Bir zamanlar büyük bir ormanın derinliklerinde neşeli ve meraklı bir şempanze yaşardı. Adı Çoko‘ydu. Yaramaz olduğu kadar eğlenceli ve akıllıydı ama kendisine verilen şeyleri pek değerli görmez ve hep daha fazlasını isterdi.
Her sabah annesi ona muzlarla dolu bir sepet hazırlardı. Çoko bir muz yediğinde “Ama neden sadece muz? Ananas yok mu?” diye şikâyet ederdi. Arkadaşı sincap Minik ona bir meşe palamudu sunduğunda “Bu benim işime yaramaz ki!” der, teşekkür etmeyi aklına bile getirmezdi. Ormandaki hayvanlar Çoko’nun bu tutumuna biraz üzülürlerdi ama yine de onu severlerdi çünkü kalbi aslında çok iyiydi.
Bir gün ormandaki büyük bilge baykuş Hoku, Çoko’nun bu huyunu değiştirmek için ona bir ders vermeye karar verdi.
Şükran Ormanı’na Yolculuk
Hoku, Çoko’ya yaklaşarak ona şöyle dedi:
“Çoko senin için harika bir macera planladım. Şükran Ormanı‘na gitmek ister misin? Orası dileklerin gerçekleştiği bir yer.”
Çoko’nun gözleri parladı. Dilekler mi? Daha fazla muz, en tatlı meyveler ve devasa ağaç dalları hayal etmeye başladı.
“Tabii ki isterim!” diye coşkuyla cevap verdi.
Hoku, Çoko’ya şu uyarıda bulundu:
“Şükran Ormanı’na gitmek kolay değildir. Oradaki yolları geçmek için kalbinde gerçek bir şükran duygusu taşıman gerekir. Yoksa yollar kapanır ve ilerleyemezsin.”
Çoko, Hoku’nun sözlerine pek aldırmadı. Dileklerini gerçekleştirecekse biraz yürümek sorun olmazdı.
Birinci Durak: Kaplumbağa Toto’nin Hediyesi
Çoko yola çıktıktan bir süre sonra bir nehir kenarına geldi. Nehirde yaşlı bir kaplumbağa olan Toti yüzüyordu. Çoko’nun yolu, Toti’nin dev kabuğuyla kaplıydı.
“Merhaba genç şempanze,” dedi Toti. “Benim üzerimden geçmek istersen benden izin alman ve bana teşekkür etmen gerekiyor.”
Çoko “Ama neden? Ben zaten geçmek istiyorum ve senin bana yardım etmen gerek!” diye homurdandı.
Toti gülümsedi ve yerinden kımıldamadı. Çoko ne yaparsa yapsın Toti’nin kabuğu yolunu kapatıyordu.
Bir süre düşündü. Geçmek istiyorsa Toti’ya teşekkür etmesi gerekiyordu.
“Peki.” dedi sonunda. “Bana yardım edeceğin için teşekkür ederim.”
Toti gülümsedi ve kabuğunu yavaşça yana çekti. Çoko nehrin karşısına geçerken içten içe minnettarlık hissetti. Eğer Toti yardım etmeseydi orada kalabilirdi.
İkinci Durak: Arıların Balı
Çoko ileride kocaman bir kovanla karşılaştı. Orada yüzlerce arı vızıldıyordu. Kovandan bal damlıyordu ve kokusu inanılmaz güzeldi.
“Bu bal harika görünüyor!” dedi Çoko. Birden kovanın önündeki lider arı ortaya çıktı.
“Balımızı almak istiyorsan bizim emeğimize teşekkür etmelisin.” dedi arı.
Çoko başta bunu anlamsız buldu. “Zaten bal sizin işiniz. Neden teşekkür edeyim ki?” dedi.
Ama karnı acıkmıştı ve balı gerçekten istiyordu. Biraz durup düşündü. Bu balın ortaya çıkması için arıların ne kadar çalıştığını fark etti. “Tamam” dedi, “bu kadar güzel bir bal yaptığınız için teşekkür ederim. Gerçekten çok çalışmış olmalısınız.”
Arılar bu sözlerden memnun kaldı ve Çoko’ya biraz bal verdi. Çoko balın tadına bakınca içi sıcacık oldu. Teşekkür etmenin sadece sözden ibaret olmadığını, içinde bir mutluluk hissi uyandırdığını fark etti.
Son Durak: Dilek Ağacı
Sonunda Çoko, Şükran Ormanı’nın merkezindeki Dilek Ağacı‘na ulaştı. Ağaç altın yapraklarla kaplıydı ve dallarında ışıklar yanıp sönüyordu. Ağacın yanında Hoku onu bekliyordu.
“İşte geldin Çoko. Şimdi bir dilek tut ve içindeki şükran duygusuyla söyle. Ancak o zaman dileğin kabul olur.”
Çoko bir anda durakladı. Daha önce hep daha fazlasını isterken şimdi düşündü. Yol boyunca Toti, arılar ve diğer hayvanlar ona yardım etmişti. Hepsine minnettar hissediyordu.
“Dileğim,” dedi Çoko, “bana yardım eden herkese teşekkür edebileceğim bir fırsatım olması.”
Dileğini söylediğinde ağaç parladı. O andan itibaren Çoko’nun kalbi sevgi ve şükranla doldu. Ormana döndüğünde her hayvana teşekkür etmeye başladı. Artık başkalarının ona verdiklerini anlamayı ve onlara karşı nazik olmayı öğrenmişti.