Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, gökyüzüne en yakın bulutların arasında yükselen ve Uykucu Dağ olarak bilinen büyülü bir dağ varmış. Bu dağa ulaşanlar dünyanın en huzurlu uykusuna dalarlarmış. Efsaneye göre dağın zirvesinde parıldayan yıldız tozları uykuya geçişin en tatlı sırrını saklarmış. Ancak bu toza ulaşmak kolay değilmiş ve önce üç gizemli kapıdan geçmek gerekiyormuş.
Bu dağla ilgili öyküler maceracı ve meraklı Elina‘nın kulağına kadar ulaşmış. Elina küçük yaşına rağmen hep gökyüzüne tırmanmayı, yıldızlara dokunmayı hayal edermiş. Fakat ne kadar hayal kurarsa kursun geceleri uykuya dalmakta hep zorlanırmış. Gözlerini kapatsa da rüyaların tatlı dünyasına bir türlü adım atamazmış. Bir gece gözlerini tavana dikmiş yatarken Uykucu Dağ’ın sırrını çözmeye karar vermiş. Bu dağa tırmanacak ve en derin uykuyu bulacakmış.
Sabah güneş doğar doğmaz yola çıkan Elina yanına hiçbir şey almamış. Çünkü Uykucu Dağ’a yolculukta gerekli olan tek şeyin hayal gücü olduğunu biliyormuş. Yola çıktığında bulutlar Elina’nın ayaklarının altında bir yol gibi açılmış. Sisler arasında yürüyormuş gibi hissediyor, her adımında hafiflediğini fark ediyormuş. Dağ uzaklarda masmavi gökyüzüyle buluşuyor ve zirvesine ulaştığında en huzurlu uykuya kavuşacağını biliyormuş.
Yolculuğunun ilk gününde bir göletin kıyısına ulaşmış. Bu gölet öyle sakin ve duruymuş ki Elina suyun üzerinde hiç hareket etmeden duran kendi yansımasını görmüş. Gölün kenarına oturmuş ve bir süre kendi yansımasına bakmış. Tam bu sırada bir su damlası göle düşmüş ve küçük dalgalar suyun üzerinde daireler çizmiş. Dalgalara bakarken suyun derinlerinden bir fısıltı gelmiş ve “Uykunun sırrını bulmak için önce kalbinin sesini dinle. İlk kapı seni bekliyor!” demiş.
Elina bu sesi duyunca heyecanla yerinden kalkmış. Yoluna devam etmiş ve birkaç saat sonra ilk kapıya ulaşmış. Bu kapı gökkuşağının renklerinden yapılmış ve sanki bulutların arasında süzülüyormuş. Üzerinde altın harflerle şunlar yazılıymış: “Rüyalar Diyarına Geçmek İçin Kalbinin Işığını Bul”
Elina bu kapıdan geçebilmek için önce kendi kalbini dinlemesi gerektiğini anlamış. Gözlerini kapatıp derin bir nefes almış. Kalbinde parlayan sıcak bir ışık hissetmiş, bu ışık ona huzur ve cesaret vermiş. Gözlerini açtığında gökkuşağı kapısı yavaşça açılmış. Kapıdan geçtiğinde kendisini uçsuz bucaksız bir rüya dünyasında bulmuş.
Bu dünya öyle güzelmiş ki gökyüzünde dev balinalar uçuyor, ağaçlar göğe uzanıyor ve her bir yaprak parıldıyormuş. Elina rüyaların ne kadar gerçek olduğunu anlamış çünkü her adımda etrafındaki dünya değişiyormuş. Bir an yeşil bir ovada koşuyor, bir sonraki anda ise denizlerin üzerinde uçuyormuş. Fakat Elina burada kalmak yerine ikinci kapıya ulaşmak için yoluna devam etmiş.
Rüya dünyasının sonunda karşısına parlak ay ışığından yapılmış ikinci kapı çıkmış. Kapının üzerinde gümüş harflerle şunlar yazıyormuş: “En Tatlı Uyku En Derin Sessizlikte Saklıdır.”
Elina bu kapının da sırrını anlamış. Derin bir sessizliğin içinde kaybolması gerekiyormuş. Etrafındaki sesler yavaş yavaş azalmaya başlamış. Kuşların cıvıltısı, yaprakların hışırtısı ve hatta kendi nefesinin sesi bile kaybolmuş. Dünyanın en derin sessizliği Elina’yı sarmış. Bu sessizlik o kadar rahatlatıcıymış ki Elina kendini bir bulutun üzerinde süzülüyor gibi hissetmiş. Kapı bu sessizlikte yavaşça açılmış ve Elina içeri adım atmış.
Bu kez gecenin en karanlık ama huzur dolu olduğu bir yerdeymiş. Gökyüzünde parıldayan binlerce yıldız Elina’nın etrafında dans ediyormuş. Ay ışığı sanki bir ninni gibi gökyüzünden süzülüyor ve hafif bir melodi fısıldıyormuş. Elina bu huzur dolu sessizliğin içinde gözlerinin kapanmaya başladığını hissetmiş ama hala üçüncü kapıya ulaşması gerektiğini biliyormuş.
Son kapıya vardığında bu kapının diğerlerinden farklı olduğunu görmüş. Şeffaf ve neredeyse görünmez olan bu kapı sadece yansımasını gösteriyormuş. Elina kapının önünde durmuş ve kendine bakmış. Üzerinde hiçbir yazı yokmuş ama Elina kapının yine de bir sır sakladığını anlamış. Yansımasına bakarken kapının arkasındaki dünyanın yıldız tozuyla dolu olduğunu fark etmiş.
Bir süre düşündükten sonra kapıya yaklaşmış ve elini uzatmış. Şeffaf kapı yıldız tozuna dönüşüp havaya karışmış. Elina derin bir nefes alarak içeri girmiş ve bir anda kendisini Uykucu Dağ’ın zirvesinde bulmuş. Zirvede yani gökyüzüne en yakın yerde duruyormuş. Yıldızlar öyle yakınmış ki neredeyse onları elleriyle tutabilecekmiş.
Tam o anda gökyüzünden bir yıldız süzülmüş ve Elina’nın avucuna konmuş. Bu, Uykucu Dağ’ın büyülü yıldız tozuymuş. Yıldız tozu Elina’ya en tatlı uykunun sırrını verecekmiş. Elina yıldız tozunu avucunda hissettiği anda içini sıcak bir huzur kaplamış. Artık göz kapakları iyice ağırlaşmış; dağın zirvesinde hafif bir rüzgar esiyormuş. Elina yıldızların altında rüzgarın tatlı fısıltısıyla birlikte oturmuş ve gözlerini kapatmış.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Uyku Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.