Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçlarla dolu bir ormanın derinliklerinde Koco adında genç bir karga yaşarmış. Uzun siyah tüyleri, keskin gözleri ve gür sesiyle oldukça dikkat çekici bir kargaymış. Ancak ne zaman bir şey istese hemen olsun istermiş. Sabırsızlığıyla bilinen bu genç karga, her işin aceleyle yapılmasını bekler, en ufak bir gecikmeye bile tahammül edemezmiş.
Bir gün ormanın diğer sakinleri hep birlikte sonbahar hazırlıkları yapmaya karar vermişler. Kış yaklaştığı için herkes yiyecek toplamaya, yuvasını düzenlemeye başlamış. Akıllı sincaplar cevizleri depoluyor, titiz tavşanlar havuçlarını saklıyor, çalışkan karıncalar ise yuvalarına yiyecek taşıyormuş. Koco da bu hazırlıklara katılmak istemiş ama bir sorun varmış: Sabırsız olduğu için bir türlü yeterince yiyecek toplayamıyor, her şeyi çabucak bitirmek istiyormuş.
Hızlıca ormanda uçup lezzetli yiyecekler aramaya başlamış. Derken göz kamaştırıcı kırmızı meyvelerle dolu bir ağaca rastlamış. Bu meyveler çok tatlı ve suluymuş. “İşte, bu tam da istediğim gibi! Diğerleri yiyecek ararken ben bu ağacı tek başıma buldum, hemencecik yiyebilirim!” diye düşünmüş. Ama ağacın meyvelerinin henüz olgunlaşmadığını bilmiyormuş.
Heyecanla dallara konmuş ve meyvelerden birini gagalamış. Fakat meyve ekşi mi ekşiymiş. Koco biraz tedirgin olmuş, ama sabırsızlığı yüzünden, olgunlaşmasını beklemek istememiş. Bir tane daha gagalamış, sonra bir tane daha… Her meyve ekşi çıktıkça, Koco’nun sabırsızlığı daha da artmış. “Ben bekleyemem! Bu meyveler çok lezzetli görünüyor, şimdi yemek istiyorum!” demiş.
Bu sırada onu gören yaşlı bir baykuş, dalların arasından seslenmiş: “Koco, meyveler henüz olgunlaşmamış. Sabırlı olmalısın. Zamanı gelince çok daha tatlı olacaklar.”
Ama Koco onu dinlememiş ve baykuşa homurdanmış: “Bana sabırdan bahsetme Baykuş Amca! Ben şimdi yemek istiyorum.” Ardından meyveleri yemeye devam etmiş. Ancak Koco’nun midesi yavaş yavaş ağrımaya başlamış. Ekşi meyveler onu rahatsız etmiş ve sabırsızlığı yüzünden kendini daha da kötü hissetmiş.
Akşam olunca zar zor yuvasına dönmüş. Karnı ağrıyor, canı yanıyormuş. “Bu sabırsızlık beni mahvetti!” diye düşünmüş. Ertesi gün sabah uyandığında ise hala karnı ağrıyormuş ve uçamıyormuş. Diğer kuşlar ve hayvanlar onu ziyarete gelmişler.
Sincap Toto ona bir ceviz uzatmış ve demiş ki: “Bak Koco, biz yiyeceklerimizi sabırla topladık ve olgunlaşmalarını bekledik. Eğer biraz sabırlı olsaydın senin de sağlıklı yiyeceklerin olurdu!”
Koco iç çekerek cevap vermiş: “Haklısın Toto. Sabırsız davranarak kendime zarar verdim.”
O günden sonra Koco sabırlı olmayı öğrenmeye karar vermiş. Meyvelerin olgunlaşmasını beklemiş, yiyeceklerini zamanında toplamış ve acele etmeden işlerini yapmayı öğrenmiş. Sabırsızlık yüzünden yaşadığı sıkıntıları hiç unutmamış ve ormandaki arkadaşlarına da bu deneyiminden bahsederek onlara da sabırlı olmayı anlatmış.
Böylece Koco sabrın kıymetini öğrenmiş ve sabırsızlığın nasıl zararlar verebileceğini bir daha hiç unutmamış.
Gökten üç elma düşmüş, biri bu masalı dinleyen çocuklara, biri masalı anlatana, biri de sabırlı olanlara…
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için 5 Yaş Masalları ve 6 Yaş Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.