Masal Dinle
Aşağıdaki bölümden masalı dinleyebilirsiniz.
Masal Oku
Bir zamanlar Kelebekler Diyarı adında, güneşin altın ışıkları altında parıldayan, her yerde renkli çiçeklerin açtığı, kuşların cıvıltılarıyla dolu bir ülke varmış. Adından da anlaşılacağı gibi burada bin bir çeşit kelebek yaşarmış. Bu kelebeklerin her biri ayrı bir renk, ayrı bir desen taşırmış ve uçuşları, diyarın üzerinde adeta bir renk cümbüşü yaratırmış.
Bu güzel diyarın bir de cesur ve neşeli bir prensesi varmış: Prenses Lina. Lina, kelebeklere ve çiçeklere olan sevgisiyle tanınırmış. Her sabah uyandığında ilk işi bahçesine inip kelebeklerle oynamak ve çiçeklere su vermek olurmuş. Lina’nın en yakın arkadaşı ise küçük ve akıllı bir kelebek olan Minik Kanat imiş. Diğer kelebeklerden farklı olarak konuşma yeteneğine sahip olan Minik Kanat her zaman Lina’ya yol gösterirmiş.
Bir gün sabahın erken saatlerinde, Prenses Lina yine bahçesinde kelebeklerle oynarken, Minik Kanat telaşla yanına gelmiş. “Lina! Lina! Büyük bir tehlike var!” demiş Minik Kanat, endişeyle.
Lina arkadaşının bu kadar endişelendiğini görünce şaşırmış ve ona ne olduğunu sormuş. Minik Kanat derin bir nefes alıp anlatmaya başlamış: “Kelebekler yavaş yavaş kayboluyor. Her gün daha az kelebek görüyorum. Bu sabah bir kelebek grubunu takip ettim ve onların Kayıp Orman’a doğru uçtuklarını gördüm. Ama oraya giren hiçbir kelebek geri dönmüyor!“
Prenses Lina kelebeklerin kaybolduğunu duyunca çok üzülmüş. Kelebekler, Kelebekler Diyarı’nın kalbiymiş ve onların kaybolması diyarın neşesini de alıp götürecekmiş. Hemen bir karar vermiş ve “Minik Kanat, kelebeklerimizi kurtarmalıyız. Hemen Kayıp Orman’a gidiyoruz!” demiş.
Minik Kanat bu cesur karardan etkilenmiş ama bir yandan da korkmuş. “Ama Lina,” demiş, “Kayıp Orman çok tehlikeli bir yer. Oraya giren bir daha çıkamaz derler.“
Prenses Lina kararlı bir şekilde arkadaşına bakmış ve “Eğer kelebeklerimizi kurtarmazsak diyarımız karanlığa gömülecek. Bu riski göze almalıyız!” demiş.
Minik Kanat, Lina’nın kararlılığını görünce onu yalnız bırakmamaya karar vermiş. İkisi birlikte Kayıp Orman’a doğru yola çıkmışlar. Yolculukları uzun ve zorluymuş. Yol boyunca birçok tehlikeyle karşılaşmışlar ama Lina’nın cesareti ve Minik Kanat’ın bilgeliği sayesinde her engeli aşmışlar.
Kayıp Orman’a ulaştıklarında ormanın karanlık ve gizemli atmosferi onları karşılamış. Ağaçlar gökyüzünü tamamen kapatıyormuş ve ormanın içinde ilerlemek çok zormuş. Minik Kanat, Lina’nın omzuna konarak ona rehberlik etmiş. “Burada dikkatli olmalıyız,” demiş Minik Kanat, “çünkü bu orman sıradan bir orman değil. Her köşesinde bir gizem saklı.“
Ormanın derinliklerine ilerledikçe yolculuk daha da karmaşık hale gelmiş. Ağaçlar adeta hareket ediyormuş gibi görünüyormuş ve yollar sanki bir labirent gibi sürekli değişiyormuş. Lina ormanın içinde kaybolduklarını hissetmeye başlamış ama Minik Kanat ona cesaret vermiş. “Korkma Lina, birlikte bu ormandan çıkabiliriz,” demiş.
Bir süre sonra karşılarına büyük bir mağara çıkmış. Mağaranın girişinde üzerinde eski bir yazı olan bir taş varmış. Minik Kanat bu yazıyı okuyabilmek için taşın yanına uçmuş ve incelemeye başlamış. “Burada, ‘Gerçek aynanın ardında saklıdır’ yazıyor.” demiş Minik Kanat.
Lina bu sözleri duyunca düşünmeye başlamış. “Gerçek ayna mı? Ne anlama geliyor olabilir ki?” diye sormuş kendi kendine.
