Bir zamanlar en büyük hayali bütün gün miskin miskin uyumak olan bir kedi yaşardı. Bu kedinin adı Puffy idi. Puffy günlerini ağaç dallarında ya da yumuşacık yastıklarda kıvrılarak geçirmeyi çok severdi. Rüyalarında uçan balıkları, parlak yıldızları görür ama gerçek dünyada bir maceraya atılmak aklının ucundan bile geçmezdi.
Bir gün Puffy yine en sevdiği ağacın en yüksek dalına tırmanmış ve orada uyuyakalmıştı. Uykusu o kadar derindi ki ağacın büyümeye ve gökyüzüne doğru uzamaya başladığını farketmedi! Farkında olmadan bulutların üzerine çıkmıştı bile! Pamuk şekeri gibi yumuşak bulutların arasında uyanan Puffy etrafına şaşkınlıkla baktı. Gözleri hala yarı kapalıydı ama gördükleri gerçekti: Gökyüzündeydi!
Bulutların üzerinde zıplayarak ilerlemeye başladı. Her zıpladığında bulutlar yumuşacık bir hışırtı çıkarıyor, ona rahatlık veriyordu. Puffy bu garip ama eğlenceli yerde oynamaya dalmıştı ki birden parlak bir ışık dikkatini çekti. Parlayan şeye doğru ilerledi ve bulutların arasına gizlenmiş sihirli bir kitap buldu.
Kitabın kapağı altından yapılmış gibiydi ve üstünde gizemli semboller vardı. Kitabı açtığında, sayfalar adeta sihirle doldu. Sayfalar kendi kendine çevrilmeye başladı ve her bir sayfada farklı dünyaların kapıları aralandı.
Kitabın ilk sayfası açıldığında, Puffy kendini bir anda Korsan Adası adlı egzotik bir adada buldu. Gözlerini kırpıştırarak etrafına baktığında denizden esen tuzlu rüzgarı hissetti. Tam o sırada ona doğru koşan küçük bir sincap gördü. Bu sincap, adanın en ünlü korsanı olan Kaptan Fıstık idi.
Kaptan Fıstık, Puffy’ye telaşla yaklaştı. “Ahoy, dostum! Hazinemiz kayboldu ve onu bulmadan adadan çıkamayız! Bana yardım eder misin?” diye sordu. Puffy biraz çekingen bir şekilde başını salladı. Kaptan Fıstık ona haritasını gösterdi ancak bu harita da sihirliydi ve yalnızca ay ışığında okunabiliyordu. Hazineyi bulmak için geceyi beklemek zorunda kaldılar.
Gece olduğunda harita parlamaya başladı. Puffy ve Kaptan Fıstık ay ışığının aydınlattığı yoldan yürüyerek ormanların derinliklerine doğru ilerlediler. Yol boyunca devasa palmiye ağaçları arasında gizemli yaratıklarla karşılaştılar. Sonunda bir mağaranın içinde saklanan devasa bir hazine sandığı buldular. Sandığı açtıklarında içinden yalnızca altınlar değil sihirli bir inci de çıktı. Bu inci, adanın sonsuza kadar güvenli olmasını sağlayacaktı.
Puffy, Kaptan Fıstığa el sallayarak kitabın bir sonraki sayfasını çevirdi.
Kitabın ikinci sayfası açıldığında Puffy kendini Balon Krallığı adı verilen tuhaf bir yerde buldu. Burada her şey balonlardan yapılmıştı. Evler, ağaçlar ve hatta yollar bile balonlardan oluşuyordu. Küçük balonlar etrafta süzülüyor ve güneş ışığında renkli yansımalarla parlıyordu.
Bu balon krallığının prensi olan minik tavşan Prens Zıp Zıp, Puffy’ye doğru zıplayarak geldi ve “Yardımına ihtiyacımız var! En büyük balonumuz kayboldu ve o olmadan tüm krallık yok olabilir!” dedi. Puffy bu sevimli prensin yardım çağrısını duyunca tereddüt etmeden ona katıldı.
Beraber dev balonların arasında dolaşıp kaybolan balonu aramaya başladılar. Yolda pek çok küçük balon yaratığıyla karşılaştılar. Bazıları çok dost canlısıydı, bazıları ise şaka yaparak Puffy’nin yolunu şaşırttı. Ama Puffy ve Prens Zıp Zıp pes etmediler. Sonunda, devasa bir ağacın tepesinde asılı duran kayıp balonu buldular. Balonu krallığa geri getirdiklerinde, tüm balonlar büyük bir dans partisine katıldı. Puffy de dans eden balonlar arasında eğlenirken kendini mutlu hissetti.
Puffy kitabın son bölümüne geldiğinde, kendini gece gökyüzünde süzülen bir köyde buldu. Bu köyün adı Yıldız Köyü idi ve burada herkes yıldızlarla dosttu. Köyün başındaki bilge yaşlı baykuş Bilgili, Puffy’ye büyük bir görev verdi. “Gecenin yıldızları kararmaya başladı. Onları tekrar parlatmazsak tüm dünya karanlığa gömülecek. Yıldızları yeniden uyandırmalısın!” dedi.
Puffy bir el feneri ve büyülü bir pusula ile yıldızların arasına doğru yola çıktı. Yıldızları teker teker uyandırdı, onlarla konuştu ve onlara cesaret verdi. Her yıldız yeniden parlarken gökyüzü daha da aydınlandı. Puffy son yıldızı da uyandırdığında tüm köy ona teşekkür etti.
Artık Puffy kitabın sonuna gelmişti. Ancak kitabın son sayfasında büyük bir bilmece yazıyordu: “Gerçek dünyaya dönmek için sihrin sırrını bulmalısın.” Puffy bir an duraksadı. Ama cevabı anlamıştı: Hayal dünyasında ne kadar harika maceralar yaşarsa yaşasın, gerçek dünyada yaşanan anlar ve sevdikleriyle geçirilen zaman daha değerliydi.
Puffy gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerini tekrar açtığında ise kendini yine ağacın tepesinde buldu. Ama artık sadece uyumak değil her gün yeni maceralar yaşamak istiyordu. Çünkü her an, her hayal bir macera olabilirdi!
Tavsiye: En güzel masal ve hikayeleri sesli ve animasyonlu olarak izlemek istiyorsanız YouTube Kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.