Bir varmış, bir yokmuş, rüya alemlerinin en derinlerinde, Uykucu Peri adında bir peri yaşarmış. Bu peri her gece çocuklara en güzel rüyaları götürmekle görevliymiş. Ancak Uykucu Peri’nin bir sırrı varmış: Kendisi de uykuyu çok severmiş. Öyle ki rüyalarla dolu sihirli torbasını taşırken sık sık uyuyakalırmış.
Her gece ay ışığı gökyüzünü aydınlatırken, Uykucu Peri uyanır, torbasını sırtına alır ve çocukların hayal dünyalarına doğru yola çıkarmış. Torbasında her çocuğa özel birbirinden renkli ve eğlenceli rüyalar saklıymış. Ama Uykucu Peri yolda o kadar çok esnermiş ki bazen bir ağacın dalında, bazen de bir bulutun üstünde kısa bir uykuya dalarmış. Uyandığında ise gideceği yeri hatırlamakta zorlanırmış.
Bir gece yine uykulu bir halde yola çıkmış. Ancak bu sefer uykuya dalmadan önce torbasının ağzını tam olarak kapatmayı unutmuş. Yolda bir ağacın gölgesinde gözlerini kapattığı an torbasındaki rüyalar birer birer kaçmaya başlamış. Parlak yıldızlar gibi gökyüzüne dağılan rüyalar çocukların dünyasına ulaşmak yerine ormanda dolanmaya başlamış.
Uykucu Peri kısa bir uykudan sonra gözlerini açtığında torbasının hafiflediğini fark etmiş. Torbayı açtığında içinin neredeyse boş olduğunu görmüş! Panikle etrafa bakmış ama rüyalar çoktan ormanın derinliklerinde kaybolmuş. “Ah, ne yapacağım şimdi?” diye kendi kendine mırıldanmış. Çocuklara rüya götüremezse hepsi o gece uykusuz kalabilirmiş.
Ormanın karanlıklarına doğru uçmuş ve kaçan rüyaları aramaya başlamış. Bir yandan da sürekli esniyor, uykusunu açmaya çalışıyormuş. Tam pes etmek üzereyken ormanın derinliklerinden gelen hafif bir ışık fark etmiş. Sessizce ışığın kaynağına doğru ilerlemiş ve karşısında kocaman bir kuyruklu yıldız görmüş. Kuyruklu yıldız kaybolan rüyaları etrafında toplayarak onları bir ışık topu gibi saklıyormuş.
“Merhaba, Uykucu Peri,” demiş kuyruklu yıldız gülümseyerek. “Rüyalarını mı arıyorsun?”
Peri, kuyruklu yıldızın nezaketi karşısında biraz utanmış ama durumu anlatmış. “Evet, rüyalarım torbamdan kaçtı ve onları geri alamazsam çocuklar bu gece rüyasız kalacak. Lütfen onları geri verir misin?”
Kuyruklu yıldız bir süre sessizce düşünmüş. Sonra ışık topunun içinde dans eden rüyalara bakarak, “Tabii ki, ama bir şartla,” demiş, “bu kadar uykucu bir peri olarak her gece çocuklara rüya götürmek senin için zor olmalı. Neden bir süre dinlenmiyorsun? İstersen bu gece rüyaları ben dağıtabilirim.”
Uykucu Peri, kuyruklu yıldızın teklifini duyunca şaşırmış. “Ama bu benim görevim!” demiş. “Her gece çocuklara en güzel rüyaları götürmek benim işim.”
Kuyruklu yıldız sıcak bir şekilde gülümsemiş. “Bazen biraz yardım almak kötü bir şey değildir.” demiş. “Hem bu gece ben rüyaları dağıtırsam sen de dinlenmiş olursun. Böylece yarın gece daha enerjik olursun.”
Peri, kuyruklu yıldızın sözlerini düşünmüş. Haklı olduğunu fark etmiş çünkü çok yorgunmuş. “Peki, kabul ediyorum.” demiş nazikçe. “Bu gece rüyaları sen dağıt, ben de biraz dinleneyim.”
O gece kuyruklu yıldız çocuklara en güzel rüyaları götürmüş. Rüyalar yıldız tozları gibi parlayarak çocukların hayal dünyalarına girmiş. Uykucu Peri ise bulutların üstünde huzurlu bir uykuya dalmış.
Ertesi sabah peri uyandığında kendini hiç olmadığı kadar dinç hissetmiş. Kuyruklu yıldız da dönüp periyle vedalaşmış. “Umarım bu gece rahat bir uyku çekmişsindir, Uykucu Peri.” demiş. “Unutma, bazen yardım almak görevini daha iyi yapmanı sağlar.”
Peri, kuyruklu yıldıza teşekkür etmiş ve torbasını sıkıca kapatarak çocuklara rüya götürmeye devam etmiş. Ama her seferinde dinlenerek ve kuyruklu yıldızın öğüdünü hatırlayarak yoluna devam etmiş. Gökten üç elma düşmüş: Biri Uykucu Peri’nin, biri kuyruklu yıldızın, biri de bu masalı okuyanların başına.
Tavsiye: Masal izlemek için YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.