Bir zamanlar rengârenk çiçeklerle dolu, mis gibi kokan bir kırda Balpeteği adında bir arı yaşardı. Balpeteği çalışkan mı çalışkan, neşeli mi neşeli bir arıydı. Her sabah erkenden kalkar, güzel çiçeklerin özlerini toplamak için uçar, sonra da kovanına geri dönerdi.
Günlerden bir gün Balpeteği yine erkenden uyanmış, parlak güneşin altında çiçekten çiçeğe konuyordu. O sabah karşısına hiç görmediği kadar güzel bir çiçek çıktı. Çiçeğin adı Gülümse‘ydi. Gülümse adeta kırın kraliçesi gibi duruyor, pembe yapraklarıyla güneşin ışığını adeta dans ettiriyordu.
Balpeteği Gülümse’yi görünce heyecanla ona doğru uçtu. “Merhaba Gülümse!” dedi neşeyle. “Ne kadar da güzel kokuyorsun! Senin özünü toplamama izin verir misin?”
Gülümse nazikçe eğildi ve tatlı bir sesle cevap verdi: “Tabii ki Balpeteği, özümü toplayabilirsin. Ama bir ricam var, bana zarar verme, çünkü ben bu kırı güzelleştirenlerden biriyim.”
Balpeteği gülümseyerek başını salladı. “Endişelenme Gülümse,” dedi. “Sana zarar vermem, çünkü ben de bu kırı çok seviyorum. Senin gibi güzel çiçekler olmasa, bu kırın hiçbir anlamı kalmaz.”
Balpeteği, Gülümse’nin yaprakları arasında dikkatlice dolaşarak en tatlı özleri topladı. Her zamanki gibi narin ve özenliydi. Gülümse’nin yapraklarını incitmeden, ona zarar vermeden işini tamamladı. İşini bitirdikten sonra Gülümse’ye teşekkür etti ve “Seninle tanışmak çok güzeldi. Eğer izin verirsen, her gün gelip özünü toplamak isterim,” dedi.
Gülümse hafifçe eğilerek Balpeteği’ne gülümsedi. “Senin gibi nazik bir arıyı her zaman memnuniyetle beklerim. Ne zaman istersen gel, yeter ki bana zarar verme.”
Balpeteği bu sözlere çok sevindi ve her gün Gülümse’yi ziyaret ederek onun özünden bal yapmaya devam etti. İkisi arasında zamanla güzel bir dostluk oluştu. Gülümse, Balpeteği’nin her gelişinde ona kırdaki diğer çiçekler hakkında hikâyeler anlatıyor, Balpeteği de Gülümse’ye arıların dünyasındaki ilginç olaylardan bahsediyordu.
Günlerden bir gün, Balpeteği kırda dolaşırken güçlü bir rüzgâr çıktı. Rüzgâr öylesine şiddetliydi ki, Balpeteği neredeyse havada savrulacaktı. O sırada Gülümse’nin de yapraklarının titrediğini, adeta rüzgâra karşı direnmeye çalıştığını fark etti. Hemen Gülümse’ye doğru uçarak endişeyle sordu: “Gülümse, iyi misin? Rüzgâr sana zarar verecek gibi görünüyor!”
Gülümse rüzgârın gücü karşısında biraz zorlanarak ama cesur bir ifadeyle cevap verdi: “Merak etme Balpeteği, rüzgâr beni savuramaz. Ama beni korumanı çok isterim, çünkü bu rüzgâr gerçekten güçlü.”
Balpeteği hemen bir plan yaptı. Hızla uçup kovanındaki diğer arılara haber verdi. Hepsi birlikte Gülümse’yi rüzgâra karşı korumak için bir çember oluşturdu. Arılar, kanatlarını hızla çırparak rüzgârı kırmaya çalıştı. Rüzgâr gittikçe şiddetini artırsa da, arılar Gülümse’nin etrafında sıkı sıkıya durarak ona kalkan oldular.
Rüzgâr sonunda dindi, kır yeniden sakinleşti. Gülümse, Balpeteği ve arkadaşlarına minnetle bakarak, “Hepinize teşekkür ederim. Eğer siz olmasaydınız, belki de bu rüzgâra dayanamazdım. Siz gerçekten harika dostlarsınız,” dedi.
Balpeteği gururla gülümsedi. “Dostlar zor zamanlarda birbirlerine destek olmalıdır,” dedi. O andan itibaren, Balpeteği ve Gülümse arasındaki dostluk daha da güçlendi. Her gün birlikte vakit geçirdiler, hem Gülümse hem de kırdaki diğer çiçekler Balpeteği’nin nazik ve sadık arkadaşlığından memnun kaldılar.
Ama masalın sonu, herkesin beklediği gibi olmadı. Bir gün Gülümse’nin gövdesinin üzerinde minik bir tomurcuk belirdi. Bu tomurcuk Gülümse’nin yeni bir çiçek açacağını gösteriyordu. Balpeteği bu tomurcuğun açmasını sabırsızlıkla bekledi. Tomurcuk büyüdü, büyüdü ve sonunda açtığında herkes hayretler içinde kaldı: Yeni çiçek altın renginde parlıyordu! Kırda daha önce hiç böyle bir çiçek görülmemişti. Bu, Gülümse ve Balpeteği’nin dostluğunun bir hediyesiydi ve adeta dostluğun ışığını taşıyordu.
Balpeteği, altın çiçeğin özünden bir damla aldı ve o damlayı arı kovanının en özel köşesine koydu. Bu, dostluğun ve sevginin en değerli anısını taşıyan bal oldu. Ve o günden sonra kırdaki tüm arılar bu baldan bir damla tattıklarında, Gülümse ve Balpeteği’nin hikâyesini hatırladılar.
Tavsiye: Bu masala benzeyen daha fazla masal okumak için Hayvan Masalları sayfamızı, sesli ve animasyonlu masal izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.