Bir zamanlar Şeker Diyarı adında, rengârenk ve tatlılarla dolu bir krallık varmış. Bu krallıkta ağaçlar şeker kamışından, nehirler akide şekerinden, yollar ise çikolatadan yapılmış. İnsanlar şekerlemelerle dolu evlerde yaşar, gün boyu en sevdikleri tatlıları yermiş. Ancak bu tatlı diyarın en tatlı ve en özel kişisi, Şeker Prensesi‘ymiş. Şeker Prensesi tıpkı krallığı gibi neşeli ve sevecen bir kızmış. Onun saçları pamuk şekeri gibi yumuşacık, gözleri ise parlak birer şeker boncuğu gibiymiş.
Şeker Prensesi her sabah uyandığında krallığını dolaşır, halkıyla konuşur ve herkesin mutlu olup olmadığını sorarmış. Krallıkta herkes onu çok severmiş çünkü prensesin kalbi en az şekerler kadar tatlıymış. Ancak prensesin içinde bir endişe varmış. Herkesin sürekli şeker ve tatlı yemesi onu düşündürüyormuş. “Ya bir gün tatlılardan sıkılırlarsa?” diye içinden geçirirmiş.
Bir gün Şeker Prensesi büyük bir şeker festivaline katılmış. Herkes mutlu ve neşeli bir şekilde eğleniyor, rengârenk şekerlerden oluşan devasa bir pasta etrafında toplanıyormuş. Ancak prenses festivalin ortasında bir şey fark etmiş. Herkes o kadar çok tatlı yemiş ki artık kimse daha fazla yemek istemiyormuş. İnsanlar halsiz ve yorgun görünüyormuş. Prenses hemen harekete geçmiş ve kalabalığa seslenmiş: “Sevgili halkım! Görüyorum ki hepimiz tatlılardan biraz fazla yemişiz. Ama üzülmeyin size güzel bir sürprizim var!”
Prenses saraya dönüp en yakın dostu olan Zencefilli Adam‘ı çağırmış. Zencefilli Adam, Şeker Diyarı’ndaki en bilge kişiymiş. Prenses ona halkın şekerlerden sıkılmaya başladığını ve farklı bir şeyler yapmak istediğini anlatmış. Zencefilli Adam uzun uzun düşünmüş ve sonra gülümseyerek prensesin kulağına bir şeyler fısıldamış. Prensesin gözleri parlamış ve hemen harekete geçmiş.
Ertesi gün Şeker Prensesi sarayın önünde büyük bir duyuru yapmış. “Sevgili halkım! Bugün sizlere Şeker Diyarı’nda hiç tatmadığınız bir şey sunacağım!” Halk, merakla toplanmış ve ne olacağını beklemeye başlamış. Prenses devasa bir tepsinin üzerindeki örtüyü kaldırmış ve ortaya parlak, kırmızı renkte bir meyve çıkmış. “Bu bir elma!” demiş prenses. “Tatlı ama farklı bir tat!”
Herkes şaşkınlıkla elmalara bakmış. Daha önce hiç meyve görmemişler, sadece tatlı yemişler. İlk başta kimse denemek istememiş, ama Şeker Prensesi bir ısırık almış ve yüzünde büyük bir mutluluk ifadesi belirmiş. “Bu, bugüne kadar yediğim en güzel şeylerden biri!” demiş.
Bir süre sonra herkes elmalardan birer ısırık almaya başlamış. Tatları o kadar ferahlatıcı ve farklıymış ki herkes elmalara bayılmış. Şeker Diyarı’nda artık sadece şeker ve tatlılar değil, meyveler ve diğer lezzetler de yerini almış. Halk, Şeker Prensesi’ne teşekkür etmiş ve onun ne kadar zeki olduğunu düşünmüşler. Şeker Diyarı’nda insanlar dengeli bir şekilde beslenmeye başlamış ve hayatları daha sağlıklı ve mutlu hale gelmiş.
Şeker Prensesi halkının sağlıklı ve mutlu olduğunu gördükçe kalbi neşeyle dolmuş. Krallık eski neşeli günlerine geri dönmüş ama bu sefer daha da mutluymuşlar çünkü artık herkes dengeli beslenmenin önemini anlamışlar. Şeker Diyarı’nda tatlılar hâlâ varmış ama artık herkes farklı tatları da keşfetmiş ve çeşitliliğin ne kadar değerli olduğunu anlamış.
Masal Tavsiyesi: Benzer bir prenses masalı olan Prenses Lora ve Gökyüzü Çiçeği Masalı‘nı okuyabilir veya izleyebilirsiniz.