Menüyü Kapat
  • Anasayfa
  • Tüm Masallar
  • En Çok Okunan Masallar
  • Uzun Masallar
  • Uyku Masalları
  • Masal İzle
  • Masal Dinle
  • Çocuk Masalları
  • Bebek Masalları
  • Klasik Masallar
  • Eğitici Masallar
  • Prenses Masalları
  • Peri Masalları
  • Hayvan Masalları
  • Kısa Masallar
  • Çok Uzun Masallar
  • Yaşa Göre Masallar
    • 2 Yaş Masalları
    • 3 Yaş Masalları
    • 4 Yaş Masalları
    • 5 Yaş Masalları
    • 6 Yaş Masalları
    • 7 Yaş Masalları
Youtube tiktok X (Twitter)
Youtube tiktok X (Twitter)
Nurtaç Abla MasallarıNurtaç Abla Masalları
  • Masal İzle
  • Masal Dinle
  • Uyku Masalları
  • Uzun Masallar
  • Tüm Masallar
Nurtaç Abla MasallarıNurtaç Abla Masalları
Anasayfa » Hayvan Masalları » Yavru Kedi Sütlaç Masalı

Yavru Kedi Sütlaç Masalı

Çocuklara dostluğun önemini anlatmak için onlara Sütlaç ve Kaybolan Yumağı hikayesini okuyabilirsiniz.
Nurtaç AblaNurtaç Abla15 Haziran 2025 11 Dakika
Twitter Facebook WhatsApp Telgraf
Masal Oku - Sütlaç ve Kaybolan Yumağı
Masal Oku - Sütlaç ve Kaybolan Yumağı

Eski zamanların birinde, yumuşacık bembeyaz tüyleriyle evin en sevimli sakini olan minik bir kedi yaşarmış. Adı Sütlaç imiş. Pamuk gibi tüyleri, pembe burnu ve kocaman merak dolu gözleriyle herkesin sevgilisiymiş. En çok sevdiği şeyse minik patileriyle oynadığı yumuşacık pembe yumağıymış.

Bir akşam güneş gökyüzünde portakal rengine boyanırken pencere önünde, yumuşacık yastıklarının arasında oturmuş, yumağıyla oynamaya koyulmuş. Bir sağa bir sola fırlatmış, üzerine atlamış, bazen patisiyle hafifçe dürtmüş, bazen de kuyruğunu havaya dikip yumakla dans etmiş. Ev onun neşeli miyavlamalarıyla dolup taşmış. O kadar çok oynamış ki sonunda yourgunluktan bitkin düşmüş. Yumağını alıp yatağının yanına usulca bırakmış ve derin bir uykuya dalmış.

Sabah olunca güneş odanın camından içeri sızmış, kuşlar cıvıldamaya başlamış. Esneyerek uyanmış, patilerini gererek bir güzel gerinmiş. İlk işi her sabah olduğu gibi yumağını aramak olmuş. Ama yatağının kenarında duran yumak yerinde yokmuş!

Sütlaç Yumağını Aramaya Başlıyor

Çocuk Masalı - Sütlaç Yumağı Aramaya Başlıyor
Çocuk Masalı – Sütlaç Yumağı Aramaya Başlıyor

Önce gözlerini kocaman açmış sonra yorganın altına bakmış ama yumak orada yokmuş. Yatağın altına eğilmiş, orada da yokmuş! Pencere perdesinin arkasına bakmış, yine bulamamış. Kalbi pıt pıt atmaya başlamış.

— “Nereye gitti bu yumak? Akşam buradaydı!” demiş kendi kendine.

Bir dedektif gibi her köşeyi koklayıp aramış. O sırada pencereden esen sabah serinliğini hissedince yumağın pencereden uçup gittiğini anlamış. Minik patileriyle pencerenin kenarından aşağı atlamış.

İlk önce evin bahçesine bakmış, çiçek saksılarının olduğu yere gitmiş, toprağı eşeleyip çiçeklerin diplerine bakmış ama ortalıkta ne bir iplik parçası ne de yumağa dair bir iz varmış. Evin etrafında birkaç tur atmış, çalıların arasına, merdiven altına, bahçe kapısının önüne kadar her yere bakmış. Ama pembe yumağın izini bulamamış.

