Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların ardında, göllerin ötesinde, gökyüzünün maviliklerinde özgürce süzülen bir yaban kazı sürüsü yaşarmış. Bu sürüde Gümüştüy adında genç bir yaban kazı varmış. Adını, gün ışığı altında gümüş gibi parlayan tüylerinden alırmış. En sevdiği şey gökyüzünde süzülürken kanatlarını açıp rüzgârı hissetmekmiş.
Bir sonbahar mevsiminde, sürüsü güneye doğru göç etmeye hazırlanıyormuş. Soğuk havalar gelmeden önce daha sıcak topraklara gitmek için hazırlık yapıyorlarmış. Ancak bir sabah Gümüştüy göl kenarında fazlaca oyalanmış. Suyun üzerinde kendi yansımasını izlerken sürüsünün çoktan havalandığını fark etmemiş. Gökyüzüne baktığında sürüsünün artık uzaklaşmış olduğunu görmüş.
— “Eyvah!” diye bağırmış Gümüştüy telaşla. “Sürümü kaçırdım!”
Hemen kanatlarını çırparak havalanmış ve sürüsünün gittiği yöne doğru uçmaya başlamış. Ama ne kadar uçsa da sürüsünü bulamamış ve tek başına kalmış.
Yolculuğun Başlangıcı

Gümüştüy’ün kalbi korkuyla dolmuş. Daha önce hiç yalnız kalmadığı için ne yapacağını, nereye gideceğini bilememiş önce. Ama sonra annesinin ona hep söylediği sözleri hatırlamış:
— “Bir yaban kazı asla pes etmez. Kanatların varsa her zaman bir yol bulursun.”
Derin bir nefes almış ve kararını vermiş: “Güneye doğru uçmalıyım. Orada ya kendi sürümü bulurum ya da başka bir sürüye katılırım.” demiş.
Böylece güneye doğru tek başına yolculuğuna başlamış. İlk günler zor geçmiş. Geceleri yıldızlara bakarak yönünü bulmuş, gündüzleri ise güneşi takip etmiş. Yorulduğunda göllere, nehirlere veya küçük sulak alanlara inip dinlenmiş.
Bir akşamüstü küçük bir göle indiğinde orada yaşlı bir kaplumbağa ile karşılaşmış.
— “Selam küçük yaban kazı.” demiş kaplumbağa. “Neden yalnızsın? Senin gibiler hep sürü halinde gezerler.”
Gümüştüy başından geçenleri anlatmış kaplumbağaya. Yaşlı kaplumbağa onu dikkatle dinlemiş ve şöyle demiş:
— “Merak etme genç kaz. Senin gibi özel olanlar bazen yalnız yolculuklar yapmak zorunda kalırlar. Bu yolculuk sana çok şey öğretecek. Güneye gitmek için şu dağların arkasındaki vadiden geçmelisin. Orada yaban kazlarının dinlendiği büyük bir göl var.”
Gümüştüy kaplumbağaya teşekkür ederek yoluna devam etmiş.
Ormanın Zorlu Sınavı

Ertesi gün kaplumbağanın bahsettiği dağlara varmış. Ancak gökyüzü birden kararmış ve şiddetli bir fırtına kopmuş. Rüzgâr öyle güçlüymüş ki Gümüştüy daha fazla uçamamış ve sık bir ormanın içine inmek zorunda kalmış.
Orman yaban kazları için hiç de güvenli bir yer değilmiş. Çünkü ağaçların arasında tilki, kurt gibi tehlikeli hayvanlar varmış. Kendine güvenli bir yer bulmak için etrafına bakınırken bir ağaç kovuğu görmüş ve hemen oraya sığınmış. Kovukta yaşayan küçük bir sincap Gümüştüy’ü görünce çok şaşırmış:
— “Sen de kimsin? Yaban kazları ormanda ne arar?” diye sormuş.
Gümüştüy durumunu anlatınca sincap ona yardım etmeye karar vermiş:
— “Bu ormanda tehlikeli hayvanlar var ama ben sana güvenli bir yol gösterebilirim.” demiş.
Fırtına dinene kadar Gümüştüy sincapla birlikte kovukta kalmış. Sincap ona ormanın en lezzetli yemişlerini ikram etmiş ve sonra ormanda yaşamanın tüm sırlarını anlatmış. Fırtına dindiğinde ise Gümüştüy’e ormandan çıkış yolunu göstermiş.
— “Şu yüksek çam ağacını görüyor musun?” demiş sincap. “Onun tepesinden gökyüzüne bakınca vadinin nerede olduğunu görebilirsin.”
Gümüştüy, sincaba teşekkür ederek ağacın tepesine kadar uçmuş. Oradan bakınca kaplumbağanın bahsettiği vadiyi ve vadinin sonundaki büyük gölü görmüş. Hiç vakit kaybetmeden o yöne doğru kanatlarını çırpmış.
Puhu Bilge ile Karşılaşma

Vadiye doğru uçarken gün batımına az kalmış. Ormanın kenarında, kocaman bir meşe ağacının dalında tünemiş yaşlı bir puhu kuşu görmüş.
— “Merhaba genç yaban kazı.” demiş puhu. “Nereye böyle tek başına?”
Gümüştüy ona hikayesini anlatmış. Sürüsünü kaybettiğini, güneye gitmeye çalıştığını söylemiş.
Puhu gülümsemiş:
— “Bazen yolunu kaybetmek aslında kendini bulmaktır!” demiş bilgece. “Vadinin sonundaki göle gitmelisin ama dikkatli ol! Orada bir avcı yaşar ve yaban kazlarını avlar.”
Gümüştüy korkmuş:
— “Peki ne yapmalıyım?” diye sormuş.
Puhu cevap vermiş:
— “Gölün doğu tarafında yüksek sazlıklar var. Oraya in ve gece olana kadar bekle. Gece olunca avcı uyur ve bu sayede sen degüvenle dinlenebilirsin. Sabah erkenden yola çıkarsan avcı uyanmadan oradan uzaklaşmış olursun.”
Gümüştüy puhuya da teşekkür ederek vadiye doğru yoluna devam etmiş.
Göldeki Tehlike

