Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, geniş ve serin bir ormanda bir anne deve kuşu yaşarmış. Bu anne deve kuşunun adı Doğa‘ymış ve dört sevimli yavrusu varmış: Zıpır, Fıstık, Pırpır ve Çıtır. Doğa kocaman kanatları ve uzun boynu ile ormanın en büyük kuşuymuş. Yavruları ise tüylerinin rengârenk olması ile tanınırmış.
Bir sabah Doğa yavrularını uyandırarak “Haydi, güneş doğdu, güzel bir gün bizi bekliyor!” demiş. Yavrular gözlerini ovuşturarak uyanmış ve heyecanla annelerinin etrafında zıplamaya başlamış. Çünkü o gün ormanın en sevilen günü olan “Koşu ve Saklambaç Festivali” varmış. Bu festivalde ormandaki tüm hayvanlar bir araya gelerek koşar, saklambaç oynar ve sonunda büyük bir piknik yaparmış.
Yavrular Doğa’nın çevresinde zıplayarak “Anne, anne, bize saklambaçta nasıl iyi saklanabileceğimizi gösterir misin?” diye sormuşlar. Doğa gülümseyerek “Tabii ki, benim minik kalplerim! Bugün size en iyi saklanma yerlerini göstereceğim ve en hızlı koşma yöntemini öğreteceğim” demiş.
Festival alanına geldiklerinde tavşanlar, sincaplar, kuşlar ve diğer hayvanlar çoktan toplanmış, koşu için ısınma hareketleri yapıyormuş. Doğa ve yavruları da kalabalığa katılmışlar. İlk oyun saklambaçmış ve ormanın bilge baykuşu Bay Bilgi ebe olmaya gönüllü olmuş.
Bay Bilgi saymaya başladığında tüm hayvanlar kaçışmaya başlamış. Zıpır, küçük çalıların arasına saklanmış, Fıstık, yüksek otların içine dalmış, Pırpır, ağaç dallarının arasında kendine bir yer bulmuş ve Çıtır ise kocaman bir yaprağın altına gizlenmiş. Doğa yavrularının güzelce saklanmalarına yardım etmiş ve sonra kendisi de uzun bacaklarıyla koşarak büyük bir ağacın arkasına saklanmış.
Bay Bilgi, “On, dokuz, sekiz… Üç, iki, bir! Hazır olun, geliyorum!” diyerek saymayı bitirmiş ve gözlerini açmış. Etrafına bakınarak, “Aha! Sizi bulacağım, küçük yaramazlar!” demiş ve yavaşça yürümeye başlamış.
Bay Bilgi önce Zıpır’ı bulmuş. “Zıpır! Koca kuyruğun dışarıda kalmış!” demiş gülerek. Zıpır utangaçça çıkmış çalıların arasından. Sıra Fıstığa gelmiş. Bay Bilgi uzun otların arasında Fıstığın kuyruğunu görmüş ve “Fıstık! Kuyruğun uçuyor!” demiş. Fıstık, hemen otların arasından çıkarak gülümsemiş.
Pırpır ve Çıtır ise hala saklanıyorlarmış. Bay Bilgi, ağacın dallarına bakarken, Pırpır’ın küçük gagasını görmüş ve “Pırpır! Seni gördüm!” demiş. Pırpır kıkırdayarak dalların arasından çıkmış.
Sonunda Çıtır kalmış. Herkes Çıtır’ı bulmaya çalışırken aniden Çıtır’ın arkasına saklandığı kocaman yaprak hareket etmiş ve Çıtır’ın kahkahaları duyulmuş. “Buradayım! Buradayım!” diye bağırmış Çıtır. Doğa yavrusunu gülerek yerden kaldırmış. “Aferin sana Çıtır! En iyi saklanan sen oldun!” demiş gururla.
Saklambaç oyunu bittikten sonra sıra pikniğe gelmiş. Herkes yiyeceklerini ortaya çıkarmış. Doğa ve yavruları da taze meyveler, otlar ve fındık getirmişler. Herkes neşe içinde yemeye başlamış ve birbirlerine oyunlarını anlatmışlar.
Yemekten sonra, Doğa, yavrularına dönerek, “Bugün harika bir gündü, değil mi?” demiş. Yavruları hep bir ağızdan, “Evet, anne! Koşmak, saklanmak ve oynamak çok eğlenceliydi!” diye bağırmışlar.
Doğa, yavrularını kanatlarının altına almış ve “Sizlerle her gün bir macera, benim minik kuşlarım,” demiş. Yavruları da annelerine sarılmış ve “Seni çok seviyoruz, anne!” demişler.
O günden sonra, her yıl düzenlenen Koşu ve Saklambaç Festivali, Doğa ve yavrularının en sevdiği gün olmuş. Ormanda yaşayan herkes, bu neşeli ve eğlenceli deve kuşu ailesiyle birlikte, her sene bu özel günü kutlamış.
Ve böylece, ormanın en mutlu deve kuşları olarak yaşamlarına devam etmişler. Gökten üç elma düşmüş; biri Doğa’ya, biri yavrularına, diğeri de bu masalı dinleyen tüm çocuklara…
Tavsiye: Daha fazla masal izlemek için Masal Videoları sayfamıza göz atabilirsiniz.