Tam umutsuzluğua kapılacağı sırada yere düşmüş minik bir iplik parçası gözüne ilişmiş. Kalbi bir anda hızla atmaya başlamış. Heyecanla ipliği koklayıp kendi yumağına ait olduğunu anlayınca gözleri parlamaya başlamış.

— “İşte! İşte buldum! Yumağımın izi bu!” diye sevinçle miyavlamış.

Dikkatle yere eğilmiş, burnunu kullanarak izleri takip etmeye başlamış. İzler bahçe kapısından dışarı doğru ilerliyormuş. Bahçeyi çevreleyen küçük beyaz çitten bir geçit bulmuş ve hop diye dışarı atlamış.

Ancak dışarısı evin bahçesine hiç benzemiyormuş. Yol toprakla kaplı, kenarları yabani otlarla sarılıymış ve ötelerde ormanın gölgeleri görünüyormuş. Bir an ürpermiş. Normalde ormana tek başına gitmesi yasakmış ama içinden bir ses “Yumağını bulmak istiyorsan cesur olmalısın!” diyormuş.

Yol boyunca çalılara takılmış, birkaç çam kozalağına burnunu çarpmış ama asla moralini bozmamış. Bir süre sonra ormanın kenarına ulaşmış. Ağaçlar birbirine sokulmuş, güneş ışığı yaprakların arasından incecik süzülüyor, kuşlar yüksek dallarda şarkılar söylüyormuş.

Ormanın girişinde durup gökyüzüne bakarak derin bir nefes almış ve minik patileriyle ormanın içine doğru ilk adımını atmış.

Ormandaki Karşılaşmalar

Tilki Tilkinaz
Tilki Tilkinaz

Sütlaç yumuşak adımlarla ormanın içine dalmış. Ağaçlar gökyüzüne doğru uzanıyor, dallar birbirine dolanmış gibi sık sık duruyormuş. Kuş cıvıltıları ağaçların tepelerinden yankılanıyor, rüzgâr yaprakların arasından usulca geçiyormuş. Bazen yosunların üzerinde yürüyor bazen de kuru dallar çıtırdayarak ayaklarının altında kırılıyormuş.

Bir süre ilerledikten sonra gözleri yerde kıvrıla kıvrıla ilerleyen ince bir pembe iplik parçasına takılmış. Kalbi sevinçle çarpmış. “Yumağım burada bir yerlerde olmalı!” demiş içinden. Burnunu yere yaklaştırarak izleri dikkatle takip etmeye başlamış.

O sırada bir ses duyulmuş:

— “Vay canına! Kim ormanda böyle iz sürüyor bakalım?”

Sütlaç irkilmiş ve başını çevirmiş. Karşısında parlak turuncu kürküyle Tilkinaz duruyormuş. Kuyruğu kabarık, gözleri zeki zeki bakıyormuş.

— “Ben… ben sadece yumağımı arıyorum!” demiş Sütlaç biraz çekinerek.

Tilkinaz başını yana eğmiş.

— “Yumağın mı kayboldu? Ne renkmiş bu yumak?”

— “Pembe. Yumuşacık. En sevdiğim oyuncağım!”

Tilkinaz, burnunu havaya kaldırıp derin bir nefes almış.

— “Hımm… Pembeyi hatırladım. Sabah çok erken saatlerde bir şeyin yuvarlanarak ormanın içlerine doğru gittiğini görmüştüm. Nehir yönüne doğru.”

Sütlaç’ın gözleri parlamış.

— “Gerçekten mi? Görebilir miyim gittiği yönü?”

— “Tabii, hemen şuradan sağa sap ve büyük meşe ağacını geç. Ama dikkatli ol, orman bazen oyunbazdır, yolunu şaşırtır.”

Sütlaç teşekkür ederek yoluna devam etmiş. Tilkinaz da kuyruğunu sallayarak arkasından bakmış ve “Ne kadar da cesur minik bir kedi böyle!” demiş kendi kendine.

Baykuş Bilgegaga

Baykuş Bilgegaga ve Tavşan Papatya
Baykuş Bilgegaga ve Tavşan Papatya

Birkaç adım sonra dalların arasından gözlük takmış yaşlı bir baykuşun pür dikkat ona baktığını fark etmiş. Bu, Baykuş Bilgegaga imiş. Ağacın kalın dalında dikilmiş, iki kanadını birleştirip ciddiyetle konuşmuş:

— “Hoş geldin evlat. Ormanda yalnız başına gezmek kolay iş değildir. Hayrola, ne arıyorsun böyle telaşla?”

