Bir varmış, bir yokmuş… Engin denizlerin ve uçsuz bucaksız maviliklerin derinliklerinde, adı efsanelerle anılan yaşlı bir balina yaşarmış. Ona Bilge Balina derlermiş çünkü denizin gördüğü en bilge ve en tecrübeli varlıkmış. Yüzlerce yıl boyunca okyanusları dolaşmış, fırtınalarla savaşmış, denizlerin en karanlık köşelerini görmüş ve sayısız dost edinmiş ilginç bir canlıymış. Derisi dalgaların çizdiği haritalarla kaplı ve sesi okyanusun şarkısı gibi derin ve huzur vericiymiş.
Ama en ilginç olanı ise Bilge Balina’nın sırtında parlayan eski bir deniz kabuğu varmış. Efsaneye göre bu kabuk sihirliymiş; ona dokunan herkes geçmişin seslerini duyabilirmiş. Bilge Balina bu kabuğu, gençliğinde büyük bir fırtınadan sağ çıkarken bulmuş ve o günden beri ona gözü gibi bakıyormuş.
Ancak yıllar geçtikçe, genç deniz canlıları Bilge Balina’nın hikâyelerini dinlemek yerine onun çok yaşlı olduğunu, artık hiçbir macera yaşayamayacağını düşünmeye başlamışlar. Oysa Bilge Balina’nın her bir çizgisinde bir ders, her bir şarkısında bir bilgelik saklıymış…
Denizin Sesleri ve Unutulan Dersler

Bir gün Bilge Balina sabahın ilk ışıklarıyla derin maviliklerde yüzerken genç bir yunusun ağlayarak ona doğru geldiğini görmüş. Bu, Çıtçıt adlı genç ve sabırsız bir yunusmuş.
— “Bilge Balina! Yardım et! Arkadaşım Zıpzıp, Okyanusun Kararan Mağarası’na girdi ama çıkış yolumu bulamıyor! Orası çok karanlık, yollar birbirine benziyor ve… ve… belki de orada sonsuza kadar mahsur kalacak!” diye hıçkırmış Çıtçıt.
Bilge Balina, derin bir nefes alıp derinden gürlemiş:
— “Ah, Zıpzıp… O mağara yıllardır orada durur ama içine girerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini hiç dinlememiş, değil mi?” diye sormuş.
Çıtçıt başını öne eğmiş ve:
— “Bana da, Zıpzıp’a da daha önce oranın tehlikeli olduğunu söylemiştin ama o kendi yolunu bulabileceğimi düşündü!” diye cevap vermiş.
Bilge Balina hemen mağaraya doğru yüzmüş ve mağaraya ulaşınca sırtındaki sihirli deniz kabuğunu hafifçe sallamış. Kabuk birdenbire parlamış ve mağaranın içinden yankılanan eski sesler duyulmuş:
— “Eğer bu mağaraya girersen hep suyun üstündeki en aydınlık yolu takip etmelisin. Yoksa karanlık seni yutar…” demiş yankılanan sesler.
Mağaranın içinde mahsur kalan Zıpzıp gözlerini büyütmüş:
— “Bu sesi tanıyorum! Büyükannem bana hep bunu söylerdi!” demiş.
Bilge Balina gülümseyerek:
— “Tecrübeler unutulan haritalardır. Ama onları tekrar dinlersen yolunu bulabilirsin.” diye karşılık vermiş.
Böylece Zıpzıp, Bilge Balina’nın rehberliğinde mağaranın aydınlık yollarını takip etmiş ve sonunda ışıl ışıl sulara çıkmış. O günden sonra hem Çıtçıt hem de Zıpzıp bir daha yaşlıların sözlerini kulak ardı etmemeye söz vermiş.
Dev Mürekkep Balıkları

Günlerden bir gün Bilge Balina’nın yanına heyecanlı bir denizatı olan Fıçı gelmiş.
— “Bilge Balina! Efsanevi Işık Mercanı‘nı arıyoruz ama deniz öylesine derin ve karanlık ki yolumuzu kaybettik! Dev mürekkep balıkları etrafımızı sardı, mürekkep fışkırtıp bizi kör ettiler!” demiş.
Bilge Balina koca gözlerini kırpıştırmış ve:
— “Işık Mercanı.. O, Okyanus Gözyaşı Vadisi‘nde saklıdır. Ama oraya ulaşmak için mürekkep balıklarının oyunlarını bilmek gerekir.” diye karşılık vermiş.
Denizatı Fıçı, Bilge Balina’ya şaşkınlıkla bakmış:
— “Ama… ama onlar bizi her seferinde kandırıyor! O kadar hızlılar ki gözümüzü açtığımızda etraf karanlık oluyor!” demiş.
Bilge Balina derin bir kahkaha atmış:
— “Ah, genç dostum! Mürekkep balıkları korkutucu değildir sadece senin korkunu kullanırlar. Onların sırrı korkuların içinde kaybolmana neden olmaktır.” diye uyarmış Fıçı’yı.
Sonra kuyruğunu yavaşça suya vurmuş. Sular birdenbire Bilge Balina’nın melodik sesiyle dolmuş.
— “Denizin altını dinleyin, suyun akışını hissedin… Mürekkep balıkları ne kadar hızlı olursa olsun onların hareketlerini suyun şarkısından anlayabilirsiniz.” demiş.
Denizatı Fıçı, Bilge Balina’nın sözlerini dikkatle dinleyerek gözlerini kapamış. Ve o anda suyun içindeki en küçük hareketleri hissetmeye başlamış! Mürekkep balıklarının yön değiştirdiğini, birinin hemen yanında olduğunu ve diğerinin biraz ötede durduğunu anlamış!
Bu yeni öğrendikleri ile Fıçı ve arkadaşları mürekkep balıklarının tuzaklarından kurtularak ışık mercanına ulaşmışlar.
Sonsuz Okyanusun Bilgesi

Zaman geçmiş, Bilge Balina’nın hikâyeleri dalgalarla yayılmış. Okyanusun genç canlıları, Bilge Balina’nın anlattıklarını dinlemek için sabırsızlanır olmuşlar. Çünkü artık onun anlattığı her kelime ve her hikâye aslında bir hazine değerinde olduğunu anlamışlar.
Ve böylece Bilge Balina denizin sonsuz bilgeliğini genç nesillere aktarmaya devam etmiş. Gençler hata yapmış ama hatalarından ders almayı öğrenmişler. Çünkü deniz sadece yüzenleri değil, dinleyenlerin de büyümesini sağlıyormuş.
Bir gün bir dalga, bir çocuğun kulağına fısıldamış:
— “Yaşlıların sözlerini dinle! Çünkü her sözcük derin denizlerde saklı bir yıldız gibidir. Ne kadar dikkatle bakarsan o kadar çok ışık görürsün…”
Ve işte o günden sonra Bilge Balina’nın sesi okyanusun her köşesinde yankılanmaya devam etmiş…
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları sayfamızı inceleyebilirsiniz.