Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların kenarında, küçük ve sımsıcak bir köyde yaşayan sevimli mi sevimli bir kedi varmış. Bu kedinin adı Minnoş‘muş. Minnoş, diğer kedilerden farklı olarak son derece meraklıymış. Çevresindeki her şeyi öğrenmek, her yeni şeyi keşfetmek istermiş. O yüzden köydeki herkes ona Meraklı Minnoş dermiş.
Minnoş özellikle büyük bir kütüphanesi olan bilge baykuş Baykuş Baba‘ya hayranmış. Baykuş Baba dünyadaki birçok konu hakkında bilgi sahibiymiş. Her gece köyün diğer hayvanları toplandığında Baykuş Baba onlara masallar anlatır, bulutlardan, yıldızlardan, ağaçların nasıl büyüdüğünden bahsedermiş.
Bir gün Minnoş cesaretini toplayarak Baykuş Baba’nın yanına gitmiş. Kuyruğunu kıvıra kıvıra, patilerini dikkatle basarak Baykuş Baba’nın yaşadığı büyük meşe ağacına tırmanmış. “Merhaba Baykuş Baba!” demiş Minnoş heyecanla. “Senin bildiğin şeylerin yarısını bile bilmiyorum, ama ben de öğrenmek istiyorum. Bana da öğretir misin?”
Baykuş Baba gülümseyerek Minnoş’a bakmış. “Tabii ki, Minnoş,” demiş. “Ama öğrenmek sadece dinlemekten ibaret değildir. Merak etmek, sabırlı olmak ve başkalarının söylediklerini anlamaya çalışmak da önemlidir. Sana bir sır vereyim mi? Öğrenmenin asıl hazine olduğunu fark ettiğinde her şey senin için çok daha anlamlı olacak.”
Minnoş başını eğmiş ve düşünmüş. “Öğrenme hazinesi mi? O da ne demek Baykuş Baba?” diye sormuş. Baykuş Baba “Bu hazineyi bulmak için biraz zamana ihtiyacın olacak” diyerek kıkırdamış.
Ertesi sabah Minnoş, öğrenmeye başlamak için sabırsızlanıyormuş. Ormanda dolaşırken çalı tavşanı ile karşılaşmış. Tavşan ormanın bir köşesinde oturmuş ve yere bir şeyler çizer gibi görünüyormuş. Meraklı Minnoş hemen yanına gitmiş.
“Ne yapıyorsun çalı tavşanı?” diye sormuş.
Çalı tavşanı gülümsemiş ve yere çamurla çizdiği şekilleri göstermiş. “Yeni öğrendiğim şeyleri deniyorum. Çizim yaparak yönleri öğreniyorum.” demiş. “Mesela güneş doğudan doğar, batıdan batar. Bu şekilde yönlerimi bulmam kolaylaşıyor!”
Minnoş heyecanla dinlemiş. Gözleri parlamış çünkü yeni bir şey öğrenmiş. “Yani bu dünyada her şeyin bir yönü var ve biz bunları öğrenerek yolumuzu bulabiliyoruz!” diye mutlu olmuş.
Bir sonraki gün gökyüzünde süzülen bir kelebeğin peşine düşmüş. Kelebek öyle zarif hareketlerle uçuyormuş ki Minnoş ona hayran kalmış. “Nasıl uçabiliyorsun böyle?” diye sormuş kelebeğe. Kelebek gülümsemiş, kanatlarını çırpmış ve “Özgürce uçabilmek için önce dengede durmayı, rüzgarı hissetmeyi öğrenmelisin. Bu da uzun bir süreç ama çok keyifli!” demiş.
Minnoş bu sözleri duyunca çok heyecanlanmış. “Demek ki öğrenmek bir süreç ve her öğrendiğim yeni şey beni daha yetenekli yapıyor!” diye düşünmüş. Bu da Minnoş’u daha fazla şey öğrenmeye teşvik etmiş.
Her gün bir şeyler öğrenen Minnoş her akşam Baykuş Baba’nın yanına gidip öğrendiklerini anlatırmış. Baykuş Baba da ona yeni ipuçları verirmiş. Günler geçtikçe Minnoş, öğrendikçe daha mutlu ve kendine daha güvenli bir kedi haline gelmiş.
Bir gün Baykuş Baba Minnoş’a bakarak şöyle demiş: “Minnoş uzun zamandır öğreniyorsun ve her öğrendiğin şey seni biraz daha zenginleştiriyor, değil mi?”
Minnoş başını sallamış. “Evet Baykuş Baba! Artık sadece bilgi değil sabır, cesaret ve merakın da ne kadar değerli olduğunu anladım.”
Baykuş Baba göz kırpmış ve Minnoş’a demiş ki: “İşte sevgili Minnoş, bu da öğrenmenin hazinesi. Öğrendikçe ve merak ettikçe daha bilge, daha cesur ve daha mutlu olursun. Öğrenmek hiç bitmeyen, içinde hazine taşıyan bir yolculuktur.”
O günden sonra Minnoş her gün bir şeyler öğrenmek için yeni bir maceraya atılmış. Başına gelen her olaydan bir ders çıkarmış, çevresindeki her şeyin kıymetini anlamış. Ve her zaman öğrenmeye açık olmuş. Minnoş’un hikayesi ormandaki tüm hayvanlara anlatılmış ve herkes onun gibi öğrenmeye açık olmanın önemini anlamış.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz. Yeni eklenen masal videolarından haberdar olmak için YouTube Kanalımızı takip edebilirsiniz.