Sütlaç başını eğip saygıyla cevap vermiş:

— “Kaybolan yumağımı arıyorum. Ormana savrulmuş. Pembe, yumuşacık bir yumak. Onu bulmalıyım.”

Bilgegaga gözlüklerinin üzerinden Sütlaç’a dikkatlice bakmış.

— “Hmm… Pembe bir iplik mi dedin? Bu sabah ormanda bir sincap gördüm. Kocaman bir şeyi sürükleyerek yuvasına götürüyordu. Çok aceleciydi. Belki o görmüştür yumağını. Sincap Şipşak deriz ona.”

Sütlaç başını sallayarak teşekkür etmiş. Bilgegaga da kanat çırpıp bir daldan diğerine atlamış.

— “Şipşak’ı en iyi Nazik Tavşan Papatya tanır. Onu derenin kenarında bulabilirsin, havuç toplamayı hiç ihmal etmez!” demiş baykuş uzaklaşırken.

Sütlaç ormanın içinden derenin kıyısına doğru yol almış. Çimenlerin arasından geçerken bir yandan da gözleri hep iplik izlerini aramış. Sonunda küçük bir derenin kenarında eğilmiş, beyaz tüylü, tombul bir tavşanla karşılaşmış. Tavşan büyük bir yaprak sepetine havuç topluyormuş. Kulağında bir papatya duruyormuş.

— “Merhaba, sen Nazik Tavşan Papatya olmalısın?” demiş Sütlaç nazikçe.

Papatya başını kaldırmış, gülümsemiş.

— “Evet, ben Papatya’yım. Ne güzel, yeni bir yüz görmek!”

— “Ben de Sütlaç. Yumağımı kaybettim. Bilgegaga, Sincap Şipşak’ın onu görmüş olabileceğini söyledi. Ona nasıl ulaşabilirim?”

Papatya düşünceli bir şekilde kaşlarını çatmış.

— “Şipşak bugün erkenden ormana dalmıştı. Büyük ihtimalle ceviz toplamaya gitmiştir. Ama onu en son nehir kenarına doğru giderken gördüm. Elinde de pembe bir şey vardı sanki… Emin değilim ama bir kontrol etsen iyi olur.”

Sütlaç derin bir nefes almış.

— “Çok teşekkür ederim Papatya. Sayenizde biraz daha yaklaştım sanki.”

Papatya sepetinden bir tane havuç çıkarıp Sütlaç’a uzatmış.

— “Güç toplaman gerek. Yumağını bulacağına inanıyorum. Cesaretin kalbin kadar yumuşak.”

Sütlaç havucu nazikçe almış, gülümsemiş.

— “Teşekkür ederim, Papatya. Gerçek dostluk demek böyle bir şeymiş!” demiş minnetle.

Minik kedi artık daha emin adımlarla yoluna devam etmiş.

Fırtına ve Dostluk

Fırtına ve Dostluk
Fırtına ve Dostluk

Sütlaç, Tavşan Papatya’dan ayrıldıktan sonra nehir kenarına doğru ilerlemeye başlamış. Ormanın içi öğle vaktinden sonra biraz daha kararmış. Güneş bulutların arkasına gizlenmiş, yapraklar rüzgârla birlikte usul usul hışırdamaya başlamış. Havanın ağırlaştığını, toprağın kokusunun değiştiğini fark etmiş. Kulaklarını dikmiş, burnunu havaya kaldırmış. Bir gariplik varmış havada!

Patilerini hızlandırmış. Nehir kenarına ulaşmak için ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla giden yoldan geçmiş. Derken gökyüzü birden kapkara bulutlarla dolmuş. Gök gürlemiş, rüzgâr şiddetini artırmış. Dallar sallanmaya, yapraklar savrulmaya başlamış. Sütlaç iri bir çalının altına sığınmış. Kalbi pır pır atıyormuş; korkmuş.

Masal Oku:  Kaptan Pofuduk'un Gökkuşağı Gemisi Masalı

Birden çalılığın önünde bir ses duyulmuş. Çıtırdayan dalların arasından tanıdık bir ses gelmiş:

— “Sütlaç! Burada mısın?”

