Uzaklarda, yemyeşil ormanların ve ışıltılı nehirlerin arasında, minik ama yürekli bir tavşan yaşardı. Adı Maviş olan bu tavşan tıpkı gökyüzündeki en parlak yıldız gibi etrafına umut ve cesaret saçardı.
Çocuk Masalları Oku
Her yaşa uygun çocuk masalları
Her yaş grubuna hitap eden eğlenceli ve öğretici çocuk masalları ile çocuklarınızın dünyasına renk katın! Çocuk masalları oku seçeneğiyle çocuğunuz hem keyifli vakit geçirecek hem de her masaldan yeni bir şeyler öğrenecek. İster kısa ister uzun olsun, çocuklar için masallar eğitici ve eğlenceli yönleriyle çocukların hayal gücünü beslerken onları değerli bilgilerle tanıştıracak.
Eğlenceli ve öğretici çocuk masalları
Çocuk masalları dinle seçeneğiyle çocuklarınızın sesli olarak dinleyebileceği bu masallar onların hayal dünyasını geliştirirken aynı zamanda yaşamla ilgili önemli dersler verir. Masalların her biri, sevgi, dostluk, cesaret ve sabır gibi değerleri vurgulayan içeriklerle özenle hazırlanmıştır. Çocuk masalı oku ve çocuğunuzla birlikte bu büyülü dünyanın kapılarını aralayın. Çocuklar için masal okumak hem onların zihinsel gelişimlerine katkıda bulunur hem de aranızdaki bağı güçlendirir.
Çocuk uyku masalları oku
Çocuk uyku masalları, çocukların yatmadan önce sakinleşmesine yardımcı olur. Çocuklara masallar okurken, onların hayal dünyası genişler ve uykuya daha kolay dalarlar. Bu eğitici uyku masalları, çocukların dinlenmesine ve gün içinde öğrendiklerini pekiştirmelerine yardımcı olur.
Bir gün gökten mavi, pembe, mor renklerde yağmur yağmaya başlar. Her damlanın içinde eski zamanlara ait anılar saklıdır. Küçük bir çocuk, bu anıları keşfeder.
Bir çocuğun dileği, yanlışlıkla yanlış kişiye ulaşan bir dilek feneriyle havalanır. O yanlış kişi bu dileği yerine getirmek için çocuğu bulmaya çalışır.
Bir zamanlar uzak diyarlarda, her yaprağın bir nota, her rüzgârın bir melodi olduğu Şarkı Söyleyen Orman adında büyülü bir yer vardı. Burada ne ağaçlar fısıldar ne de hayvanlar normal konuşurdu.
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak mı uzak, yeşilliklerle dolu, mis gibi çiçek kokularının havada uçuştuğu bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte inekler süt verir, tavuklar gurk gurk yumurtlar, koyunlar yumuşacık yünleriyle gezinir, atlar özgürce koşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Yeşilliklerin ortasında, büyük bir ormanın kıyısında, yıllardır kimsenin yaşamadığı eski bir köşk varmış. Rüzgâr estiğinde kapıları gıcırdar, pencereleri kendi kendine açılır kapanırmış.
Bir zamanlar ucu bucağı görünmeyen beyazlar içinde yer alan, parıldayan buz dağlarıyla çevrili, Buzlar Ülkesi isminde büyüleyici bir diyar vardı. Burada her sabah gökyüzünde inci gibi kar taneleri savrulur, geceleri ise kuzey ışıkları dans ederdi.
Yemyeşil bir ormandaki en yaşlı meşe ağacının kovuğunda, sol kanadında yıldızlara benzeyen parlak beyaz benekler olan bilge bir baykuş yaşardı. Adı Gölge’ydi. Kocaman, yuvarlak gözleri öyle keskindi ki karanlık gecede bile en küçük fareyi görebilirdi.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak mı uzak, derin mi derin, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda Gece adında bir kurt yaşarmış. Adı gibi simsiyah, gözleri kömür gibi parlayan, hızlı mı hızlı ama oldukça aceleci ve sabırsız bir kurtmuş.
Bir zamanlar upuzun ağaçların göğe uzandığı, mis gibi çiçeklerin kokusuyla dolup taşan bir orman vardı. Bu ormanda pek çok hayvan yaşardı ama en hareketlisi, en neşelisi ve en meraklısı küçük bir sincaptı. Adı da Sincap Fındık idi.
Uzak diyarlarda, yemyeşil tepelerin arasına kurulmuş, cıvıl cıvıl bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte herkesin sevdiği Mırmır isminde bir kedi yaşardı.
Bir zamanlar çiçeklerin mis kokular yaydığı, ırmakların şırıl şırıl aktığı, yemyeşil ağaçların gökyüzüne uzandığı büyülü bir orman vardı. Bu ormanda çeşit çeşit hayvan yaşardı.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, denizlerin maviye boyandığı, rüzgârların dalgalarla şarkılar söylediği bir balıkçı köyü varmış. Bu köy uçsuz bucaksız denizin kıyısında kurulmuş, denizle iç içe yaşayan insanların yurduymuş.
Bir zamanlar buz gibi dalgaların dans ettiği, ışıl ışıl parlayan engin bir denizin ortasında minik bir fok yaşardı. Bu sevimli fokun adı Fırt idi. Neden mi Fırt?
Uzak diyarların en yüksek dağlarından birinde, sert rüzgârların estiği, bulutların zirveye dokunduğu bir yerde Şahmur adında bir şahin yaşardı.
Geçmiş zamanların birinde, uzak diyarların yemyeşil ormanlarında, berrak bir gölün kıyısında yaşayan bir **Yeşil Başlı Yaban Ördeği** vardı. Bu ördeğin adı Zümrüt idi.
Çok çok uzaklarda yemyeşil ağaçların gökyüzüne uzandığı, rengârenk çiçeklerin tatlı kokular saçtığı büyülü bir orman vardı. Bu ormanın adı Sırlar Ormanı idi.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak mı uzak, güzel mi güzel bir çiftlikte büyük bir kümes varmış. Bu kümeste horozlardan civcivlere, ördeklerden kazlara kadar pek çok hayvan yaşarmış.
Günlerden bir gün, güneş ormanın yemyeşil ağaçlarının arasından süzülüp altın rengi ışıklarını saçarken koca bir fil yavrusu büyük kulaklarını sallayarak göletin kenarında oynuyordu.
Bir zamanlar yemyeşil ağaçların göğe uzandığı, ırmakların berrakça aktığı, kuşların neşeyle şarkılar söylediği büyülü bir orman varmış. Bu ormanda herkesin sevdiği ama bir o kadar da ilginç bulduğu Büyük Pençe adında genç bir kaplan yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, kalabalık bir ormanın tam ortasında, yemyeşil ağaçların arasında pırıl pırıl bir göl varmış.
Bir zamanlar rengârenk çiçeklerin bir örtü gibi serildiği, kuşların nağmelerinin gökyüzüne yükseldiği, derelerin şırıl şırıl akan sularıyla adeta bir ninni söylediği büyülü bir orman varmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarların en yeşil, en güzel, en büyüleyici ormanlarından birinde, adı Kıvırcık olan dikenleri kıvrım kıvrım olan minik bir kirpi yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde büyülü bir orman varmış. Gün ışığının ağaç yapraklarından süzüldüğü, rengârenk çiçeklerin mis kokular yaydığı bu ormanda neşeli mi neşeli, minicik bir serçe yaşarmış.