Minik Kanat bir süre düşündükten sonra, “Belki de bu mağaranın içinde bir ayna var ve bu ayna kelebeklerin kaybolmasıyla ilgili bir ipucu verebilir.” demiş.
Lina, Minik Kanat’ın bu fikrini mantıklı bulmuş ve mağaraya girmeye karar vermişler. Mağaranın içi dışarıdan daha da karanlıkmış ama Lina cesur adımlarla ilerlemeye devam etmiş. Mağaranın derinliklerine ulaştıklarında karşılarına büyük ve parlak bir ayna çıkmış. Bu ayna adeta sihirli bir parıltıya sahipmiş ve etrafındaki karanlığı aydınlatıyormuş.
Lina aynaya yaklaştığında kendi yansımasını göreceğini düşünmüş ama aynada kendini görememiş. Bunun yerine Kayıp Orman’ın derinliklerinde uçuşan kelebekleri görmüş. Bu kelebekler sanki bir yere hapsedilmiş gibi çaresizce çırpınıyormuş. Lina bu durumu görünce dehşete kapılmış. “Minik Kanat, kelebekler burada! Ama neden bu aynanın içinde hapsedilmişler?” diye sormuş.
Minik Kanat aynanın etrafında uçup incelemiş ve şunu fark etmiş: “Bu ayna büyülü bir ayna olmalı. Kelebekleri içine çekmiş ve onları hapsolmuş halde tutuyor.“
Lina bu durumu çözmek için ne yapabileceğini düşünmeye başlamış. Aynayı kırmak istemiş ama kırmanın tehlikeli olabileceğini düşünmüş. Çünkü kelebekler de zarar görebilirmiş. Minik Kanat ise “Belki de aynanın içindeki dünyaya bir yolculuk yapmamız gerekiyor,” demiş.
Lina bu düşünceye pek sıcak bakmamış ama kelebekleri kurtarmak için başka bir yol görememiş. Aynanın karşısına geçmiş ve derin bir nefes almış. “Tamam, aynaya dokunalım ve içeri girelim. Kelebekleri kurtarabileceğimiz bir yol bulacağız.” demiş.
Lina aynaya elini uzattığında, ayna bir anda parlamış ve onu içine çekmiş. Minik Kanat da hemen arkasından aynanın içine girmiş. Gözlerini açtığında kendilerini Kayıp Orman’ın başka bir dünyasında bulmuşlar. Bu dünya aynanın içindeki dünya imiş ve her şey ters dönmüş gibi görünüyormuş.
Ağaçlar tersmiş ve gökyüzü ise altlarında kalmış! Lina bu tuhaf dünyada ilerlerken bir yandan kelebekleri aramaya devam etmiş. Minik Kanat ona rehberlik ederken bu dünyanın sırlarını çözmeye çalışmış. “Burada her şey farklı, Lina. Ama kelebeklerimizin burada bir yerde olduğunu hissediyorum,” demiş.
Bir süre sonra karşılarına büyük bir kale çıkmış. Bu kale aynanın içindeki dünyanın merkezindeymiş ve kelebeklerin kaybolmasının arkasındaki gizemi barındırıyormuş. Lina ve Minik Kanat kaleye doğru ilerlerken karşılarına devasa bir kapı çıkmış. Bu kapının üzerinde yine eski bir yazı varmış: “Geri dönüşün anahtarı, kalbindeki cesarette saklıdır.“
Lina bu yazıyı okuduğunda kalbindeki cesareti hatırlamış. Korkularını yenmek ve kelebekleri kurtarmak için kararlı bir şekilde kapıyı açmış. İçeri girdiklerinde kalenin içinde büyük bir salon bulmuşlar. Bu salonun tam ortasında kelebeklerin hapsolduğu bir kafes varmış. Kafesin etrafında ise siyah pelerinli birisi durmuş ve onları izliyormuş.
Bu, Karanlık Büyücü Sombra imiş. Sombra, kelebeklerin güzelliğini kıskanmış ve onların ışığını kendi dünyasına çekmek istemiş. Böylece kendi karanlık dünyasında ışık ve renk yaratmayı planlamış. Ama bu plan Kelebekler Diyarı’nı karanlığa sürükleyecekmiş.
Lina, büyücü Sombra’nın karşısına dikilmiş ve ona meydan okumuş. “Kelebekleri serbest bırak! Onlar senin değil! Onlar bizim ülkemize ait ve benim kalbimin bir parçası.” demiş. Sombra ise Lina’ya alaycı bir şekilde gülmüş. “Sen mi beni durduracaksın? Benim gücümle başa çıkamazsın küçük prenses!” demiş.
Lina cesurca cevap vermiş ve “Benim gücüm, sevgi, dostluk ve cesaretle dolu. Senin karanlığın bunu asla ele geçiremez.” demiş.