Bu, Tilkinaz’ın sesiymiş. Ardından baykuş Bilgegaga ağır ağır bir dala konmuş. Ve biraz sonra Papatya büyük yapraklardan yaptığı bir şemsiye ile belirmiş.

— “Seni merak ettik, rüzgâr çıkınca peşinden geldik.” demiş Tilkinaz, kuyruğunu kabartarak.

— “Yalnız kalmana gönlümüz razı gelmedi!” demiş Bilgegaga, kanatlarını siper ederken.

— “Dostluk dediğin böyle zamanda belli olur, değil mi?” diye eklemiş Tavşan Papatya, gülümseyerek.

Sütlaç’ın yüreği sıcacık olmuş. Artık yalnız değilmiş.

Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlamış. Minicik damlalar çimenlerin üstünde dans ederken Sütlaç ve dostları sık dallı bir ağacın altına sığınmışlar. Baykuş Bilgegaga kanatlarını açarak Sütlaç’ı yağmurdan korumuş. Papatya minik şemsiyesini paylaşmış. Tilkinaz da yerdeki yaprakları toparlayıp yumuşak bir yatak hazırlamış.

Rüzgâr dalları zangır zangır sallarken Sütlaç başını Papatya’nın dizine yaslamış. Kalbindeki korku yerini güvene bırakmış.

— “İyi ki varsınız!” demiş minnetle. “Orman korkutucu olabilir ama dostluk her şeyi değiştiriyor.”

— “Karanlık da geçer, fırtına da diner. Asıl önemli olan kalbinde ışığı taşımaktır!” demiş Bilgegaga, gözlüklerini düzeltirken.

— “Hem biz bu yumağın peşini bırakacak değiliz.” demiş Tilkinaz, göz kırparak.

Bir süre sonra yağmur hafiflemiş. Gök gürültüsü uzaklara doğru çekilmiş, bulutların arasından zayıf bir güneş ışığı süzülmüş. Güzel bir toprak kokusu etrafa yayılmış. Ağaç yaprakları damlalarla süslenmiş. Gökyüzünde ufacık bir gökkuşağı belirmiş.

Papatya ayağa kalkmış, kulaklarını dikmiş.

— “Duyuyor musunuz?” demiş heyecanla.

Sütlaç kulaklarını oynatmış. Evet! Uzaklardan, nehir kıyısından suyla birlikte gelen cılız bir ses… Bir şey suya düşmüş gibi “plup” etmiş. Ardından dalga seslerine karışan yumuşacık bir fısıltı: bir iplik parçası yaprağa takılmış, sallanıyormuş.

Sütlaç, yüreği sevinçle çarparak ayağa fırlamış.

— “Yumağım bu! Bu ses… bu iz… yumağım orada olabilir!”

Tilkinaz kuyruğunu oynatmış:

— “Öyleyse durmak yok, birlikte nehir kıyısına gidelim!”

Ve dört dost fırtınanın ardından parlayan ıslak topraklarda yan yana yürümeye başlamış.

Nehir Kıyısında Sürpriz

Masal Oku - Sütlaç ve Kaybolan Yumağı
Masal Oku – Yavru Kedi Sütlaç Masalı

Sütlaç, dostlarıyla birlikte çimenlerin arasından dikkatli adımlarla nehir kıyısına ulaşmış.

— “Aman dikkat, su hâlâ hızlı akıyor!” demiş Bilgegaga, kanatlarıyla önlerini işaret ederek.

— “Şu ağacın arkasında bir şey parlıyor.” diye eklemiş Papatya, kulaklarını dikerek.

Sütlaç gözlerini kısıp bakmış. Gerçekten de orada, taşların arasında, bir çalının dibinde pembe bir şey dikkat çekiyormuş. Kalbi heyecanla atmış. Patilerini hızlandırarak oraya koşmuş. Çalıların altına eğilmiş ve büyük bir sevinçle bağırmış:

— “Buldum! Buldum işte! Bu benim yumağım!”

Pembe yumak çamurla biraz kirlenmiş ama hâlâ yumuşacık, hâlâ parlakmış. Birkaç iplik ucu yosuna takılmış, bazı yerleri suyla ıslanmış ama Sütlaç onu bulduğu için dünyalar onun olmuş.

