Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde birbirinden sevimli hayvanlar yaşarmış. Bu ormanın en özel köşesinde ağaçların gölgesinde mutlu mutlu oynayan küçük bir kız çocuğu varmış. Adı Elif‘miş. Elif her gün ormana gidip kelebeklerin peşinden koşar, kuşların cıvıltılarını dinler ve doğanın içinde mutlu bir şekilde vakit geçirirmiş.
Bir gün Elif ormanda yürürken karnı acıkan minik bir tavşancık görmüş. Tavşan yeşil yaprakların arasında tedirgin bir şekilde Elif’e bakıyormuş. Elif yavaşça tavşanın yanına yaklaşmış, onu korkutmadan. Tavşancık önce geri çekilmiş ama Elif’in yumuşak sesi ve sıcak gülümsemesiyle sakinleşmiş.
“Merhaba, küçük dostum,” demiş Elif nazikçe. “Sana yardım edebilir miyim?”
Tavşan başını eğmiş, minik patileriyle yavaşça yere vurmuş. Elif hemen çantasından bir havuç çıkarıp tavşana uzatmış. Tavşan önce tereddüt etmiş ama sonra havucun kokusunu alır almaz iştahla yemeye başlamış.
Elif tavşanı izlerken içi sevgiyle dolmuş. O an anlamış ki, hayvanlara sevgi göstermek, onları anlamak ve onlara yardım etmek çok önemliymiş. Elif’in kalbinde sadece insanları değil, doğayı ve hayvanları da sevmenin ne kadar değerli olduğuna dair bir his belirmiş.
Ertesi gün Elif yine ormana gitmiş. Bu kez yanına biraz daha yiyecek almış. Çünkü tavşanın yalnız olmadığını, ormanda başka hayvanların da yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünmüş. Haklıymış da! Küçük sincaplar, uçuşan kuşlar ve tilkiler de Elif’i görünce etrafında toplanmaya başlamışlar.
Elif her birine dikkatle bakmış. Hepsi birbirinden farklıymış ama hepsinin ihtiyaç duyduğu tek bir şey varmış: sevgi. Kuşlara ekmek kırıntıları vermiş, sincaba ceviz uzatmış, tilkiyle yumuşacık konuşmuş. Hayvanlar Elif’in içtenliğini hissetmişler ve ona güvenmişler.
Bu sırada ormanın derinlerinden yaşlı bir kaplumbağa gelmiş. Elif’i izlerken kocaman gözleri parlamış. Kaplumbağa yavaş adımlarla Elif’in yanına gelmiş ve ona şunları söylemiş:
“Sevgili Elif, senin gibi bir kalbe sahip olmak herkese nasip olmaz. Sen hayvanlara sadece yiyecek vermedin onlara sevgi, güven ve şefkat de verdin. İşte bu yüzden hayvanlar seni çok seviyorlar. Unutma ki biz hayvanlar doğanın bir parçasıyız ve insanlarla dostça yaşamak isteriz.”
Elif kaplumbağanın sözlerine kulak vermiş ve başını sallamış. “Evet,” demiş, “onları çok seviyorum. Çünkü hayvanlar da tıpkı insanlar gibi hissetmeyi, mutlu olmayı hak ediyorlar.”
O günden sonra Elif ormandaki hayvanlarla çok daha yakın bir dost olmuş. Her gün ormana gider, hayvanlarla vakit geçirir ve onlara sevgisini gösterirmiş. Hayvanlar da Elif’i her gördüklerinde sevinçle etrafında toplanırlarmış. Elif artık hayvanların dilinden daha iyi anlarmış. Onların ihtiyaçlarını, korkularını ve sevinçlerini hissedebiliyormuş.
Zamanla Elif’in bu sevgisi köydeki diğer çocuklara da ilham olmuş. Diğer çocuklar da Elif gibi hayvanlara sevgi göstermeyi, onlara zarar vermek yerine onlarla dost olmayı öğrenmişler. Köyde herkes hayvanların ne kadar özel ve değerli olduğunu anlamış.
Ve gökyüzünde kuşlar her zamanki gibi cıvıldar, ağaçlar tatlı bir esintiyle sallanırken, Elif ormanın en mutlu çocuğu olarak büyümeye devam etmiş.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için 3 Yaş Masalları ve 4 Yaş Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.