Bir zamanlar uçsuz bucaksız çiçeklerle dolu bir vadide, minik ve cesur bir arı yaşarmış. Bu arının adı Mara‘ymış. Mara, kovanındaki diğer arılardan farklı olarak hep yeni şeyler keşfetmeyi, uzaklara uçmayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi severmiş. Diğer arılar her gün sıradan bir şekilde bal yaparken Mara’nın aklı hep çiçeklerle dolu ormanlarda, yüksek dağların zirvelerinde uçmakmış.
Bir sabah Mara erkenden uyanmış. “Bugün büyük bir gün!” diye heyecanla bağırmış. Kovanın içinde dolanırken diğer arılara, “En güzel çiçekleri bulmak için uzaklara uçacağım!” demiş. Ama diğer arılar onu “Mara, çok uzaklara gitme, yolunu kaybedebilirsin!” diye uyarmışlar. Fakat Mara kararlıymış. Cesurca “Korkmuyorum, ben her zaman yolumu bulurum!” demiş ve minik kanatlarını hızlıca çırparak gökyüzüne doğru yükselmiş.
Mara vadinin dışına doğru uçarken birbirinden güzel çiçekler görmüş. Kırmızı gelincikler, sarı papatyalar, mor menekşeler… Ama Mara’nın gözü hep daha da ilerideymiş. Ormanın derinliklerine doğru uçarken, hiç görmediği renklerde ve kokularda çiçeklerin olduğunu hayal ediyormuş.
Ormana vardığında rüzgarın hafifçe estiği bir açıklıkta durmuş. Burada gerçekten de daha önce hiç görmediği kadar güzel çiçekler varmış! O kadar mutluymuş ki hemen polen toplamaya başlamış. Ama tam o sırada havada garip bir ses duymuş. Biraz ileride dev bir kelebek ağaca takılmış ve kurtulmaya çalışıyormuş. Kelebek ne kadar çırpınsa da kanatları dallara takıldıkça daha çok sıkışıyormuş.
Mara hemen yardıma koşmuş. Küçücük olmasına rağmen cesurca kelebeğin yanına gitmiş. “Merhaba! Sana yardım edebilirim” demiş nazikçe. Kelebek biraz şaşkın ama umutlu bir şekilde “Gerçekten mi? Ben çok büyük bir kelebeğim, sen ise küçücük bir arısın!” demiş. Mara gülümseyerek “Büyüklük önemli değil, önemli olan cesaret!” demiş ve kanatlarını çırparak kelebeğin takıldığı dalları itmeye başlamış.
Biraz uğraştıktan sonra Mara’nın yardımıyla kelebek sonunda özgürlüğüne kavuşmuş. Kelebek mutluluktan Mara’ya sarılmış. “Teşekkür ederim, minik ama cesur arı! Sen olmasaydın burada sıkışıp kalırdım!” demiş. Mara da gülümseyerek “Bir arı olmak demek sadece bal yapmak değil, aynı zamanda başkalarına da yardım etmektir.” diye cevap vermiş.
Kelebek, Mara’ya arkadaşlık ederek ona ormanın en gizli ve en güzel çiçeklerinin bulunduğu bir bölgeyi göstermiş. Mara gördüğü çiçeklere hayran kalmış. “Bu kadar güzel çiçekleri daha önce hiç görmemiştim!” demiş. Kelebek de gülümseyerek “Cesur olanlar her zaman en güzel şeyleri keşfeder!” diye karşılık vermiş.
Mara bu güzel çiçeklerden bol bol polen toplamış ve kovanına geri dönmüş. Diğer arılar Mara’nın döndüğünü görünce çok şaşırmışlar. “Bu kadar uzaklara gittin ve geri döndün mü?” diye sormuşlar. Mara başını sallayarak, “Evet, ve harika çiçekler buldum! Ama en önemlisi cesaretin ne kadar önemli olduğunu öğrendim.” demiş.
O günden sonra Mara kovanın en cesur arısı olarak anılmış. Ne zaman bir arı yardıma ihtiyaç duysa Mara her zaman orada olmuş. Ve herkes Mara’nın sadece cesur değil, aynı zamanda ne kadar büyük bir kalbe sahip olduğunu da öğrenmiş.
Gökten üç polen düşmüş, biri Mara’nın, biri kelebeğin, biri de senin olsun!
Bu masala benzer çocuk masalları okumak için Hayvan Masalları ve Kısa Masallar sayfalarımızı incelemenizi tavsiye ediyoruz.