Tilkinaz kuyruğunu sallayarak yanına yaklaşmış.

— “Demek maceramızın kahramanı sonunda ödülüne kavuştu!” demiş gülerek.

Papatya da yumağa dokunmuş.

— “Gerçekten pamuk gibiymiş.” demiş.

Bilgegaga gözlüklerini silmiş ve hafifçe başını sallamış.

— “Sabreden muradına erer derler. Sen sabrettin, cesaret gösterdin. Hem dostlarını dinledin hem de yolunu kaybetmeden aradığını buldun. Aferin sana küçük kedi.” demiş.

Sütlaç yumağına sımsıkı sarılmış. Onu kaybettiği için ne kadar üzüldüyse şimdi de bulduğu için bir o kadar mutluymuş.

— “Bundan sonra seni hiç bırakmayacağım. Seni en güzel yerde saklayacağım. Yatağımın yumuşak battaniyesinin altında! Her gece baş ucumda olacaksın.” demiş.

Dostları, Sütlaç’ın bu sevincine ortak olmuş. Nehir kıyısında birlikte oturmuşlar. Güneş bulutların arasından tamamen çıkmış ve suya sıcaklık vermiş. Kuşlar dallarda neşeyle ötüşmeye başlamış.

— “Şimdi eve dönme zamanı.” demiş Bilgegaga. “Gece yaklaşmadan yuvana varmalısın.”

Sütlaç başını sallamış.

— “Evet, annem merak eder. Ama çok güzel bir gündü. Hem yumağımı buldum hem de dostluğun ne demek olduğunu anladım.”

Tilkinaz gülümsemiş:

— “Biz hep buradayız, Sütlaç. Ne zaman ihtiyaç duyarsan, bu ormanda dostların olduğunu unutma.”

— “Unutmam.” demiş Sütlaç, gözleri dolarak. “Çünkü gerçek dostluk, yumağı bulmaktan bile daha değerliymiş.“

Ve böylece Sütlaç yumağını göğsüne bastırarak ormanın içinden eve doğru yola koyulmuş. Peşinden Papatya, yukarıdan Bilgegaga, yanından Tilkinaz yürümüş bir süre. Orman onları sessizce uğurlamış. Güneş ağaçların arasından son kez gülümsediğinde, Sütlaç yumağına sımsıkı sarılmış şekilde evine doğru ilerliyormuş. İçinde minnet, yüzünde kocaman bir gülümseme varmış.

Eve Dönüş ve Sütlaç’ınYeni Hayatı

Masal Oku - Sütlaç ve Kaybolan Yumağı
Çocuk Masalları – Sütlaç ve Kaybolan Yumağı

Orman yolu artık Sütlaç’a daha tanıdık, daha güvenli gelmiş. Sabahki korkular, fırtınanın getirdiği endişeler geride kalmış. Yumağını özenle kucağında taşıyormuş. Yumağın ucuna yapışan çamurları temizlemiş, yosunları tek tek ayıklamış.

— “Artık senin ismin Pofuduk olsun! Çünkü sen yalnızca bir oyuncak değil, bir hatırasın. Dostluğun, cesaretin ve sevginin hatırası…” demiş.

Tilkinaz orman sınırına kadar ona eşlik etmiş:

— “Biz de seni unutmayacağız Sütlaç. Eğer bir gün yine oyun oynamak istersen ormandaki dostların seni bekliyor olacak.” demiş.

Bilgegaga yüksek bir dala konmuş. Gözlüklerini düzelterek:

— “Unutma küçük dostum, her macera bir ders, her zorluk bir öğretmendir. Sen bu yolda çok şey öğrendin. Artık yumağını kaybetsen bile ne yapacağını biliyorsun.” demiş.

Papatya ise koca kulaklarını sallayarak:

— “Hem artık yumağının bir ismi var: Pofuduk! O da tıpkı senin gibi özel. İsmi olan her şey daha kıymetlidir.” demiş gülerek.

Sütlaç hepsine teşekkür etmiş, onları tek tek sarılarak uğurlamış. Ardından evine doğru son adımlarını atmış. Penceresi açık olan odasına tırmanmış, içeri sessizce girmiş. Annesi hâlâ merakla onu bekliyormuş.

— “Neredeydin yavrum? Seni her yerde aradım!” demiş anne kedi, endişeyle.

