Bir zamanlar yemyeşil ormanların içinde, nehir kenarında mutlu mesut yaşayan bir su samuru vardı. Adı Susam idi. Susam, parlak mavi gözleri ve pırıl pırıl tüyleriyle tanınırdı.
Uyku Masalları
Uyku getiren masallar oku ve dinle
Uyku masalları kategorimiz çocukların sakinleşmesine ve huzur içinde uykuya dalmalarına yardımcı olmak için özel olarak tasarlanmış masallar ile dolu! Çocukların rahatlamasına ve tatlı rüyalara geçiş yapmasına olanak tanıyan uyku öncesi masallar aynı zamanda onların zihinsel ve duygusal gelişimine katkıda bulunur. İster uyku masalları oku, ister uyku masalları dinle, tercih sizin.
Çocuk uyku masalları ile huzurlu uykular
Uyku getiren masallar, çocukların yavaş yavaş uykuya hazırlanmasını sağlarken aynı zamanda onları eğitici mesajlarla besler. Eğitici uyku masalları dinle seçeneği sayesinde çocuklar sadece rahatlamaz, aynı zamanda yeni bilgiler öğrenerek büyüme süreçlerine yardımcı olunur. Uyku getiren masallar oku ve çocuğunuzun keyifli bir şekilde uykuya geçiş yapmasına yardımcı ol.
Bebek uyku masalları oku
Bebekler için uyku masalları, yumuşak anlatımı ve huzur verici temalarıyla bebeklerin kolayca uykuya dalmalarını sağlar. Eğitici uyku masalları ile çocuğunuz hem öğrenir hem de huzur içinde uykuya geçer. Bebekler için kısa uyku masalları ve uzun uyku masalları seçenekleri ile her gece huzur dolu anlar yaratın. Uyku masalları dinle seçeneği sayesinde bebekler, sesli anlatımlarla masallarını dinleyerek uykuya dalabilirler.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir köyde Kıvrak adında bir manda yaşardı. Köyün en çılgın, en hareketli mandasıydı. Diğer mandalar sakin sakin otlarken o çayırlarda zıp zıp zıplardı.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların ardında, göllerin ötesinde, gökyüzünün maviliklerinde özgürce süzülen bir yaban kazı sürüsü yaşarmış. Bu sürüde Gümüştüy adında genç bir yaban kazı varmış.
Bir zamanlar büyük bir ormanın derinliklerinde rengarenk çiçeklerin dans ettiği güzel bir kovan varmış. Bu kovanda yaşayan arılar arasında hepsinden farklı, hepsinden özel bir arı yaşarmış. Adı Hızlıkanat imiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil bir ormanın kuytu bir köşesinde, yumuşacık tüyleri ve dikkat çekici uzun kulakları olan sevimli bir tavşan yaşarmış. Adı Tavşan Fırfır imiş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların ardında, yeşillikler içinde küçük bir çiftlikte, sapsarı tüyleri olan minicik bir civciv yaşarmış. Adı Civciv Limon imiş. Tüyleri o kadar parlak sarıymış ki güneş vurduğunda âdeta ışıldarmış.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, küçük bir köyde Emre adında yalnız bir çocuk yaşarmış. Emre’nin anne ve babası çok çalıştıkları için Emre sık sık yalnız kalırmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, masmavi denizlerin en ışıltılı yerinde, Mercanlar Vadisi denilen büyülü bir yerde, Deniz Kızı Yosun adında bir deniz kızı yaşarmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün masmavi olduğu ve güneşin altın sarısı ışıklarıyla tarlaları boyadığı uzak diyarlarda bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte her cins hayvan kardeşçe bir arada yaşarmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların göğe yükseldiği, rengârenk kuşların cıvıldadığı, her türden hayvanın barış içinde yaşadığı bir ormanda bir deve kuşu yaşarmış. Adı Deve Kuşu Uzunboyun imiş.
Bir zamanlar uzak dağların eteğinde, gökyüzü her sabah maviye boyandığında horozların ötüşüyle uyanan bir çiftlik varmış. Etrafı yemyeşil çayırlarla, rengârenk çiçeklerle ve ışıl ışıl pırıldayan bir dereyle çevriliymiş.
Bir zamanlar yemyeşil ağaçların göğe değdiği, neşeli kuşların dallarda şarkı söylediği, pınarların şırıl şırıl aktığı kocaman bir orman varmış. Bu ormanda herkesin adını bildiği ama huyunu pek çözemedikleri bir karga yaşarmış: Gak Guk Karga.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak mı uzak, vadilerin sisle dans ettiği, göklerin yıldız tozuyla parladığı bir diyarda Işıldayan Krallık isminde bir krallıkta daha on iki yaşındayken tahta oturmuş olan bir padişah varmış: Nivarşah.
Bir zamanlar uzak bir köyde, fakir bir değirmenci yaşarmış. Bu değirmencinin üç oğlu varmış. Değirmenci bir gün yaşlanmış ve hastalanmış. Son nefesini vermeden önce oğullarını yanına çağırmış.
Birzamanlar uzak mı uzak, yeşil mi yeşil, kuş cıvıltılarıyla uyanan, rüzgârın yapraklarla dans ettiği büyülü bir ormanın tam ortasında minicik ama kocaman hayaller kuran bir karınca yaşarmış. Bu karıncanın adı Karınca Kıpır’mış.
Ormanın derinliklerinde yemyeşil ağaçların gökyüzüne uzandığı, rengarenk çiçeklerin her yeri süslediği bir diyarda Toprak adında bir kaplumbağa yaşardı.
Uzak diyarların birinde, devasa ağaçlarla çevrili, pırıl pırıl suların maviliğe karıştığı Safir Gölü adında bir yer varmış. O kadar berrakmış ki suda yüzen balıkların yüzgeçleri, rüzgarın dokunuşuyla titreşen nilüfer yaprakları kadar net görülürmüş.
Uzak mı uzak diyarlarda, maviyle yeşilin sarmaş dolaş olduğu, gökyüzüne uzanan tepelerin eteklerinde gizlenmiş, yumuşacık bulutlara benzeyen otlarla kaplı bir çiftlik vardı.
Bir zamanlar, uzak mı uzak diyarlarda, ağaçların göğe kadar uzandığı, çiçeklerin konuştuğu, kuşların sabah ezgilerini rüzgara emanet ettiği bir ormanın tam kalbinde minicik bir kulübede yaşayan sevimli bir ayıcık varmış. Bu ayıcığın adı Topaç’mış.
Bir zamanlar yumuşak rüzgârların okşadığı, gökyüzünün suya yansıdığı durgun bir gölün kıyısında kocaman ve nazlı dallarıyla bir salkım söğüt ağacı yaşardı.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların göğe uzandığı, kuşların sabah ezgileriyle gökyüzünü süslediği büyük ve görkemli bir orman varmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız yemyeşil tepelerin ortasında cıvıl cıvıl bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte atlar, inekler, koyunlar, keçiler, kazlar ve daha niceleri yaşarmış. Bunların içinde bir tane de küçük ve narin bir tavuk varmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Renklerin kendi aralarında konuştuğu, gökyüzünün masmavi olduğu, çiçeklerin yaprak yaprak gülümsediği güzel mi güzel bir diyar varmış. Bu diyara Renkler Diyarı denirmiş.
Bir zamanlar, yemyeşil ormanların ortasında, rengârenk çiçeklerle dolu bir vadi varmış. Bu vadide küçük ve çok meraklı bir kelebek yaşarmış. Adı Minik’miş.