Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklarda, yemyeşil ağaçların gölgesinde parlayan bir göl varmış. Bu göl o kadar güzelmiş ki suları masmavi değil, gün doğumunda pembe, gün batımında ise altın sarısı olurmuş. Nilüfer çiçekleri suyun üzerinde dans eder, kurbağalar şarkılar söyler, balıklar ise suyun altında parıldarmış.
Bu gölde yaşayan pek çok hayvan varmış ama en güzeli, en gösterişlisi ve en pembe olanı hiç şüphesiz Lina adındaki genç bir flamingoymuş. Lina’nın tüyleri diğer flamingolardan daha pembe, daha parlak ve daha yumuşakmış. Kendisi de bu güzelliğiyle çok gurur duyarmış.
Ama gelin görün ki Lina değişikliklerden hiç ama hiç hoşlanmazmış! Yeni şeyler denemeyi sevmez, hep aynı yerden beslenir, hep aynı arkadaşlarıyla konuşur, hep aynı rutinde yaşarmış. Bir gün bile farklı bir şey yapmazmış. “Ben böyle mutluyum! Neden değişeyim ki?” dermiş.
Büyük Değişimin Başlangıcı

Bir sabah Lina gölde kendini temizlerken gökyüzünde tuhaf bir şey fark etmiş: Parlak, altın sarısı bir tüy süzülerek göle doğru düşüyormuş.
Lina merakla gözlerini kısmış. “Bu tüy de neyin nesi? Flamingo tüyü değil! Ördek tüyüne de benzemiyor… Acaba nedir?” diye düşünmüş. Tüy suya dokunduğu anda pıt! diye minicik bir ışık çıkmış.
Gölde yaşayan bilge kaplumbağa Tortu hemen Lina’nın yanına yaklaşarak “Bu sıradan bir tüy değil Lina! Efsaneye göre kim bu tüyü taşırsa hayatında büyük değişimler yaşar.” demiş.
Lina tüyü incelemiş. “Değişim mi? Hayır! Değişikliklerden hiç hoşlanmam” diye düşünmüş ancak içindeki merak onu durduramamış. “Ne kadar kötü olabilir ki?” diye düşünerek tüyü gagasının arasına almış.
Ve o an her şey değişmeye başlamış!
Sihirli Tüyün Getirdiği Değişimler

Tüyü taşıdığı andan itibaren Lina kendini bir dizi garip maceranın içinde bulmuş.
İlk önce birdenbire Lina’nın kanatları hafiflemiş. Uçmak eskisinden daha kolay ve keyifli hale gelmiş. O kadar hızlı uçabiliyormuş ki kendini hiç bilmediği bir göl kıyısında buluvermiş. Orada yaşayan Kıvırcık Tavşan ile tanışmış. Kıvırcık, gri tüylü, kocaman kulaklı, enerjik bir tavşanmış.
“Hoş geldin! Rüzgarın seni buraya getirmesine şaşırmadım! Tüyü taşıyan herkes farklı diyarlara gider!” diyerek gülümsemiş.
Lina şaşırmış ama bu durum hoşuna da gitmiş. “Demek değişim bazen eğlenceli olabiliyor…” diye düşünmüş.
O sırada gölün derinliklerinden gizemli baloncuklar yükselmeye başlamış. Lina merakla başını eğmiş ve birden suyun altına çekilmiş. Endişeyle çırpınmaya başlamış ama o sırada suyun altında da nefes alabildiğini farketmiş!
Karşısında pulları gökkuşağı gibi parlayan Büyülü Balık Mercan duruyormuş.
“Hoş geldin Lina! İlk kez gölün altına gelen bir flamingo görüyorum. Sana küçük bir sır vereyim… Değişim sadece dışarıda değil içeride de olur. Kalbinde yeni şeylere yer açtığında göremediğin dünyaları bile keşfedebilirsin.” demiş.
Lina başını sallanış. Gerçekten de suyun altında olmak düşündüğünden çok daha güzel ve heyecan vericiymiş.
Kayıp Nilüfer Adası

Tekrar su yüzeyine çıktığında önünde daha önce hiç görmediği bir ada duruyormuş. Burası tamamen nilüfer çiçekleriyle kaplı bir adaymış. Fakat nilüferlerin ortasında tek başına duran Solgun Nilüfer çok üzgün görünüyormuş.
“Ben hiçbir zaman diğer çiçekler kadar renkli olamadım!” diye hüzünle mırıldanmış.
Lina bir an düşünmüş. Eğer tüylerinin pembe rengini kaybetseydi çok üzüleceğini farketmiş. Ancak sonra belki de değişimin güzelliğinin yeni şeyleri kabul etmek olduğunu anlamış. Yavaşça Solgun Nilüfer’e yaklaşmış ve sihirli tüyü çiçeğin yapraklarına dokundurmuş. Bir anda nilüferin rengi en parlak pembe oluvermiş.
Solgun Nilüfer sevinçle dans etmeye başlamış. “Teşekkür ederim Lina! Değişmekten korkmamam gerektiğini anladım!” demiş.
Lina’nın Büyük Değişimi

Maceralardan sonra Lina kendi gölüne geri dönmüş ama artık eskisi gibi değilmiş. Daha cesur, yeni şeyleri keşfetmeye açık ve en önemlisi değişimin her zaman kötü olmadığını anlayan bir flamingoymuş.
Bilge kaplumbağa Tortu onu görünce gülümsemiş ve “Görüyorum ki tüy seni gerçekten değiştirdi Lina.” demiş.
Lina gülerek başını sallamış. “Evet! Ama artık biliyorum ki değişim korkutucu değil… Bazen en büyük güzellik en beklenmedik yerlerde saklı!” diye karşılık vermiş.
Ve Lina o günden sonra her zaman yeni maceralara açık olmuş. Göldeki diğer hayvanlara da değişime açık olanların her zaman büyüyüp geliştiğini öğretmiş.
Gökten üç altın tüy düşmüş, biri Lina’ya, biri Solgun Nilüfer’e, biri de bu masalı okuyan minik kalplere!
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.