Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, yemyeşil kırların arasında, cıvıl cıvıl kuş seslerinin yankılandığı, güneşin sarı ışıklarıyla aydınlanan bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte rengarenk tüyleriyle dikkat çeken sevimli bir horoz yaşarmış. Adı Kıvırcıkmış. Tüyleri kabarık ve kıvırcık olduğu için ona bu ismi almış. Cesur ama biraz da sabırsız bir horozmuş.
Her gün sabah erkenden uyanır, güneşi selamlar ve arkadaşlarıyla çiftlikte oyunlar oynarmış. Ancak Kıvırcı bir şey istediği gibi gitmediğinde hemen üzülür ve pes etmek istermiş. Bu yüzden arkadaşları ona “Kıvırcık, hayal kırıklıklarıyla baş etmeyi öğrenmelisin!” derlermiş.
Bir gün Kıvırcık, çiftliğin yaşlı ve bilge köpeği Karabaş‘ın yanına gitmiş. Karabaş ona gülümseyerek, “Kıvırcık, hayal kırıklıklarını nasıl yenebileceğini öğrenmek ister misin?” diye sormuş.
Kıvırcık heyecanla, “Tabii ki isterim Karabaş Amca! Ama nasıl?” diye sormuş.
Karabaş yavaşça “Çiftliğin hemen arkasındaki Hayal Kırıklığı Ormanı‘na gitmelisin.” demiş. “Orada hayal kırıklıklarıyla baş etmenin yollarını öğreneceksin.”
Kıvırcık biraz korkmuş çünkü Hayal Kırıklığı Ormanı’na daha önce hiç gitmemiş. Ancak hayal kırıklıklarını yenme düşüncesi onu heyecanlandırmış. Bu yüzden derin bir nefes almış ve yola koyulmuş.
Hayal Kırıklığı Ormanı’ndaki İlk Deneme
Kıvırcık ormana vardığında, ağaçların arasından geçerken karşısına bir kaplumbağa çıkmış. Kaplumbağa sırtında kocaman bir kabuk taşıyormuş ve yavaş yavaş ilerliyormuş.
Kaplumbağa, “Nereye gidiyorsun küçük horoz?” diye sormuş.
Kıvırcık, “Hayal kırıklıklarını yenmeyi öğrenmeye geldim.” demiş.
Kaplumbağa gülümseyerek, “Pekâlâ, o zaman ilk dersin bu. Şu taşı görüyorsun değil mi? Onu kaldırmaya çalış.” demiş ve toprağın üzerine bir taş bırakmış.
Kıvırcık, “Bu mu? Çok kolay!” diyerek hızla taşı kaldırmaya çalışmış. Ama taş düşündüğünden çok daha ağırmış ve ne kadar uğraşsa da taşı yerinden oynatamamış. Yorulunca taşın yanına oturmuş ve hüzünle “Ben yapamıyorum. Bu çok zor!” demiş.
Kaplumbağa “Sabırlı ol küçük horoz. Her şey bir anda olmaz. Bazen tekrar tekrar denemek gerekir.“ diyerek ona öğüt vermiş.
Kıvırcık, kaplumbağanın sözlerini hatırlayarak bir kez daha denemiş. Her seferinde taş biraz daha kıpırdamış ve sonunda taşı birazcık da olsa oynatmayı başarmış. Gülümsediğini fark etmiş ve “Sanırım sabırlı olmak iyi bir şey!” diye düşünmüş.
İkinci Deneme: Kıvırcık ve Hırçın Rüzgâr
Kıvırcık biraz daha ilerleyip ormanın derinliklerine girdiğinde birdenbire güçlü bir rüzgâr esmeye başlamış. Rüzgâr dalları savuruyor, kuru yaprakları uçuruyormuş. Kıvırcık korkmuş ve hızlıca bir ağacın arkasına saklanmış.
O sırada rüzgâr ona seslenmiş: “Merhaba, küçük horoz! Korkmana gerek yok. Ben Hırçın Rüzgâr. Neden buradasın?”
Kıvırcık titrek bir sesle, “Hayal kırıklıklarımla baş etmeyi öğrenmeye geldim. Ama bu rüzgâr çok güçlü! Ben çok zayıfım seninle nasıl başa çıkabilirim ki?” demiş.
Rüzgâr gülerek “Bazen bir şeylerle başa çıkmak için güç kullanman gerekmez sadece doğru zamanı beklemen gerekir. Sabırlı ol.” demiş.
Kıvırcık, Hırçın Rüzgâr’ın tavsiyesini dinleyerek biraz beklemiş ve rüzgârın hızının azaldığını görmüş. Rüzgâr sakinleşince tekrar yola koyulmuş ve kendini çok daha güçlü hissetmiş.
Üçüncü Deneme: Yüksek Ağaçtaki Elma
Kıvırcık yoluna devam ederken dallarında kocaman kırmızı elmalar olan bir ağaç görmüş. Karnı acıktığı için elmayı almak istemiş ama dallar o kadar yüksekmiş ki elmaya ulaşması imkânsız görünüyormuş.
Elmaya ulaşmak için sıçramış, kanatlarını çırpmış ama elmayı düşürememiş. Bu sırada bir tavşan yanına gelip “Kıvırcık sakın pes etme! Belki de yardıma ihtiyacın vardır.” demiş.
Kıvırcık, “Ama bu elmayı tek başıma almak istiyordum. Başaramayınca üzülüyorum.” demiş.
Tavşan “Bazen başarısız olmak başkalarından yardım istemenin güzel bir yoludur. Her şeyi tek başına yapmak zorunda değilsin.” demiş ve kuyruğunu sallayarak elmanın altına geçmiş. Tavşan ağacın gövdesine zıplayarak biraz sarsmış elma dalından düşmüş ve Kıvırcık’ın önüne yuvarlanmış.
Kıvırcık, “Teşekkür ederim tavşan dostum!” diyerek elmayı yemiş ve mutlulukla gülümsemiş. Artık başarısız olduğunda bile yeniden denemek ve gerektiğinde yardım istemekten çekinmemesi gerektiğini anlamış.
Eve Dönüş ve Yeni Kıvırcık
Ormandan çıkıp çiftliğe döndüğünde Kıvırcık hemen Karabaş’ın yanına gitmiş. Heyecanla “Artık hayal kırıklıklarından korkmuyorum Karabaş Amca!” demiş. “Bazen sabırlı olmam gerektiğini, bazen beklemem gerektiğini ve bazen de yardım istemekten çekinmemem gerektiğini öğrendim.“ diye eklemiş.
Karabaş gülümseyerek “Aferin Kıvırcık! Artık hayal kırıklıklarıyla nasıl baş edeceğini biliyorsun. Unutma her zaman her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir ama pes etmezsek her engeli aşabiliriz.“
O günden sonra Kıvırcık bir şey istediği gibi gitmediğinde üzülmek yerine yeniden denemeye karar vermiş. Çiftlikteki arkadaşlarına da öğrendiklerini anlatmış. Artık hayal kırıklıklarıyla daha güçlü ve cesur bir şekilde başa çıkabilen mutlu bir horoz olmuş.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Uzun Masallar sayfamızı inceleyebilirsiniz. Ayrıca sesli ve animasyonlu masal izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.