Lina kalbindeki tüm cesareti toplayarak Minik Kanat’la birlikte Sombra’ya karşı savaşmaya başlamış. Sombra kara büyülerini kullanarak Lina’yı ve Minik Kanat’ı durdurmaya çalışmış ama Lina sevgi ve dostluğun gücüyle ona karşı koymuş.
Sonunda Lina kalbindeki tüm sevgiyi ve cesareti birleştirerek büyük bir ışık patlaması yaratmış. Bu ışık Sombra’nın karanlık büyüsünü yok etmiş ve kelebekleri serbest bırakmış. Sombra bu ışık karşısında güçsüz kalmış ve karanlığa karışarak yok olmuş.
Kelebekler Sombra’nın karanlık büyüsünden kurtulmuş ve tekrar özgürce uçmaya başlamışlar. Kafesin kapıları birer birer açılmış ve kelebekler salonun içinde renkli bir rüzgar gibi dolaşmışlar. Prenses Lina, Minik Kanat’la birlikte kelebeklerin bu mutluluğuna katılmış. Onların neşesi Lina’nın kalbini daha da ısıtmış.
Ancak Lina, hala aynanın içindeki ters dünyada olduklarını fark etmiş ve bu dünyadan nasıl geri döneceklerini düşünmeye başlamış. Minik Kanat da Lina’nın bu endişesini paylaşmış. “Lina, kelebeklerimizi kurtardık ama evimize nasıl geri döneceğiz?” diye sormuş.
Lina kalenin içindeki dev aynaya doğru bakmış ve bir şey fark etmiş. Aynanın üzerinde hafif bir ışık yanıp sönüyormuş ve sanki bir yol gösterici gibi parlıyormuş. Lina cesurca aynaya doğru yürümüş ve ona yaklaştığında aynanın üzerinde yazılar belirmiş: “Gerçek dünyaya dönüş için kalbinizdeki cesareti hatırlayın ve sevgiyle aynaya dokunun.”
Lina, Minik Kanat’a bakmış ve ona gülümsemiş. “Biz bu aynanın içine sevgiyle ve cesaretle girdik. Aynı şekilde geri dönebiliriz.” demiş. Minik Kanat da Lina’ya güvenmiş ve birlikte aynanın karşısına geçmişler. Lina kalbindeki tüm sevgiyi ve cesareti birleştirerek aynaya dokunmuş. Aynaya dokunduğu anda büyük bir ışık patlaması yaşanmış ve etrafındaki dünya dönmeye başlamış.
Gözlerini tekrar açtığında Prenses Lina ve Minik Kanat, Kayıp Orman’ın girişinde kendilerini bulmuşlar. Ancak bu sefer orman karanlık ve korkutucu değilmiş. Güneş ışıkları ağaçların arasından süzülmüş, kuşlar neşeyle cıvıldamış ve çiçekler mis gibi kokmuş. Lina kelebeklerin de onları takip ettiğini görmüş. Hepsi özgürce uçuyormuş ve orman bir renk cümbüşü haline gelmiş.
Prenses Lina Kayıp Orman’ın karanlık büyüsünün yok olduğunu anlamış ve derin bir nefes almış. “Başardık Minik Kanat. Kelebeklerimiz artık güvende!” demiş.
Minik Kanat sevinçle Lina’nın omzuna konmuş, ona teşekkür etmiş ve “Senin cesaretin ve sevgin olmasaydı kelebeklerimizi kurtaramazdık.” demiş.
Lina, Minik Kanat’a gülümsemiş. “Bu sadece benim değil, senin de başarın. Biz birlikte güçlü olduk ve kelebeklerimizi kurtardık!” diye cevap vermiş.
Bu maceranın ardından Prenses Lina ve Minik Kanat kelebeklerle birlikte Kelebekler Diyarı’na geri dönmüşler. Diyar kelebeklerin dönüşüyle birlikte eski neşesine kavuşmuş. Halk Prenses Lina’nın cesaretini ve dostluğunu kutlamış ve kelebekler için büyük bir festival düzenlemiş.
Ancak Lina bu maceradan önemli bir ders çıkarmış: Gerçek güç, sevgi ve cesaretin bir araya gelmesindeymiş. Prenses Lina her zaman kalbinde bu gücü taşıyacağına ve sevdiklerini korumak için cesur olmaya devam edeceğine söz vermiş.
Ve böylece Kelebekler Diyarı bir daha asla karanlığa gömülmemiş. Prenses Lina ve Minik Kanat, kelebeklerle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler. Kelebekler Diyarı’nın güzelliği ve neşesi uzak diyarlara kadar yayılmış ve herkes bu diyara imrenerek bakmış.
Öneri: Benzer masal okumak için Uzun Masallar sayfamızı inceleyebilir veya masal dinlemek için Sesli Masal Dinle sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.