Güneş batarken göle varmış. Puhunun dediği gibi gölün doğu kıyısındaki sazlıklara inmiş ve sessizce beklemeye başlamış. Göl çok güzelmiş; suyu berrak, kenarları yemyeşil bitkilerle doluymuş.
Tam o sırada gölün karşı kıyısında bir kulübe görmüş. Kulübenin önünde bir adam oturuyormuş. Bu, puhunun bahsettiği avcıymış. Yanında da büyük bir av köpeği varmış.
Gümüştüy sazlıkların arasına iyice saklanmış. Korkuyla gece olmasını beklemiş. Neyse ki hava kararmaya başlayınca avcı kulübesine girmiş ve ışıkları söndürmüş.
Gece boyunca Gümüştüy gölde dinlenmiş. Ay ışığı suyun üzerinde gümüş bir yol gibi parlıyormuş. Gökyüzünde yıldızlar öyle güzelmiş ki Gümüştüy bir an için yalnızlığını unutmuş.
Sabah olduğunda ilk ışıklarla birlikte hemen havalanmış ve gölden uzaklaşmış. Avcının köpeği havlamaya başlamış ama artık çok geçmiş. Gümüştüy gökyüzünde özgürce süzülüyormuş!
Yeni Arkadaşlar

Günler sonra büyük bir nehre varmış. Nehrin kıyısında bir grup yaban ördekle karşılaşmış. Ördekler de güneye göç ediyorlarmış.
— “Merhaba!” demiş Gümüştüy onlara. “Sizinle birlikte yolculuk edebilir miyim?”
Ördeklerin lideri şöyle cevap vermiş:
— “Tabii ki, birlikte daha güvenli olur. Ama biz ördekler sizin kadar yüksekten ve hızlı uçamayız.”
Gümüştüy gülümsemiş:
— “Sorun değil, ben de sizin hızınıza uyarım. Yalnız olmaktansa arkadaşlarla yavaş gitmek daha iyidir.”
Böylece Gümüştüy, ördek sürüsüne katılmış ve birlikte yolculuk etmeye başlamışlar. Gümüştüy onlara yolda karşılaştığı bilge kaplumbağadan, yardımsever sincaptan ve akıllı puhudan öğrendiklerini anlatmış. Ördekler de ona kendi bilgilerini paylaşmışlar.
Yolculukları devam ederken, bir sabah, gökyüzünde bir yaban kazı sürüsünün geçtiğini görmüşler. Gümüştüy hemen tanımış onları: “Bu benim sürüm!” diye bağırmış sevinçle.
Hemen yükseğe çıkıp kanatlarını çırpmış ve sürüsüne seslenmiş:
— “Hey, buradayım! Beni bekleyin!”
Sürünün lideri Gümüştüy’ün sesini duymuş ve sürüyü durdurmuş. Gümüştüy’ü görünce çok sevinmişler. Onun hayatta olduğunu ve kendilerine yetiştiğini gördüklerine inanamamışlar.
Eve Dönüş

Gümüştüy kendi sürüsüne kavuşmanın mutluluğuyla ördek arkadaşlarına veda etmiş. Ama önce onları kendi sürüsüyle tanıştırmış:
— “Bunlar benim yeni arkadaşlarım.” demiş. “Yolumu bulana kadar bana yardım ettiler.”
Yaban kazları ve ördekler birbirlerine selam vermişler. Sürünün lideri, ördeklere teşekkür etmiş:
— “Gümüştüy bizim için çok değerli. Ona yardım ettiğiniz için size minnettarız.”
Gümüştüy sonra kendi sürüsüne dönmüş ve başından geçenleri anlatmış. Kaplumbağanın bilgeliğini, sincabın yardımseverliğini, puhunun uyarılarını ve ördeklerin dostluğunu paylaşmış.
Sürünün lideri şöyle demiş:
— “Görüyorum ki bu yolculuk sana çok şey öğretmiş. Artık sadece güçlü kanatları olan bir yaban kazı değil aynı zamanda bilge bir yolcusun.”
O günden sonra Gümüştüy yalnızlığın korkutucu olabileceğini ama aynı zamanda büyük öğretiler getirdiğini de anlamış.
Her göç mevsiminde yolda karşılaştığı arkadaşlarını ziyaret etmeye ve onlarla güzel vakit geçirmeye başlamış.
Öğretici Son
Sevgili çocuklar, sizler de okulda, parkta veya sokakta bazen kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. İşte o zaman Gümüştüy’ü hatırlayın. O cesaretini kaybetmedi ve yoluna devam etti. Yolda bir sürü arkadaş edindi.
Her biriniz Gümüştüy kadar güçlüsünüz. Onun gibi parlak tüyleriniz olmayabilir ama içinizde koskoca bir yürek var. Bu yürekle neler yapabileceğinizi bir düşünün!
Şimdi yatağınıza uzanıp gözlerinizi kapatın ve kendinizi Gümüştüy gibi gökyüzünde süzülürken hayal edin. Kanatlarınızı açın ve uçun! Çünkü hayalleriniz de tıpkı Gümüştüy’ün kanatları gibi sizi istediğiniz yere götürebilir.
İyi geceler minik yürekler, tatlı rüyalar görün!
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Eğitici Masallar ve Hayvan Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.