Akşam olduğunda gökyüzü hafifçe kararmaya başlamış ve hava serinlemiş. Yumoş yavaş adımlarla kulübesine doğru yürümüş ama bir türlü uyumak için rahat bir yer bulamamış. Yattığı çimenler sert gelmiş, ahırdaki samanlar sırtına batmış. Dönmüş durmuş ama uyku bir türlü rahat bir yer bulamamış.
“Ah, ne yapsam da rahat uyusam?” diye iç geçirmiş. Tam o sırada ufukta büyük ve yumuşacık bir yastık görünmüş. Bu yastık rüzgarla birlikte süzülerek Yumoş’un yanına kadar gelmiş. Yumoş şaşkınlıkla bakarken yastık tatlı bir sesle ona seslenmiş ve “Merhaba Yumoş! Ben Yumuşak Yastık. Uyuyamıyorsun, değil mi? Seni en tatlı uykuya götürmeye geldim.” demiş.
Yumoş heyecanla “Gerçekten mi? Ama ben nasıl uyuyabilirim ki? Yattığım her yer çok rahatsız!” demiş.
Yumuşak Yastık gülümseyerek “Senin yumuşacık tüylerin ne kadar rahat uyumana yardımcı oluyorsa, benim de seni sarmalayıp rüyalar alemine gönderecek bir sihrim var. Gel, başını bana koy ve gözlerini kapat… Sadece nefesini dinle.” demiş.
Yumoş önce biraz tereddüt etmiş ama sonra başını nazikçe Yumuşak Yastık’a koymuş. O anda tüm vücudu gevşemiş ve sanki bütün yorgunluğu üzerinden akıp gitmiş. Yastığın yumuşacık dokusu Yumoş’a sarılmış ve ona rahatlık vermiş. Yumoş derin bir nefes almış, gözlerini kapatmış ve rüzgarın hafif hışırtısını dinlemeye başlamış.
Bu sırada Yumuşak Yastık, Yumoş’a fısıldamış: “Şimdi derin bir nefes al ve usulca ver… Her nefeste biraz daha rahatla… Tüm yorgunluğunu bıraktığını hisset… Çimenlerin hafif rüzgarda sallandığını duyabiliyor musun? Rüzgar yavaşça esiyor, her şey ne kadar huzurlu…”
Yumoş, Yumuşak Yastık’ın söylediklerini yapmış. Her nefes aldığında kendini daha hafif, daha mutlu hissetmiş. Rüzgarın sesini dinlemiş, çimenlerin hafif hışırtısı onu tatlı bir rüyaya doğru çağırmış.
Bir süre sonra Yumoş’un göz kapakları iyice ağırlaşmış. Gözlerini kapatmış ve tatlı bir uykuya dalmış. Rüyasında yine çayırlarda hopluyor, arkadaşlarıyla mutlu oyunlar oynuyormuş. Ama bu sefer başını Yumuşak Yastık’a koyduğu için çok daha huzurluymuş.
Sabah olduğunda güneşin ilk ışıklarıyla beraber uyanan Yumoş kendini hiç olmadığı kadar dinlenmiş ve mutlu hissetmiş. Yumuşak Yastık ona gülümseyerek veda etmiş ve hafif bir rüzgarla ufukta kaybolmuş.
O günden sonra Yumoş her uyuyamadığında Yumuşak Yastık’ın yanında olduğunu haturlamış. Başını bir yere rahatça koyduğunda uykuya dalmanın ne kadar kolay olduğunu anlamış. Çünkü artık her gece Yumoş’un tatlı rüyalarına Yumuşak Yastık eşlik edermiş.
Ve gökten üç elma düşmüş: Biri anlatanın, biri dinleyenin, biri de rahatça uyuyabilen herkesin başına!
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Hayvan Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.