Sütlaç utanarak yere bakmış ama gülümsemeyi de ihmal etmemiş.

— “Biraz uzaklaştım anneciğim. Ama geri döndüm ve artık Pofuduk da yanımda. Hem sana anlatacak harika bir maceram var!”

Annesi yumağa bakmış, sonra da Sütlaç’ın gözlerindeki parıltıya.

— “Ne güzel! O zaman haydi anlat ben de dinleyeyim.” demiş sevgiyle.

Sütlaç yumağını yatağının başucuna koymuş. Battaniyesinin altına güzelce yerleştirmiş. Sonra annesinin yanına sokulmuş ve olan biteni bir bir anlatmaya başlamış: Tilki Tilkinaz’dan, bilge baykuştan, şemsiyeli tavşandan, hatta fırtınanın korkusundan bahsetmiş. Her cümlesinde biraz daha büyümüş, her hatırlayışta dostlukların değerini daha iyi anlamış.

Ve o günden sonra Sütlaç her gece yumağını başucuna koymuş, onu bir daha hiç kaybetmemiş. Hem yumağına hem de dostluklarına sımsıkı sahip çıkmış.

Çünkü artık bir eşyayı bulmanın kolay ama dostluğu bulmanın zor olduğunu biliyormuş. İşte asıl hazine de dostlukmuş.


Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için 7 Yaş Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.

Kedi Masalları
Paylaş Twitter Facebook WhatsApp Telgraf
Nurtaç Abla

    Nurtaç Abla, çocukların masal dünyasında büyülü yolculuklara çıkmalarını sağlayan, sıcacık kalbiyle hikayeler anlatan bir masal perisi! Küçük yaşlardan itibaren masallara olan tutkusu hiç bitmedi, şimdi ise bu tutkuyu binlerce çocuğun kalbine taşıyor. Eğlence ve neşe dolu masallarıyla, miniklerin en sevdiği arkadaşlarından biri!

    İlgili Gönderiler

    Kısa Masallar

    Köy Fenerinin Sırrı Masalı

    14 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Peri Masalları

    Yaprak Perisi ve Kayıp Meşe Palamudu Masalı

    13 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Hayvan Masalları

    Minik Yaban Ördeği Gagacık Masalı

    12 Haziran 2025
    Devamını Oku
    Yorum Ekle

    Yorumlar kapalı.

    Masal Türleri
    • Masal İzle
    • Masal Dinle
    • Çocuk Masalları
    • Bebek Masalları
    • Klasik Masallar
    • Eğitici Masallar
    • Uyku Masalları
    • Prenses Masalları
    • Peri Masalları
    • Hayvan Masalları
    • Kısa Masallar
    • Uzun Masallar
    • Çok Uzun Masallar
    • 2 Yaş Masalları
    • 3 Yaş Masalları
    • 4 Yaş Masalları
    • 5 Yaş Masalları
    • 6 Yaş Masalları
    • 7 Yaş Masalları
    • En Çok Okunan Masallar
    Bizi Takip Edin
    • YouTube
    • TikTok
    • Twitter
    Etiketler
    Arı Masalları (6) Aslan Masalları (6) At Masalları (5) Ayı Masalları (10) Ağaç Masalları (5) Balık Masalları (11) Ceylan Masalları (4) Deniz Kızı Masalları (6) Deniz Masalları (22) Fare Masalları (8) Fil Masalları (8) Grimm Masalları (11) Gökkuşağı Masalları (2) Kaplumbağa Masalları (10) Karga Masalları (6) Kaz Masalları (4) Kedi Masalları (9) Kelebek Masalları (9) Kirpi Masalları (6) Kurbağa Masalları (6) Kurt Masalları (4) Kuş Masalları (70) Köpek Masalları (7) Orman Masalları (58) Panda Masalları (3) Tavşan Masalları (18) Tilki Masalları (8) Çiçek Masalları (6)
    Youtube X (Twitter) tiktok
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Gizlilik Politikası
    • Çerez Politikası
    • KVKK Metni
    © 2025 Nurtaç Abla Masalları - Tüm hakları saklıdır. İçeriklerin izinsiz kopyalanması yasaktır.

    Yukarıyı yazın ve aramak için Enter tuşlarına basın. İptal etmek için Esc tuşlarına basın.