Bir varmış, bir yokmuş… Güneş’in ışıklarını yeryüzüne yansıtan, altın sarısı kanatları olan bir peri varmış. Adı Lila olan bu peri, Güneş Krallığı‘nın en sevilen ve en parlak perilerinden biriymiş. Her sabah gün doğarken uyanır, gökyüzüne yükselir ve Güneş’in ışıklarını dünya üzerine yayarak çiçeklerin açmasına yardımcı olurmuş.
Bir gün Güneş Krallığı’nda büyük bir telaş başlamış. Krallığın en güzel bahçesinde gökyüzüne ulaşacak kadar büyük ve rengarenk bir çiçeğin açması bekleniyormuş. Bu çiçek yedi farklı renkten oluşacak ve her bir yaprağı farklı bir erdemi temsil edecekmiş. Ancak bu çiçeğin açması için sabır ve özen gerekirmiş; çünkü çiçeğin tam olarak açabilmesi için yedi farklı renk perisinin yardımına ihtiyaç varmış.
Lila bu çiçeğin açmasına yardım etmek için seçilmiş. Güneş Krallığı’nın en yaşlı ve bilge perisi ona şöyle demiş: “Lila, bu yedi renkli çiçeği açtırmak senin görevin. Ama dikkatli olmalısın çünkü çiçek sadece sabırla ve özveriyle açılabilir. Her bir rengin perisi ancak doğru zamanda ve doğru şartlarda yardımcı olabilir.”
Lila bu görevi kabul etmiş ve hemen işe koyulmuş. İlk olarak mavi rengin perisini bulmak için gökyüzünün en yüksek noktalarına çıkmış. Mavi Peri gökyüzü kadar duru ve sakinmiş. Lila ona yaklaşmış ve nazikçe sormuş: “Mavi Peri, senin huzur dolu rengin olmadan bu çiçek tam olarak açamaz. Lütfen bana yardım eder misin?” Mavi Peri, Lila’nın isteğini kabul etmiş ve ona huzur dolu bir mavi ışık vermiş. Lila bu ışığı çiçeğin mavi yaprağına yerleştirmiş.
Ardından Lila sarı rengin perisini bulmak için sarı tarlalara gitmiş. Sarı Peri, tıpkı Lila gibi Güneş’in ışıklarını taşırmış. Lila ona yaklaşıp demiş ki: “Sarı Peri, senin aydınlık rengin olmadan bu çiçek açamaz. Yardımınla çiçeğin sarı yaprağını canlandırabilir miyiz?” Sarı Peri gülümseyerek Lila’ya parlak bir sarı ışık vermiş ve Lila bunu çiçeğin sarı yaprağına yerleştirmiş.
Sonra Lila yeşil rengin perisini bulmak için ormanın derinliklerine gitmiş. Yeşil Peri doğanın canlandırıcı gücünü temsil edermiş. Lila ona yaklaşıp demiş ki: “Yeşil Peri, senin canlı rengin olmadan bu çiçek tam olarak açamaz. Lütfen bana yardım et.” Yeşil Peri doğanın enerjisini taşıyan yeşil bir ışık vermiş ve Lila bunu çiçeğin yeşil yaprağına yerleştirmiş.
Bu şekilde Lila turuncu, kırmızı, mor ve pembe renklerin perilerini de bulmuş ve onların yardımıyla çiçeğin diğer yapraklarını da renklendirmiş. Her bir renk yaprağı açıldıkça çiçeğin güzelliği daha da belirginleşmiş ancak henüz tam anlamıyla açmamış.
Güneş Krallığı’ndaki periler Lila’nın sabırlı çalışmasını izlerken ona hayran kalmışlar. Ancak çiçeğin son yaprağı açılmadan önce Lila’nın sabrının sonuna gelip gelmeyeceğini merak ediyorlarmış. Çünkü çiçeğin tam olarak açılması için en son ve en zor renk olan beyazın eklenmesi gerekiyormuş.
Lila çiçeğin başına oturmuş ve içtenlikle dua etmiş: “Bu çiçeği tam olarak açtırmak için ne kadar sabırlı olmam gerektiğini biliyorum. Lütfen bana bu sabrı ve gücü ver.”
Günler, haftalar geçmiş ve sonunda Lila’nın duaları karşılık bulmuş. Güneş en parlak ışıklarını Lila’nın üzerine göndermiş ve beyaz perinin ışığı çiçeğin üzerine düşmüş. O anda çiçek tam olarak açılmış! Yedi farklı renk yaprağıyla gökyüzüne kadar yükselmiş. Çiçeğin yaydığı ışık tüm Güneş Krallığı’nı aydınlatmış ve herkesin kalbini sevgiyle doldurmuş.
Lila çiçeğin bu muhteşem açılışını izlerken sabrının ve emeğinin karşılığını aldığını anlamış. Güneş Krallığı’nın en bilge perisi ona yaklaşıp demiş ki: “Lila, çiçeğin açmasını sağladığın için çok gururlu olmalısın. Bu çiçek senin sabrın ve çaban sayesinde açtı. Artık herkes sabırla çalışmanın ve zorluklara karşı yılmadan devam etmenin ne kadar önemli olduğunu biliyor.”
Ve böylece Güneş Krallığı’nda sabır ve özveri hikayesi nesiller boyunca anlatılmaya devam etmiş. Lila ise her sabah Güneş’in ilk ışıklarıyla birlikte yeni çiçeklerin açması için çalışmaya devam etmiş çünkü artık sabrın ne kadar büyük bir güç olduğunu biliyormuş.
Tavsiye: Masal izlemek için Masal Videoları sayfamıza göz atabilir veya YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.