Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde Kiko adında küçük ve sevimli bir eşek yaşarmış. Tüyleri gri, gözleri ise kocaman ve parlakmış. Ancak Kiko kendini sürekli diğer hayvanlarla kıyaslarmış. O da onlar gibi hızlı, güçlü veya çevik olmak istermiş. Özellikle de arkadaşı Zıpzıp Tavşan‘a ve diğer hayvanlara hayranlıkla bakar, kendini onlarla kıyaslayıp dururmuş.
Bir gün çiftliğin yakınında büyük bir yarışma yapılacağı duyulmuş. Bu yarışma çiftlikteki tüm hayvanların yeteneklerini sergileyebileceği bir fırsatmış. Zıpzıp Tavşan en yükseğe sıçrayabileceğini, At Pırıltı ise en hızlı koşacağını söylüyormuş. Kiko da bu yarışmaya katılmak istemiş ama içten içe biraz endişelenmiş. “Ben hızlı değilim, zıplayamam da!” diye üzgünce iç geçirmiş. Kendini Zıpzıp Tavşan ve Pırıltı ile kıyasladıkça daha güçsüz hissediyormuş.
Yarışma günü geldiğinde Kiko sessizce köşesine çekilip diğer hayvanları izlemeye başlamış. İlk yarışma zıplama yarışmasıymış. Zıpzıp Tavşan bir çırpıda en yüksek çite kadar sıçramış ve tüm hayvanlar ona hayran kalmış. Kiko içinden “Ben asla Zıpzıp gibi yükseğe sıçrayamam!” diye düşünmüş.
Sonra sıra koşu yarışına gelmiş. At Pırıltı yıldırım gibi hızlı koşarak herkesi geride bırakmış. Kiko bir kez daha içinden “Keşke ben de onun gibi hızlı koşabilseydim!” diye geçirmiş. Yarışmalar böyle devam ederken Kiko kendini üzgün ve yetersiz hissetmiş.
Tam o sırada Bilge Kaplumbağa Koko, Kiko’nun yanına gelip ona sıcacık bir gülümseme ile bakmış. “Merhaba Kiko. Neden bu kadar üzgünsün?” diye sormuş.
Kiko içini çekerek “Kendimi diğer hayvanlarla kıyaslayınca üzülüyorum. Zıpzıp gibi sıçrayamıyorum, Pırıltı kadar hızlı değilim. Hiçbir şeyde en iyi değilim!” demiş.
Bilge Kaplumbağa Koko yumuşak bir sesle, “Ama Kiko her canlının farklı yetenekleri vardır. Herkesin sadece kendine özel bir yolu ve becerisi vardır.” demiş. “Mesela ben çok yavaşım ama sabırlıyım. Bu yüzden uzun yolculukları bile tamamlayabilirim. Senin de kendine has yeteneklerin var.”
Kiko şaşkınlıkla “Ama ben neyi iyi yapabilirim ki?” diye sormuş.
Bilge Kaplumbağa gülümseyerek, “Kiko senin çok güçlü bir sırtın var. Hem de dayanıklısın. Çiftlikteki yükleri taşırken herkes sana hayran kalıyor. Senin gibi birinin sırtında yük taşımak bizim için büyük bir yardım.” demiş. “Önemli olan başkalarının yaptıklarını değil, senin içindeki gücü fark etmen.” diye eklemiş.
Bu sözler Kiko’yu biraz cesaretlendirmiş ama yine de tam olarak ikna olamamış. “Ama bu yarışmalarda başarılı olmak gibi değil ki!” demiş üzgünce.
Tam o anda yarışmada bir sorun çıkmış. Yarışma alanında büyük bir kutu devrilmiş ve içindeki sebzeler dört bir yana dağılmış. Yarışmacı hayvanlar telaş içinde kaçışmış ama hiçbir hayvan bu büyük yükleri taşıyamıyormuş. Kiko kutuya bakmış ve kendine güveni gelmiş. “Bu benim yapabileceğim bir şey!” demiş.
Devrilen kutunun yanına gitmiş ve sırtına yüklemeye başlamış. Diğer hayvanlar hayranlıkla onu izlerken Kiko yorulmadan çalışmaya devam etmiş. Birkaç turda tüm sebzeleri tekrar toparlamış ve kutuya geri koymuş. Herkes ona teşekkür ederken Kiko’nun içi mutlulukla dolmuş. İşte o an Kiko, Bilge Kaplumbağa’nın ne demek istediğini anlamış. Onun da kendine has yetenekleri ve başkalarına katkı sağlayacak bir gücü varmış.
Yarışma sonunda çiftlik sahibi gelip Kiko’ya bir madalya vermiş. “Bugünkü en özel ödül, yardımları ve dayanıklılığı için Kiko’ya gidiyor,” demiş çiftlik sahibi. Kiko başkalarının onu takdir ettiğini görmekten çok mutlu olmuş ama daha da önemlisi kendini olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmiş.
Artık Kiko, diğer hayvanlara hayranlık duysa da kendini onlarla kıyaslamıyormuş. Çünkü herkesin farklı yetenekleri ve gücü olduğunu önemli olanın kendi yeteneklerini en iyi şekilde kullanmak olduğunu anlamış. Kendi yolculuğunda sadece kendisi gibi olmaktan gurur duyuyormuş.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için 7 Yaş Masalları ve Uyku Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.