Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil bir vadide neşe dolu hayvanların yaşadığı bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte herkesin tanıdığı minik bir civciv yaşarmış. Adı Sarıymış. Meraklı ve cesur bir civcivmiş ama bazen biraz aceleci de olabiliyormuş.
Bir gün çiftlikte yaşayan hayvanlar arasında bir yarış düzenleneceği duyurulmuş. Bu bir koşu yarışıymış ve kim kazanırsa çiftliğin en cesur hayvanı olarak anılacakmış. Sarı bu haberi duyunca heyecanla zıplamaya başlamış. “Ben bu yarışı kazanacağım! Çiftliğin en cesur hayvanı ben olacağım!” diye cıvıldamış.
Yarış günü gelip çatmış. Tüm hayvanlar toplanmış ve seyirci olarak yarışın başlamasını bekliyormuş. Yarışa katılacaklar arasında genç bir kuzu, sevimli bir tavşan, yaşça büyük bir horoz ve tabii ki civciv Sarı varmış. Sarı büyük bir güvenle yanındakilere bakarak gülümsemiş. “Bu yarışı mutlaka kazanacağım!” diye kendi kendine fısıldamış.
Yarış başlar başlamaz var gücüyle koşmaya başlamış. Küçücük ayakları hızla ilerliyormuş ama bir süre sonra nefesi kesilmeye başlamış. Tavşan ve horoz onu geçince morali bozulmuş. “Bu kadar da zor olmamalıydı!” diye düşünmüş. Yarış boyunca birkaç kez duraklamış ve sonlara doğru artık çok yorulmuş. Diğer hayvanlar Sarı’yı geçmiş ve bitiş çizgisine yaklaşmış bile!
Sarı yarışı son sırada tamamlamış. Yarış biter bitmez gözyaşları içinde yere çökmüş. “Ben nasıl kaybederim? Hem de çiftlikteki herkesin önünde!” diye hıçkırmış.
Tam o sırada yaşlı bir köpek yanına gelip nazikçe omzuna dokunmuş. Köpek çiftlikteki en bilge hayvan olarak bilinirmiş ve yılların tecrübesi yüzüne yansırmış. “Neden ağlıyorsun minik civciv?” diye sormuş.
Sarı içini çekerek “Kaybettim. Hem de herkesin önünde. Bu çok utanç verici!” demiş.
Köpek gülümseyerek başını sallamış. “Bazen kaybetmek de kazanmak kadar önemlidir. Yenilgiler ve kazanamadıklarımız aslında bize çok şey öğretir.“ demiş.
Sarı şaşkınlıkla bakarak “Nasıl yani? Kaybetmek bana ne öğretebilir ki?” diye sormuş.
Köpek yavaşça konuşmaya başlamış. “Bir yarışta nasıl daha iyi koşman gerektiğini öğrenebilirsin. Sadece bu değil aynı zamanda sabretmeyi, denemeyi bırakmamayı ve başkalarının başarısından da sevinç duymayı öğrenirsin. Bir gün yeniden yarışacaksın ve bu deneyiminle daha güçlü olacaksın.”
Sarı, köpeğin sözlerini düşünmüş ve gözyaşlarını silmiş. Yenilgiyi sadece bir kayıp değil aynı zamanda bir öğrenme fırsatı olarak görmeye başlamış. “Peki o zaman daha iyi nasıl koşabilirim? Ne yapmalıyım?” diye sormuş.
Köpek ona gülümsemiş ve “Öncelikle çalışmalısın ve her gün biraz daha hızlı koşmayı denemelisin. Kendine ve başkalarına güvenmeyi öğrenmelisin. Bazen de yavaşlamayı bilmelisin. Her şey zamana ve sabra bağlıdır.” demiş.
O günden sonra Sarı, köpeğin dediği gibi her gün biraz daha fazla çalışmış. Küçük adımlarla koşmuş, kendini geliştirmiş. Hatta yarıştaki diğer hayvanlarla arkadaş olmuş ve onların da deneyimlerinden bir şeyler öğrenmiş.
Bir sonraki yarış günü geldiğinde Sarı yine çok heyecanlıymış. Ama bu kez heyecanı başka bir şey içinmiş. Sadece kazanmak değil yarışa katılmanın tadını çıkarmak istemiş. Bitiş çizgisine yaklaşırken önünde tavşan ve horozu görmüş ama bu kez üzülmemiş. Çünkü artık yenilginin de bir öğrenme aracı olduğunu, başarısızlıkların ona daha fazlasını öğrettiğini biliyormuş.
Yarış sonunda Sarı yine birinci olmamış ama diğer hayvanlar onun nasıl çaba gösterdiğini her gün ne kadar çalıştığını görmüş. Herkes onu alkışlamış ve Sarı’nın cesur bir civciv olduğunu düşünmüşler.
Sarı, köpeğe teşekkür ederek “Yenilgiden öğrendiğim şeyler olmasaydı bugün burada bu kadar mutlu olmazdım.” demiş. Köpek de gülümseyerek “Öğrenmek, kazanmaktan çok daha büyük bir ödüldür.“ diye cevap vermiş.
O günden sonra Sarı hem başarılarından hem de yenilgilerinden mutluluk duymayı öğrenmiş ve çiftliğin en mmutlutle hayvanlarından biri olarak anılmış.
Ve masal burada sona ermiş.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için 4 Yaş Masalları ve 5 Yaş Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz. Ayrıca sesli ve animasyonlu masal izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.