Bu masal, hırslı olmanın insanı yalnızlaştırdığını ve tehlikelere attığını ancak paylaşmanın, yardımlaşmanın ve birlikte eğlenmenin ise hayattaki en değerli şeylerden birisi olduğunu anlatıyor.
Yazar: Nurtaç Abla
Bu masal çocuklara hayvanlara duyulan sevginin ne kadar önemli olduğunu ve onların da insanlar gibi sevgiye ve şefkate ihtiyaç duyduğunu anlatıyor.
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil ormanın derinliklerinde, minik bir yuvasında yaşayan Cesur adında bir fare varmış. Cesur adından da anlaşılacağı gibi oldukça cesur ve meraklıymış.
Yardım istemenin yanlış bir şey olmadığını anlatan ve küçük aslan Leo’nun başından geçen bir hikaye. Çocuklar için eğitici bir masal.
Bir zamanlar büyük bir şehirde Elif ve Ali adında iki iyi arkadaş yaşarmış. Bir gün bulundukları mahalleye Mert isminde yeni bir çocuk taşınmış.
Bir zamanlar kocaman bir ormanın içinde yaşayan çok sevimli hayvanlar varmış. Bu ormanda herkes birbirine dostça davranır, oyunlar oynar ve yardımlaşırmış. Ama bir gün ormanda herkesin büyük bir ders öğreneceği bir olay yaşanmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde büyülü bir orman bulunuyormuş. Ormanın içinde Fısıldayan Ağaç isminde, diğer tüm ağaçlardan daha büyük, daha yaşlı ve daha görkemli bir ağaç dururmuş.
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil dağların ve rengârenk çiçeklerin arasında güzel bir orman varmış. Bu ormanda, kovanlarında yaşayan birçok bal arısı bulunurmuş. İşte bu arılardan biri de küçük ama cesur bir arı olan Meli’ymiş.
Bu hikayede Efe, yaptığı küçük iyiliklerin, başkalarının hayatlarında nasıl büyük etkiler yaratabileceğini öğrenir.
Bir varmış, bir yokmuş. Ormanın derinliklerinde, Tobi isminde, küçük, sevimli bir tavşan yaşarmış. Çok neşeli ve oyun oynamayı seven bir tavşanmış ama çalışmayı hiç sevmiyormuş!
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünde bulutların üstünde yaşayan küçük bir peri varmış. Bu perinin adı Şirin’miş.
Bir zamanlar Uçan Kral adlı bir kuş yaşarmış. Rengarenk tüyleriyle gökyüzünde süzülür ve bulutların üzerinde dans edermiş.
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda yaşayan minik hayvanların sabah kahvaltısı için toplandıkları neşeli bir yer varmış. Burada yaşayan Tavşan Tato, Sincap Mino, Kuş Fıstık ve Kaplumbağa Tombi her sabah birlikte kahvaltı yapmayı çok severlermiş.
Bir varmış, bir yokmuş, küçük ve sevimli bir kasabada yaşayan Elif adında tatlı mı tatlı bir kız varmış. Elif her zaman meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocukmuş ama o sene okula başlayacak olması onu çok heyecanlandırıyormuş!
Bir varmış, bir yokmuş. Uzaklarda, yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda pek çok sevimli hayvan yaşarmış. Bu ormanın içinde, en küçük ama en neşeli hayvanlardan biri olan tavşan Pofuduk varmış.
Bir sonbahar akşamıydı. Rüzgâr hafifçe ağaçların sararmış yapraklarını savuruyor, yapraklar adeta dans ederek yere düşüyordu. Küçük bir kasabanın kenarındaki ormanda yaşayan tilki Karamel, yuvasının önünde oturmuş, sonbaharın getirdiği huzuru izliyordu.
Bir zamanlar uçsuz bucaksız ormanların derinliklerinde, diğer hayvanlar arasında cesareti ve gücüyle tanınanan, Rüzgar isminde cesur ve güçlü bir aslan yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, küçük bir köyde Emre adında yalnız bir çocuk yaşarmış. Emre’nin anne ve babası çok çalıştıkları için Emre sık sık yalnız kalırmış.
Bir zamanlar yemyeşil ormanların derinliklerindeki bir göl kenarında Tıstıs isimli bir kaz ve Gakgak isimli bir karga yaşarmış. Bu ikisi arasındaki dostluk o kadar kuvvetliymiş ki her zaman beraber vakit geçirirlermiş.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların arasında huzurla yaşayan, Cesur adında minik bir kaplumbağa varmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda yemyeşil tepelerin arasında küçük bir köy varmış. Bu köyde Mehmet isminde, tüm köylülerin sevgisini kazanmış, çalışkan mı çalışkan bir çocuk yaşarmış.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, sonsuz yeşilliklerle kaplı, gökkuşağının her rengini içinde barındıran bir orman varmış.
Bir zamanlar, sessiz ve huzurlu bir yerde, gökyüzünün en yükseklerinde bir Bulutlar Ülkesi varmış. Bu ülke, sadece uykusu gelen çocuklar ve hayvanlar için açılan sihirli bir diyarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, bulutların üstünde, gökkuşağının başladığı, güneşin doğduğu bir diyar varmış. Bu diyarın adı Parıltı Ormanı’ymış.