Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda yaşayan minik ve cesur bir örümcek vardı. Adı Körük‘tü. Küçücücük ayaklarıyla ince ipliklerini dokurken dünyanın en zarif ağlarını yapardı. Ama Körük hep başkalarına bağlı yaşıyordu. Yiyecek toplarken annesine, barınağı temizlerken ablasına ya da ağı tamir ederken dostlarına ihtiyaç duyuyordu.
Bir gün sabah ağını tamir ederken düşüncelere daldı. “Başkaları olmadan acaba neler yapabilirim?” diye merak etti. Ağının arasında gezinen hafif bir rüzgar ona bir fırsat getirdi. Bu rüzgar ormanda daha önce görmediği bir yola doğru esiyordu. Hemen karar verdi: “Bağımsız olmaya öğrenmek için yola çıkmalıyım. Kendi başıma neler yapabileceğimi görmeye hazırım!”
Gölge Tavşanı
Körük ağını dikkatlice topladı ve uzun ince bacaklarıyla yeni bir maceraya yelken açtı. Yolda karşısına Gölge adında küçük bir tavşan çıktı. Gölge, yapraklarla dolu bir sepeti çekerken zorluk çekiyordu.
“Merhaba minik örümcek. Seni görmek çok sevindirici! Sepetim çok ağır ve ben bunu tek başıma taşıyamıyorum. Bana yardım eder misin?” dedi Gölge.
Körük bir an duraksadı. Yardım etmek istemiyordu çünkü bağımsız olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ama sonra aklına bir fikir geldi.
“Gölge belki sepeti bölüp parçalar halinde taşırsak ikimiz de öğreniriz. Ben tek başıma bir çözüm bulabilirsem sen de aynını yapabilirsin.” dedi.
Gölge bu fikre bayıldı. Sepeti böldüler ve her ikisi de kendi yüklerini hafifleterek yollarına devam etti. Bu Körük için ilk dersi oldu: Yardımla bağımsızlık birbirine engel değildi.
Dev Kertenkele
Körük ileride parlayan bir alan gördü. Oraya vardığında bahçeye benzeyen bir yerde rengârenk çiçeklerin hızla solarak yok olduğunu fark etti. Devasa bir kertenkele olan Kerten çiçekleri çiğniyor ve bahçeyi mahvediyordu.
Körük küçücük bir örümcek olmasına rağmen korkusuzca Kerten’in karşısına dikildi. “Hey! Çiçekleri yok ediyorsun. Neden bu kadar yıkıcı davranıyorsun?” dedi.
Kerten kocaman gözlerini Körük’e dikerek güldü. “Ben sadece doymaya çalışıyorum. Ama bu bahçeyi koruyorsan bana bir çözüm bul!”
Körük kendi ağından minik bir salınçak yaparak Kerten’i bir dala sarmaya karar verdi. Sonra ona meyve tohumları getirdi. Kerten bu yemi daha çok sevdi ve çiçekleri bırakıp meyve tanelerini yemeye başladı.
Körük yardımseverliğiyle başka bir ders daha aldı: Bağımsızlık başkalarına zarar vermeden de başarılabilirdi.
Altın Balık
Son olarak Körük parlak bir gölün yanına geldi. Burada tüm dilekleri yerine getirdiği söylenen Altın Balık ile tanıştı. Balık, “Körük dile benden ne dilersen! Sana bir hediye vermek istiyorum!” dedi.
Ama Körük bu defa bir dilek dilemek yerine balığa başka bir şey sordu: “Balık dostum ben bağımsız olmanın gücünü anlamaya çalışıyorum. Sence bu nasıl olur?”
Altın Balık gülerek yanıt verdi: “Bağımsızlık tek başına yaşamına devam etmek değil. Kendi kararlarını verebilmek, başkalarıyla birlikte hareket edebilmek ve öğrendiklerinle büyüyebilmektir. Bu yolculuğun sana öğrettiğini düşün o zaman cevabı bulacaksın.”
Körük bu sözleri duyduğunda artık tamamdı. Yolculuğu boyunca kendi kararlarını vererek bağımsız olmanın gerçek anlamını öğrenmişti. Gölün yanından ayrılırken kalbinde büyük bir mutluluk vardı.
Artık Körük hem kendi ayakları üzerinde durmayı hem de başkalarına yardım etmeyi bilen cesur bir örümcekti.
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları ve Eğitici Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.