Bir zamanlar yemyeşil vadilerin uzandığı ormanların derinlerinde büyük bir çiftlikte yaşayan Doru adında bir at varmış. Doru güçlü bacakları, parlak kahverengi kürkü ve upuzun yelesiyle çiftlikteki en hızlı atmış. Fakat onu özel kılan sadece hızı değil aynı zamanda çok nazik ve merhametli olmasıymış Her gün çiftlikteki diğer hayvanlara yardım eder, onlarla oyunlar oynar ve her zaman arkadaşlarına karşı çok nazik davranırmış.
Bir gün yemyeşil bir vadide gezinirken çalılıkların arasında ince bir hıçkırık sesi duymuş. Merakla sese doğru yönelmiş ve küçük bir tavşan yavrusunun ağladığını görmüş. Yavru tavşan o kadar küçücükmüş ki tüyleri bembeyaz ve yumuşacıkmış. Ama yüzü korku doluymuş. Tavşana yaklaşarak yumuşak bir sesle sormuş:
“Merhaba küçük arkadaşım, neden ağlıyorsun? Sana yardım edebilir miyim?”
Tavşan gözyaşlarını silerken titrek bir sesle yanıt vermiş:
“Benim adım Yuma. Ormanda ailemle oynuyorduk ama birden yolumu kaybettim. Şimdi çok korkuyorum ve onları bulamıyorum.”
Doru, yavru tavşanın endişesini anlamış ve ona nazikçe gülümsemiş:
“Endişelenme Yuma, seni ailenin yanına geri götürmek için elimden geleni yaparım. Senin yanında olacağım, merak etme.”
Doru, Yuma’yı sırtına almış ve ormanın derinliklerine doğru yolculuğa başlamış. Orman çok büyük ve yolları karışıkmış. Yuma başta korkmuş olsa da Doru’nun güven verici sesi ve sabırlı adımları onu rahatlatmış. Bir süre sonra korkusunu unutmuş ve Doru’nun sırtında etrafındaki güzellikleri izlemeye başlamış.
Yolda giderlerken yaşlı bir kirpiyle karşılaşmışlar. Kirpi çalıların arasında sıkışıp kalmış, hareket edemiyormuş. Doru hemen durup kirpiye yardım etmiş, dikenlerine dikkat ederek onu sıkıştığı yerden kurtarmış. Kirpi minnetle Doru’ya teşekkür etmiş:
“Sen gerçekten çok merhametli bir atsın. Yardımın olmasaydı burada mahsur kalırdım.”
Doru kirpiye yardım ettikten sonra Yuma’ya dönüp demiş ki:
“Merhamet başkalarına yardım etmekten gelir Yuma. Her zaman yardım etmeye gönüllü olmalıyız çünkü bir gün biz de yardıma ihtiyaç duyabiliriz.“
Yuma, Doru’nun sözlerini dikkatle dinlemiş ve onun ne kadar nazik olduğunu bir kez daha anlamış. Kendi kendine düşünmüş: “Bir gün ben de Doru gibi merhametli ve yardımsever olacağım.”
Yolculuk devam ederken ormanın derinlerinde bir gölün kenarına varmışlar. Gökyüzünde güneş parlarken biraz dinlenmek için durmuşlar. Gölün kenarında bir grup kuş su içiyor ve cıvıldayarak eğleniyormuş. Ancak bir kuşun kanadı incinmiş ve uçamıyormuş. Diğer kuşlar ona yardım etmek istese de ne yapacaklarını bilemiyormuş. Doru hemen kuşun yanına gitmiş, incinmiş kanadını nazikçe kontrol etmiş ve ona biraz su içirmiş.
Yuma, Doru’nun bu sefer de kuşa nasıl yardım ettiğini gördüğünde merhametli olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark etmiş. Doru, Yuma’ya dönüp şöyle demiş:
“Merhamet sadece büyük şeylerde değil, küçük yardımlarda da saklıdır. Her canlıya nazik olmalıyız çünkü her canlının kalbi, bizim gibi hisler taşır.“
Akşamüstü olmuş ve güneş yavaş yavaş batmaya başlamış. Yuma’nın ailesi hala görünürde yokmuş ama Doru Yuma’ya güven vermeye devam etmiş. Tam o sırada ormanın derinliklerinden bir ses duymuşlar: “Yuma! Yuma neredesin?”
Bu Yuma’nın annesinin sesiymiş! Doru hızla sesin geldiği yöne doğru koşmuş ve kısa süre sonra Yuma’nın annesi ve babası ormanın açıklığında belirmiş. Yuma sevinçle Doru’nun sırtından atlayarak ailesine koşmuş. Anne ve baba tavşan, Yuma’yı görünce büyük bir rahatlama yaşamışlar ve Doru’ya dönerek minnetle başlarını eğmişler:
“Sana ne kadar teşekkür etsek azdır Doru. Oğlumuzu bulmamıza yardım ettin ve onun yanında oldun. Sen çok merhametli bir atsın.”
Doru mütevazı bir şekilde gülümseyip şöyle demiş:
“Yuma çok cesur bir tavşan. Yardım etmek benim için bir onurdu.”
O günden sonra Yuma her zaman Doru’nun öğrettiklerini hatırlamış ve merhametli olmanın, başkalarına yardım etmenin ve nazik olmanın önemini hiçbir zaman unutmamış. Büyüdüğünde ise ormandaki diğer hayvanlara yardım eden merhametli bir tavşan olmuş.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Eğitici Masallar sayfamızı inceleyebilirsiniz.