Bir zamanlar ormanın derinliklerinde Kuki adında sevimli ve minik bir köstebek yaşardı. Kürkü yumuşacık ve burnu minik bir düğme gibiydi. Gözleri de her zaman neşe ile parlardı. En önemli özelliği her türlü sorunu çözmekte usta olmasıydı!
Bir sabah güneş ormanı aydınlatmıyor gibi görünüyordu. Gökyüzü griydi, çiçekler kafalarını eğmişti, kuşlar bile neşesiz ötüyordu. “Güneş Taşı kaybolmuş!” diye bağırdı ormanın bilge kaplumbağası Tati. “Güneş Taşı olmazsa ormanımız karanlığa gömülür!”
Kuki hemen işe koyulmaya karar verdi. “Ben bu sorunu çözerim!” dedi ve minik sırt çantasını hazırlayıp yola çıktı.
İlk Durak: Göl Kıyısındaki Kurbağa
Kuki gölün kıyısına vardığında sıçrayan yeşil bir kurbağa gördü. Kurbağa üzgün bir şekilde zıplıyordu. “Ne oldu Kurbi?” diye sordu Kuki.
“Parlayan bir şey gördüm ama suya düştü ve kayboldu! Göl çok derin bu yüzden onu çıkaramıyorum.” dedi Kurbi.
Kuki, Kurbi’nin verdiği ipucu üzerine gölün kenarına oturup düşündü. Çantasından bir büyüteç çıkardı ve gölü dikkatlice incelemeye başladı. Derken suyun dibinde parlayan bir şey gördü! Ama bu Güneş Taşı değil, bir balığın kuyruğundaki yansıma idi. Kurbi’ye teşekkür etti ve yoluna devam etti.
İkinci Durak: Kuşların Yuvası
Ormanın içlerine doğru yürürken bir ağacın tepesinden ağlayan bir ses duydu. Yukarı baktığında minik bir serçenin yuvasında sıkıştığını fark etti.
“Merhaba küçük serçe neden ağlıyorsun?” diye sordu Kuki.
“Yuvamdan düşerken parlayan bir taş gördüm” dedi serçe. “Ama o kadar hızlı düştüm ki nereye gittiğini göremedim!”
Kuki hemen bir plan yaptı. Ağaca tırmanarak serçeyi yuvasına yerleştirdi ve oradan ormana geniş bir bakış attı. Serçenin söylediği parlayan taş güneşin ışığında parlayan bir kristalden başka bir şey değildi. Yine de bu Kuki’ye başka bir yön gösterdi: Kristalin yanında bir tilki izi vardı!
Üçüncü Durak: Tilkinin İnine Yolculuk
Tilkinin izlerini takip ederek ormanın en karanlık köşesine vardı. Burada ormanın en kurnaz hayvanı olan tilki Tomi kendi ininde bir şeyle oynuyordu. Tomi’nin pençelerinde parlak bir taş vardı.
“Tomi! Elindeki Güneş Taşı mı?” diye bağırdı Kuki.
Tomi gülerek taşı sakladı. “Evet onu ben buldum. Ama geri vermek istemiyorum. Çok güzel bir taş bu!”
Kuki bir an durdu ve düşündü. Tilki Tomi’yi ikna etmenin bir yolunu bulmalıydı. Ona taşı geri vermezse ormanın karanlıkta kalacağını ve kimsenin eğlenemeyeceğini anlattı. Ama Tomi kararını değiştirmek istemedi.
Kuki yaratıcı bir çözüm düşündü. “Tomi eğer bana taşı verirsen sana yansıyan daha güzel bir taş yapacağım. Parlak ve renkli camları birleştirirsek ışığı gökkuşağı gibi dağıtan bir süs yapabiliriz!”
Bu fikir Tomi’nin çok hoşuna gitti ve Güneş Taşı’nı Kuki’ye verdi.
Mutlu Son
Kuki Güneş Taşı’nı alıp ormanın tam ortasındaki büyük kayaya yerleştirdi. Taş yerine oturunca gökyüzü yeniden aydınlandı, çiçekler açtı ve kuşlar şarkılar söylemeye başladı. Ormanın tüm sakinleri Kuki’ye teşekkür etti.
Kuki, bir kez daha zekâsı ve cesareti sayesinde büyük bir sorunu çözmüştü. Ve ormanda herkes onun “Köstebek Kuki” masallarını anlatmaya devam etti.