Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kalbinde rengarenk tüyleriyle dikkat çeken bir papağan yaşardı. Adı Pako‘ydu. Gökkuşağı kadar parlak tüyleri ve melodik sesiyle herkesin dikkatini çekerdi ama çok kibirli bir papağandı. Ormandaki diğer hayvanlarla pek dostluk kurmaz, çoğu zaman kendisini herkesten üstün görürdü.
Sabahları ormanın en yüksek ağacının tepesine uçar, çevredeki hayvanlara gözdağı verir gibi şarkılar söylerdi. Ama şarkıları ormandaki hayvanları sevindirmek yerine bazen rahatsız ederdi. “Bu kadar övünmesen de olur Pako!” derdi kaplumbağa Tomi. Ama Pako bu sözlere kulak asmaz ve gülerek şu cevabı verirdi:
“Ben bu ormanın en güzel ve en yetenekli kuşuyum! Hepiniz bunu kabul edin.”
Bir gün ormana beklenmedik bir konuk geldi. Adı Luna olan bir orman perisi ormana özgün ve hafif çılgın bir ruh getirdi. Luna ormandaki hayvanların küçük dileklerini yerine getirmekle ünlüydü. Herkesi sevindiren Luna bir gün Pako’ya da uğradı.
“Merhaba Pako.” dedi Luna. “Duydum ki sen çok özel bir kuşsun. Ama şu kibirini bir kenara bıraksaydın seninle daha çok dost olurlardı.”
Pako gözlerini devirerek cevap verdi:
“Dostlara ihtiyacım yok Luna. Zaten herkes beni hayranlıkla izliyor. Söyle bakalım bana ne dilek sunabilirsin?”
Luna şakacı bir gülümseme ile:
“Peki sana bu ormandaki sevgiyi hissettirecek bir deneyim sunayım.” dedi ve sihirli tozlarıyla Pako’yu çevreledi. “Bu bir öğrenme yolculuğu olacak. Unutma, sevgi her şeyi değiştirir.”
Tırtıl Titi ve Pako
Pako Luna’nın sihirli tozlarından sonra kendisini yere çok yakın bir dalda buldu. Orada küçücük bir tırtıl olan Titi yaprakları kemiriyordu. Pako’yu görünce heyecanla konuştu:
“Ah, merhaba Pako! Senin sesini hep duyardım. Ama neden hep bize yükseklerden bakıyorsun? Biraz da burada bizimle vakit geçirsen olmaz mı?”
Pako alaycı bir sesle:
“Senin gibi yavaş bir tırtılın yanında vakit geçirsem ne olur ki? Sana şarkı söylesem bile yavaşça alkışlarsın herhalde!”
Ama Titi gözlerini kısarak:
“Hepimiz küçük ama önemliyiz Pako. Bekle ve gör. Belki de benimle biraz dostluk kurmayı denemelisin.”
O an Luna’nın sesi rüzgarla fısıldadı: “Sevgiyle yakınlaş. Göreceksin.”
Pako istemeyerek de olsa Titi ile daha fazla zaman geçirdi. Günler sonra Titi muhteşem bir kelebeğe dönüştü ve Pako’ya şu sözlerle veda etti:
“Bir tırtılı bile sevebilirsen sevginin sihirli etkisini anlarsın Pako. Hoşaçakal!”
Yaralı Kirpi ve Pako
Bir başka gün Pako ormanda bir kirpinin çalılar arasında yardım çağrılarını duydu. Kirpi dikenli dalların arasında sıkışmıştı ve kurtulmaya çalışıyordu.
“Bana yardım edebilir misin Pako?” diye sordu kirpi, acı içinde. Pako ilk başta uzak durmak istedi. Çünkü dikenler ona zarar verebilirdi.
“Neden yardım edeyim ki? Zaten kendi başına bulaşmışın.” dedi Pako, mesafeli bir tonda.
Ama Luna’nın sesi yeniden duyuldu: “Başkalarına yardım etmek sevginin gerçek yüzüdür Pako.”
Pako Luna’nın bu sözlerinden etkilenerek kirpinin yanına yaklaştı ve tüyleriyle dikkatlice dalları iterek kirpiyi kurtardı. Kirpi kurtulduktan sonra mutlu bir şekilde Pako’ya baktı:
“Beni kurtardığın için sonsuz teşekkürler! Birgün senin de yardıma ihtiyacın olursa yanında olacağım.”
Pako bu sözlerden etkilenmişti. Yardım etmek kalbini hafifletmişti.
Sevgi Kanatları
Günler gönleri kovaladı ve Pako ormandaki hayvanlarla daha çok vakit geçirdikçe kibirinden sıyrıldı. Onların küçük dünyalarına adım attıkça sevginin ve dostluğun gerçek anlamını öğrendi. Bir sabah yine en yüksek dala uçarak şarkı söylemeye başladı. Ama bu kez şarkılarında kibir yoktu.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Eğitici Masallar ve Hayvan Masalları sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.