Bir zamanlar yemyeşil ağaçların gökyüzüne uzandığı, kuş cıvıltılarının hiç eksik olmadığı büyülü bir orman vardı. Burada yaşayan her hayvanın bir huyu, bir özelliği vardı. Kimisi ağırbaşlı, kimisi neşeli, kimisi de bilgeydi. Ama bir tanesi vardı ki sabırsızlığıyla ünlüydü: Sansar Sasa!
Küçücük bacaklarıyla ormanda rüzgâr gibi koşan, ince uzun bedeniyle ağaçların arasından yıldırım gibi geçen bir sansardı. En büyük özelliği hiçbir şeye sabredememesiydi!
Bazen bir ağaç kovuğunda meşe palamudu saklayan sincabı izlerken “Ne kadar yavaşsın! Hadi, çabuk ol!” diye bağırırdı. Ya da Kaplumbağa Tonti‘nin ağır adımlarla yürüdüğünü görünce sabırsızlanır ve “Of Tonti! Daha hızlı yürü! Sana yetişmek için çimenler bile beklemekten sararıyor!” diye dalga geçerdi. Veya Baykuş Bilge konuşurken hemen cümlesini bitirsin ister ve “Hemen söyle ne diyeceksen Bilge! Kim bekleyecek o kadar uzun cümleyi?” diye çıkışırdı.
Ormandaki herkes Sasa’yı severdi ama sabırsızlığı bazen can sıkıcı olurdu. Ve bu sabırsızlık bir gün başına büyük bir iş açacaktı…
Sihirli Meyvenin Peşinde

Bir gün ormanda efsanevi bir haber yayıldı. Baykuş Bilge yüksek bir kayalıktan aşağı süzülerek orman hayvanlarına seslendi: “Ormanın en yüksek tepesindeki Altın Ağacın meyveleri olgunlaşmış!” dedi.
Bu, ormandaki herkesin hayalini kurduğu bir şeydi! Altın Ağacın meyvesi bir kez yenildiğinde hayvanlara müthiş bir güç ve yetenek kazandırırdı. Birileri daha hızlı koşar, bazıları daha iyi zıplar, bazıları ise hiç yorulmazdı.
Sansar Sasa’nın gözleri parladı. “Bu fırsatı kaçırmamalıyım!” dedi ve hemen fırladı.
Ama Bilge Baykuş “Sasa, sabırsız davranma! Altın Ağaca ulaşmak için dikkatli olmalı, yolları iyice öğrenmelisin. Yoksa tehlikeye düşebilirsin.” diye uyardı.
Sasa kahkaha atarak “Bilge! Bilge! Sen çok düşünüyorsun. Ben hızla gider ve hemen meyveyi alır gelirim!” dedi. Ve göz açıp kapayıncaya kadar ormanın derinliklerine daldı.
Kısayoldaki Tehlike

Sasa Altın Ağaca giden patikayı buldu ama hemen sıkıldı. Yol kıvrıla kıvrıla uzuyordu. “Bu kadar dolambaçlı yolu kim bekler?” diye düşündü ve daha kısa bir yol aramaya başladı.
Tam o sırada büyük pençeli, uzun tüylü, hafif kambur duruşlu bir yaratık ortaya çıktı. Bu, ormanda çok az görülen bir Gölge Tilki adında bir canlıydı.
Gölge Tilki gözlerini kısarak gülümsedi ve “Çok acele ediyorsun küçük sansar. Daha kısa bir yol ister misin?” diye sordu.
Sasa hemen atılarak “Evet, evet! Nerede bu kısa yol?” dedi.
Gölge Tilki kuyruğunu savurdu ve “Şu mağaranın içinden geç. Hem kestirme hem de daha heyecanlı!” diye cevap verdi.
Sasa hiç düşünmeden mağaraya daldı. Ama içeri girer girmez “Tak!” diye bir ses duyuldu. Kapı kapanmıştı!
Mağara karanlık ve ürkütücüydü. Sasa panikledi, sağa sola koşturdu ama kapıyı açamadı. Sabırsız davranıp düşünmeden hareket ettiği için tuzağa düşmüştü!
Sabırla Çözüm Arayışı

Önce bağırıp çağırdı, duvarları tırmaladı ama hiçbir şey değişmedi. Sonra birden Baykuş Bilge’nin sözleri aklına geldi: “Sabırsız davranma, dikkatli olmalısın!”
“Hata yaptım! Ama şimdi sabırlı olmalıyım.” diye düşündü. Sakinleşmeye çalıştı ve etrafına dikkatlice bakmaya başladı. Mağaranın köşesinde bir su damlasının damladığını fark etti. Her damla mağaranın zeminindeki küçük bir deliğe düşüyordu. Merakla inceledi. Delikten hafif bir ışık geliyordu!
Sabırla bekledi ve her damlanın yolunu izledi. Sonunda küçük bir tünelin olduğunu fark etti. Hemen kazmaya başladı. Önceden olsa sabırsızca tırmalayıp pes ederdi ama şimdi sabırla ve dikkatle ilerledi.
Ve sonunda büyük bir çukur açıldı ve “Hop!” diye kendini özgürlüğe bıraktı!
Sabırsız Sansar, Sabırlı Sasa Oluyor

Sansar Sasa mağaradan çıktığında bir şey fark etti: Sabırlı olmayı öğrenmişti!
Ormanda dolaşırken her şeyi daha dikkatli izliyordu. Hemen koşup bir yerlere yetişmek yerine önce düşünüyor, dinliyor ve sonra hareket ediyordu.
Birkaç gün sonra, Altın Ağaca tekrar gitmeye karar verdi. Ama bu kez Bilge Baykuş’un tavsiyelerini dinledi, yolu dikkatlice öğrendi, sabırla ilerledi ve sonunda Altın Meyveye ulaştı!
Ancak meyveyi eline aldığında zaten en önemli yeteneği kazandığını yani sabırlı olmayı öğrendiğini farketti. Gülümseyerek meyveyi yemedi. Onun yerine, sabırsız davranan bir başkasına yardımcı olmak için ağacın yanında bıraktı.
O günden sonra Sansar Sasa artık Sabırlı Sasa olarak anıldı! Herkes sabırsızlığın bazen tuzaklara sürüklediğini ama sabrın ise her zaman doğru yere götürürdüğünü öğrendi.
Gökten üç Altın Meyve düşmüş, biri sabırlılara, biri bilgelere, biri de bu masalı dinleyenlere!
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için 4 Yaş Masalları ve 5 Yaş Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.