Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda tüm hayvanların neşe içinde yaşadığı bir yer vardı. Bu ormanda yaşayan Şakıyan isimli bülbül, güzel sesiyle tüm canlıları büyülerdi. Her sabah güneş doğarken dalların üzerine tüner, melodilerle ormanı doldururdu. Ancak Şakıyan şarkılarının ne kadar güzel olduğunu bilir ama bu güzellik için teşekkür etmeyi, minnettar olmayı unuturdu.
Bir gün Şakıyan’ın sesi ormanın derinliklerine kadar ulaştı ve yaşlı bir kaplumbağa onun yanına geldi. Kaplumbağa, Şakıyan’ı dikkatle dinledikten sonra ona şöyle dedi:
“Sevgili Şakıyan, sesin ne kadar güzel! Ama bu ses için hiç teşekkür ettin mi?”
Şakıyan şaşırarak cevap verdi:
“Teşekkür mü? Ben zaten bu sesi kendim çıkarıyorum. Neden teşekkür edeyim ki?”
Kaplumbağa gülümsedi ve “Bunu zamanla anlayacaksın.” dedi. Sonra ağır adımlarla uzaklaştı. Şakıyan bu sözlere anlam veremedi ama Kaplumbağa’nın sözleri aklının bir köşesine yerleşti.
Ormanın Sesi Kayboluyor
Bir sabah Şakıyan her zamanki gibi şarkı söylemek için dalların üzerine çıktı. Ama garip bir şey oldu. Sesi bir türlü çıkmıyordu! Ne kadar çabalasa da sadece ince bir fısıltı duyuluyordu. Şakıyan korkuya kapıldı. “Sesim olmadan ne yaparım? Ormandaki arkadaşlarımı nasıl mutlu ederim?” diye düşündü.
Bu sırada diğer hayvanlar da ormanda garip bir sessizlik fark etti. Çekirgeler zıplamayı bıraktı, sincapların kahkahası kesildi hatta dere bile daha az şırıldamaya başladı. Şakıyan sesini geri almanın bir yolunu bulması gerektiğine karar verdi. Kaplumbağa’nın sözlerini hatırladı ve yardım istemeye karar verdi.
Kaplumbağa’nın yaşadığı gölete doğru yola çıkan Şakıyan yolda birçok hayvanla karşılaştı. İlk olarak bir karınca ile karşılaştı. Karınca elinde taşıdığı devasa bir yiyeceği yuvasına götürüyordu.
“Karınca kardeş neden her zaman çalışıyorsun? Yorulmuyor musun?” diye sordu Şakıyan.
Karınca gülümseyerek cevap verdi:
“Yoruluyorum elbette ama bu nimetler için çok minnettarım. Bu yiyecekleri depolamasaydım kışın aç kalırdım.”
Şakıyan, karıncanın minnettar olmayı nasıl ifade ettiğini düşündü ama bunu nasıl yapacağını hâlâ bilmiyordu.
Biraz ileride büyük bir meşe ağacının gölgesinde dinlenirken bir kelebek gördü. Kelebek rengarenk kanatlarını çırparak dans ediyordu.
“Kelebek kardeş neden bu kadar mutlusun?” diye sordu.
Kelebek kanatlarını çırpmaya devam ederek “Her gün bir armağan! Güneş, çiçekler, dostlarım… Tüm bunlar için çok minnettarım. Bu yüzden ne zaman uçsam dans ederim.” dedi.
Kaplumbağanın Bilgeliği
Sonunda kaplumbağanın göletine ulaştı. Şakıyan, olanları anlatıp yardım istedi. Kaplumbağa derin bir nefes alarak “Şakıyan, yaşam bize verilen birçok hediye ile doludur. Sesin, dostların, yaşadığın bu güzel orman… Minnettar olmadığında bu hediyelerin kıymetini anlayamazsın. Şimdi bunlar için teşekkür etmeli ve minnettar olmalısın.” dedi.
Şakıyan ilk defa durup düşündü. Şarkı söyleyebildiği günleri, dostlarını ve yemyeşil ormanı hatırladı. Gözlerini kapatarak içinden “Teşekkür ederim!” dedi.
O anda kalbinin derinliklerinde bir sıcaklık hissetti ve gözlerini açtığında bir mucize oldu. Kaybettiği sesi geri gelmişti! Şimdi eskisinden bile daha güzel bir şekilde şarkı söylüyordu. Ormanın her köşesi Şakıyan’ın şarkısıyla yankılanmaya başladı. Tüm hayvanlar bir araya geldi ve Şakıyan’ın melodisiyle dans etti.
O günden sonra Şakıyan her sabah şarkı söylemeden önce gözlerini kapatır ve şöyle derdi:
“Bu doğa, bu yaşam, bu hediyeler için teşekkür ederim.”
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için 5 Yaş Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz. Masal izlemek için Masal Videoları sayfamıza göz atabilir veya YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.