Bir varmış, bir yokmuş… Masmavi gökyüzünde süzülen, parlak beyaz tüyleriyle dikkat çeken, minik ama cesur bir turna kuşu varmış. Adı Tuni‘ymiş. Her sabah gökyüzüne yükselir, yeni yerler keşfetmek ve farklı hayvanlarla tanışmak için uçar dururmuş. Ancak ne yazık ki başkalarının duygularını anlamakta pek iyi değilmiş!
Bir sabah yemyeşil bir ormanın üzerinden geçerken aşağıdan gelen bir ses duymuş. “Ah, yardım edin! Ayağım sıkıştı!” diye bağıran bu ses küçük bir sincap olan Zıp Zıp‘tan geliyormuş. Tuni hemen aşağı süzülmüş ve Zıp Zıp’ın ayağını bir çalının dikenlerinden kurtarmış. Zıp Zıp teşekkür ederken biraz üzgün görünüyormuş.
“Ne oldu? Ayağını kurtardım, artık mutlu olmalısın!” demiş Tuni.
Zıp Zıp derin bir nefes alıp “Evet ama çok korktum. Beni sakinleştiren bir arkadaşım olsa daha iyi hissederdim.” diye cevap vermiş.
Tuni çok şaşırmış. Çünkü sadece fiziksel yardımın yeterli olduğunu düşünüyormuş. “Seni anlamıyorum!” demiş.
Zıp Zıp gülümsemiş. “Belki de başkalarının nasıl hissettiğini anlamayı öğrenmelisin Tuni.” diye cevap vermiş.
Tuni bu tavsiyeyi düşünerek yoluna devam etmiş. Derken karşısına bir göl çıkmış. Gölün kıyısında kuyruğu sudan çıkmayan minik bir kaplumbağa olan Kaptan ile tanışmış. Kaptan çok üzgünmüş çünkü sudaki diğer hayvanlar kuyruğunun komik olduğunu söyleyip ona güldükleri için utanıyormuş.
Tuni “Ama kuyruğun güzel görünüyor neden üzülüyorsun ki?” diye sormuş.
Kaptan “Sen benim yerimde olsaydın ve herkes sana gülseydi nasıl hissederdin?” diye cevap vermiş.
Tuni biraz duraksamış. Kaptan’ın ne demek istediğini anlamaya başlamış. “Sanırım çok üzülürdüm.” demiş yavaşça. “Üzgünüm Kaptan. Artık seni daha iyi anlıyorum.”
Bu konuşma Tuni’nin başklarının duygularını kavramayı öğrenmesi için önemli bir adım olmuş.
Tuni, Kaptan’la vedalaşıp gökyüzüne yükselirken içinden “Başkalarının ne hissettiğini anlamak… Bu çok önemli bir şey!” diye düşünmüş. Kendi kendine söz vermiş: “Bundan sonra karşılaştığım her arkadaşımı dinleyecek ve onların duygularını anlamaya çalışacağım.”
Bir süre sonra büyük ve rengarenk bir çiçek bahçesinin üzerinde uçarken bir uğultu duymuş. Aşağı baktığında bir grup arının çiçeklerin etrafında uçtuğunu ve telaş içinde vızıldadığını görmüş. Lider arı minik bir işçi arı olan Pıtır‘a bağırıyormuş: “Neden bal yapmıyorsun? Herkes çalışıyor ama sen sadece üzgün üzgün dolanıyorsun!”
Tuni hemen aşağı inmiş. “Merhaba! Burada neler oluyor?” diye sormuş.
Lider arı homurdanarak “Pıtır hiçbir şey yapmıyor! Günlerdir üzgün görünüyor ama nedenini söylemiyor!” demiş.
Tuni, Pıtır’ın yanına gitmiş ve yumuşak bir sesle “Merhaba Pıtır, neden üzgünsün? Belki konuşmak sana iyi gelir.” demiş.
Pıtır, Tuni’ye hüzünlü gözlerle bakmış. “Ben çalışmayı seviyorum ama geçen hafta yanlış bir çiçekten bal topladım ve tüm koloniyi hayal kırıklığına uğrattım. O günden beri kendimi kötü hissediyorum ve hata yapmaktan korkuyorum.” diye açıklamış.
Tuni, Pıtır’ı dinlerken içini bir sıcaklık kaplamış. Bu sefer ne yapması gerektiğini biliyormuş. “Pıtır herkes hata yapar. Önemli olan hatalardan ders çıkarmaktır. Kendine biraz zaman tanı ve tekrar dene. Eminim başaracaksın. Ayrıca hissettiklerini anlatman harika bir başlangıç!” demiş.
Pıtır, Tuni’nin anlayışlı yaklaşımı karşısında rahatlamış ve gülümsemiş. “Haklısın Tuni. Sana teşekkür ederim.” demiş.
Tuni, lider arıya dönüp “Bazen bir arkadaşımızın neden üzgün olduğunu anlamamız için onu dinlememiz gerekir.” diye eklemiş.
Lider arı başını sallamış ve Pıtır’a destek olmaya karar vermiş.
Tuni gökyüzüne geri döndüğünde kendini çok iyi hissediyormuş. Gün boyunca yaşadıkları ona başkalarını anlamanın, onların duygularına ortak olmanın ne kadar önemli olduğunu öğretmiş. O günden sonra yalnızca bir macera kuşu değil aynı zamanda anlayışlı ve empati dolu bir dost olmuş.
Ve gökyüzü, Tuni’nin hikayelerini fısıldamaya devam etmiş…
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Hayvan Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.