Bir zamanlar yeşilliklerle kaplı geniş bir vadide, Alacatepe Köyü adında küçük ama huzurlu bir köy vardı. Bu köy bereketli meraları ve dağların eteğinde otlayan koyun sürüleriyle ünlüydü. Köyün yaşlı çobanı Çoban Ahmet, köyün en bilge insanı olarak bilinir, yanında her zaman sadık çoban köpeği Karabaş‘ı bulundururdu. Karabaş, Çoban Ahmet’ın yıllardır en büyük yardımcısıydı. Uzun tüylü, kahverengi gözlü ve güçlü bir yapıya sahip olan bu köpek köydeki herkesin sevgisini kazanmıştı. Ancak Karabaş yalnızca sadık değil aynı zamanda cesur bir köpekti. Onun cesareti bir gün köyü kurtaracak olayların başlangıcı olacaktı.
Köydeki Telaş
Bir gün güneş yavaş yavaş dağın ardına çekilirken köyde büyük bir telaş yaşandı. Küçük Ali‘nin minik keçisi Boncuk koyun sürüsünden ayrılıp ormana doğru kaçmıştı. Orman köylüler için karanlık ve gizemli bir yerdi. Orada kurtların yaşadığı ve geceleri vahşi hayvanların dolaştığı biliniyordu. Küçük Ali ise gözyaşları içinde keçisini arıyordu.
“Boncuk! Boncuk neredesin?” diye bağırdı. Fakat ormandan sadece rüzgârın uğultusu duyuluyordu. Köy halkı korkudan ormana gitmeye cesaret edemedi.
Karabaş bu telaşlı kalabalığın arasında Küçük Ali’nin ağladığını gördü. İçindeki koruyucu içgüdü hemen harekete geçti. Bir kayanın üzerine çıkarak derin bir “Hav!” sesiyle köylülere mesaj verdi. Karabaş’ın bu cesaret dolu tavrını gören Çoban Ahmet başını iki yana sallayarak “Sen gerçekten çok cesursun Karabaş. Ama dikkatli ol dostum!” dedi ve Karabaş’ın başını okşadı.
Karabaş gözünü kırpmadan ormana doğru koşmaya başladı. Tüyleri rüzgârda dalgalanırken kalabalığın sesi arkasında yavaşça kayboldu.
Karanlık Ormanda
Karabaş ormana vardığında her şey birden sessizleşti. Ağaçların uzun gövdeleri karanlığın içinde dev gibi görünüyor, dallar rüzgârda ürkütücü sesler çıkarıyordu. Karabaş her tıkırtıyı dikkatle dinliyor burun delikleriyle çevredeki kokuları algılamaya çalışıyordu. Uzaklardan bir hışırtı duydu. Bu Boncuk’un ayak sesiydi.
Dikkatle sesin geldiği yöne ilerledi. Bir çalılığın arkasında minik keçi Boncuk’u gördü. Korkudan titriyordu ve gözleri Karabaş’ı görünce biraz olsun rahatladı. Ancak tam o anda çalılıkların arasından bir başka ses geldi. Bu sefer bu ses bir kurdun homurtusuydu.
Kurtla Karşılaşma
Bir kurt Boncuk’un bulunduğu yere doğru yavaşça yaklaşıyordu. Gözleri parlıyor, sivri dişleri açıkça görünüyordu. Karabaş, Boncuk’un önüne geçerek kurda doğru sert bir şekilde havladı. “Hav! Hav!” diye çıkardığı güçlü ses ormanda yankılandı. Kurt bir an duraksadı ama sonra tekrar Karabaş’a doğru ilerledi.
Karabaş’ın kalbi hızlı hızlı atıyordu. İçinde bir korku vardı ama bu korku Boncuk’u koruma kararlılığını bastıramazdı. Bütün cesaretini toplayarak kurdun karşısında durdu. Dişlerini gösterdi ve daha da yüksek sesle havladı. Bu cesur tavır kurdu tedirgin etti. Karabaş’ın gözlerindeki kararlılığı gören kurt bir süre daha onu izledikten sonra sessizce geri çekildi ve karanlık ormanın derinliklerinde kayboldu.
Zorlu Yolculuk
Kurt kaçtıktan sonra Karabaş, Boncuk’un yanına döndü. Küçük keçi hâlâ korkuyordu ama Karabaş’ın varlığı ona güven vermişti. Karabaş, Boncuk’u sakinleştirmek için başını ona sürttü ve yavaş yavaş köye dönmek için yola koyuldular. Yol uzun ve zorluydu. Ağaçların gölgesi altında ilerlerken Karabaş çevreyi dikkatle tarıyor, tehlike olup olmadığını kontrol ediyordu. Boncuk birkaç kez korkup durakladı ama Karabaş her defasında yanına gidip onu cesaretlendirdi. Karabaş’ın liderliği sayesinde ikili güvenli bir şekilde ormanın sınırına ulaştı.
Köyde Büyük Sevinç
Karabaş ve Boncuk köye ulaştığında Küçük Ali sevinç çığlıkları atarak keçisine doğru koştu.
“Boncuk! Seni buldular! Teşekkür ederim Karabaş!” dedi ve Karabaş’ın boynuna sarıldı. Köy halkı da Karabaş’ı alkışlarla karşıladı. Herkes onun cesaretine hayran kalmıştı. Çoban Ahmet kalabalığın arasında Karabaş’a yaklaşıp onun sırtını sıvazladı.
“Cesaret yalnızca güçlü olmak değil, korkularla yüzleşmek ve başkalarına yardım edebilmektir. Karabaş bugün bunu hepimize öğrettin.” dedi.
Köylüler o gece Karabaş için bir kutlama düzenledi. Çocuklar ona en sevdiği kemikleri getirdi, yetişkinler ise köy meydanında Karabaş’ın hikâyesini anlattı.
Karabaş cesaretin yalnızca kendini korumaktan ibaret olmadığını, başkalarının güvenliği ve mutluluğu için de cesur olmanın gerektiğini herkese göstermişti. O günden sonra köyde herkes yardıma ihtiyacı olan birine el uzatmaktan çekinmedi. Küçük Ali de keçilerine daha dikkatli bakmayı öğrendi.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları ve Eğitici Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.