Masal Oku
Ormanın derinliklerinde, yeşilin her tonunun dans ettiği, kuşların neşeyle cıvıldadığı bir yer vardı. Burada sevimli ama bir o kadar da yaramaz bir tavşan yaşardı. Adı Mino‘ydu. Mino gün boyunca ormanın dört bir yanında koşar, hoplar, zıplar ve arkadaşlarıyla oyunlar oynardı. Diğer tavşanlardan farklı olarak ne kadar tehlikeli olursa olsun her maceraya atılmayı severdi.
Bir gün Mino kocaman bir ağacın altında dinlenirken gözü ilerideki karanlık mağaraya takıldı. Ormanın diğer sakinleri bu mağaradan hep uzak dururdu. “Orası çok tehlikeli, sakın yaklaşma,” derdi annesi. Ama Mino’nun içi içini yiyordu. “Orada ne olabilir ki?” diye düşündü. “Belki de harika bir hazine bulurum!”
Merakı dayanılmaz hale gelince kararını verdi: “Sadece bir göz atacağım,” diye düşündü. Yavaşça mağaraya doğru ilerledi. Mağaranın girişine vardığında içeriye baktı. Soğuk, karanlık ve ürkütücüydü ama Mino geri adım atmadı. Cesaretini toplayarak içeriye girdi.
Mağaranın içi oldukça karışıktı. Dar geçitler, yüksek kayalar ve her adımda yankılanan tuhaf sesler vardı. ilerledikçe biraz ürküyordu ama geri dönmeyi de gururuna yediremiyordu. Bir süre ilerledikten sonra mağaranın derinliklerinde bir ışık gördü. “İşte orada!” diye düşündü. “Belki de gerçekten bir hazine bulacağım!” Hızla ışığın olduğu yöne doğru koşmaya başladı.
Ancak bir anda ayağı kaydı ve yuvarlanarak derin bir çukura düştü. Çukurun içinde sıkışıp kalmıştı. Ne yapacağını bilemiyor ve korkusu giderek büyüyordu. “Burası sandığımdan daha tehlikeliymiş,” diye düşündü. Tam o sırada yukarıdan bir ses duydu: “Hey, sen orada ne yapıyorsun?”
Mino başını kaldırıp baktığında çukurun kenarında ormanın bilge baykuşu Bay Buhu‘yu gördü. “Yine yaramazlık peşindesin, değil mi Mino?” dedi Bay Buhu. “Sana bu mağaradan uzak durmanı söylememiş miydik?” Mino utanarak başını eğdi. “Haklısınız Bay Buhu, ama buraya gelmek zorundaydım. Bir şey bulacağımı sandım.”
Bay Buhu, Mino’nun çaresizliğini anladı ve ona yardım etmek için kanatlarını açtı. “Tamam, seni buradan çıkartacağım, ama bir daha böyle tehlikeli yerlere gitmeyeceğine söz vermelisin,” dedi. Mino hemen söz verdi. Bay Buhu güçlü pençeleriyle Mino’yu çukurdan çıkardı.
Mino mağaradan çıkarken Bay Buhu ona önemli bir ders verdi. “Her macera keşfedilmeye değer değildir, Mino. Bazen en büyük hazine güvende kalmaktır.” Mino bu sözleri dikkatle dinledi ve başını salladı. “Bir daha tehlikeli yerlere gitmeyeceğim, Bay Buhu,” dedi. Ancak tam o anda bir şey fark etti: Mino’nun ayağına dolanmış, ucunda bir madalyon olan eski bir zincir vardı. Madalyonda ise parlayan bir taş vardı.
Bay Buhu, Mino’nun ayağındaki madalyonu görünce şaşırdı. “Bu, ormanın eski efsanelerinde adı geçen büyülü bir madalyon! Cesaretin seni büyük bir hazineye götürdü!” dedi. Mino madalyona bakarak gülümsedi. “Demek ki bazen tehlikeler bile bizi güzel şeylere götürebilir,” diye düşündü.
Mino, madalyonuyla eve döndüğünde, tüm arkadaşlarına bu heyecanlı macerasını anlattı. Ama bir yandan da, Bay Buhu’nun verdiği dersi unutmadı. Her macera, bir ödül getirmezdi, ama bu macera ona bir ödül kazandırmıştı: Hem bir hazine, hem de hayat boyu unutamayacağı bir ders.
Ve böylece Mino, yaramaz ama akıllı bir tavşan olarak ormanın derinliklerinde maceralarına devam etti. Ama artık, ne zaman tehlikeli bir yolculuğa çıkacak olsa, önce iki kez düşünmeyi öğrenmişti.
Tavsiye: Bu masala benzeyen daha fazla masal okumak için Bebek Masalları ve Hayvan Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz. Ayrıca sesli ve animasyonlu masal izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.