Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların gökyüzüne uzandığı, kuş cıvıltılarının hiç eksik olmadığı büyülü bir orman varmış. Bu orman dışarıdan bakıldığında sıradan gibi görünse de içine girildiğinde insanı bambaşka bir dünyaya götüren sırlarla doluymuş.
Ormanın derinliklerinde kimsenin görmediği, sadece kalbi temiz olanların fark edebildiği Gizemli Orman Perisi yaşarmış. Bu peri minicik kanatlarıyla çiçeklerin arasında süzülür, ormanın her köşesini iyilik ve huzurla doldururmuş. Gözleri, geceleri yıldızlar kadar parlak, gündüzleri ise deniz kadar maviymiş. Onun en büyük sırrı ise doğayı koruyan ve gören herkese yardım eden sihirli güçleriymiş.
Bir gün köyün yakınlarındaki bir evde yaşayan Cesur adında bir çocuk ormanın derinliklerine doğru bir yürüyüşe çıkmış. Cesur, adını cesaretinden almış, çünkü kimsenin gitmeye cesaret edemediği yerlere gitmeyi çok severmiş. O gün de ormanın en derinlerine inmeye karar vermiş.
Yürüdükçe ormanın yeşilliği artmış, ağaçlar daha da sıklaşmış ve güneş ışıkları yer yer ağaçların arasından süzülerek zemine ulaşır hale gelmiş. Bir süre sonra Cesur, kendisini daha önce hiç görmediği kadar büyük ve yaşlı bir ağacın önünde bulmuş. Bu ağacın dalları gökyüzüne kadar uzanıyormuş ve üzerinde minik parıltılar varmış. Ağacın büyülü olduğunu hissetmiş ama ne yapacağını bilememiş!
O anda ağacın dallarından bir tanesi hafifçe hareket etmiş ve Cesur’un gözlerine inanamayacağı bir şey olmuş: Ağacın dallarının arasından küçücük, parlak bir peri çıkmış. Bu, Gizemli Orman Perisi‘ymiş. Cesur periyi görünce hem şaşırmış hem de sevinmiş.
“Merhaba, küçük çocuk,” demiş peri, incecik ve tatlı bir sesle. “Ben Gizemli Orman Perisi. Ormanımıza hoş geldin.”
Cesur, perinin konuştuğunu duyunca ona hayran kalmış. “Merhaba! Benim adım Cesur. Bu ormanın sırlarını keşfetmek istedim ama senin gibi güzel bir periyle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim.” demiş.
Peri gülümsemiş ve kanatlarını hafifçe çırparak Cesur’un etrafında dönmeye başlamış. “Bu orman sırlarla doludur,” demiş peri. “Ama en büyük sır doğaya nasıl saygı göstereceğini bilmektir. Eğer doğayı seversen ve ona zarar vermezsen orman da sana sırrını açar.”
Cesur, perinin bu sözlerini dikkatle dinlemiş ve “Peki, bu sırrı öğrenmek için ne yapmam gerekiyor?” diye sormuş.
Peri minik ellerini birleştirerek Cesur’a doğru eğilmiş. “Doğayı koruyacağına, ağaçlara, hayvanlara ve tüm canlılara iyi davranacağına söz vermelisin. Eğer bu sözü tutarsan ormanın tüm güzellikleri seninle olacak.”
Cesur tereddüt etmeden “Söz veriyorum, doğayı hep koruyacağım ve ona iyi bakacağım.” demiş.
Bu sözleri duyan Gizemli Orman Perisi, sihirli tozlarını etrafa saçmış ve o anda ormanın her köşesinden ışıklar çıkmaya başlamış. Cesur etrafını saran bu ışıklara hayranlıkla bakmış. Orman şimdi hiç olmadığı kadar canlı ve güzel görünüyormuş.
“O zaman ormanımızın bir parçası oldun Cesur.” demiş peri. “Bu orman artık senin evin gibi olacak. Sen ona iyi baktıkça o da seni koruyacak.”
Cesur, ormanın derinliklerinde geçirdiği bu unutulmaz anı kalbine kazımış. O günden sonra doğaya olan sevgisi daha da büyümüş ve her fırsatta ormanı ziyaret etmiş. Gizemli Orman Perisi’yle dost olmuşlar ve birlikte ormanın güzelliklerini keşfetmişler.
Ve böylece Cesur, doğaya saygı göstermenin ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş. Orman da ona hep sırrını açmış, dostluğunu ve sevgisini hiç eksik etmemiş.
Gökten üç elma düşmüş; biri Cesur’un, biri Gizemli Orman Perisi’nin, biri de bu masalı dinleyen güzel çocukların başına.
Bu masala benzer masal okumak için Peri Masalları ve Kısa Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.