Derin mavi okyanusun en güzel köşesinde, minik bir deniz kızı yaşardı. Bu deniz kızının adı Mira‘ydı. Mira uzun dalgalı saçları, inci gibi parlayan gözleri ve narin kuyruğuyla denizlerin en tatlı sakinlerinden biriydi.
Ancak onu diğer deniz kızlarından ayıran bir şey vardı: Mira’nın en büyük hayali gökyüzüne çıkıp yıldızları görmekti. Geceleri denizin yüzeyine çıkar, başını suyun dışına uzatır ve yıldızların parıltısını hayranlıkla izlerdi. Ancak suyun yüzeyinde bile olsa gökyüzüne hiç ulaşamayacağının farkındaydı.
Bir gün Mira bu büyük hayalini gerçekleştirmek için bir plan yaptı. “Eğer yeterince yüksek bir kayaya çıkabilirsem belki yıldızlara daha yakın olurum,” diye düşündü. Ama derinlerde yaşayan bir deniz kızı için suyun yüzeyine çıkıp kayalara tırmanmak hiç de kolay değildi. Yine de her zorluğa göğüs germeye kararlıydı.
En yakın arkadaşı olan Nehir‘e bu fikrinden bahsetti. Nehir, minik bir deniz yıldızıydı ve Mira’yı çok severdi. “Ama Mira, suyun dışına çıkmak tehlikeli olabilir,” dedi endişeyle. “Üstelik deniz yıldızları su dışında çok uzun süre yaşayamaz. Ben seninle gelemem, ama seni burada beklerim.”
Mira, Nehir’in kaygısını anladı ama içindeki yıldızlara ulaşma isteği o kadar güçlüydü ki bu riski göze almaya karar verdi. “Merak etme Nehir, dikkatli olacağım,” dedi Mira. “Ve sadece bir kez deneyeceğim.”
O gece Mira okyanusun derinliklerinden yukarı doğru yüzmeye başladı. Yavaş yavaş suyun daha soğuk ve daha berrak olduğu yerlere ulaştı. En sonunda suyun yüzeyine çıkmayı başardı. Karşısında denizin ortasında yalnız başına duran devasa bir kaya bulunuyordu. Tüm cesaretini toplayarak kayaya tırmanmaya başladı.
Yavaşça yukarıya tırmandıkça kalbi heyecanla atıyordu. Nihayet kayalığın zirvesine ulaştı ve tam da hayal ettiği gibiydi: Yıldızlar gözlerinin önünde parıldıyordu! Yıldızlara o kadar yakındı ki neredeyse onlara dokunacakmış gibi hissetti.
Ancak birden kayalıkta küçük bir hareketlenme farketti. Dikkatle baktığında küçük, parlayan bir şeyin yanına yaklaştığını gördü. Bu, minik bir yıldızdı!
Mira gözlerine inanamadı. Küçük yıldız, neşeyle dans ederek Mira’ya doğru geliyordu. “Merhaba Mira,” dedi küçük yıldız. “Benim adım Sera. Duydum ki yıldızları görmek istiyormuşsun. Neden bu kadar uzaklara geldin?”
Mira şaşkınlıkla cevap verdi, “Yıldızların ne kadar parlak olduğunu hep merak ederdim. Onları daha yakından görmek istedim. Ama… sen buraya nasıl geldin?”
Sera gülümseyerek yanıtladı, “Biz yıldızlar insanların ve deniz kızlarının hayallerini duyabiliriz. Senin hayalini duydum ve seni görmeye geldim. Ama bilmelisin ki yıldızlar sadece gökyüzünde parlayabilir. Eğer bana çok yaklaşırsan ışığım sönebilir.” dedi.
Mira bir an için ne yapacağını bilemedi. Yıldızlara yaklaşmak istemişti ama şimdi Sera’nın ışığını kaybetmesinden korkuyordu. Tam bu sırada okyanusun derinliklerinden gelen bir ses duydu. Bu, Nehir’in sesiydi! Nehir, dalgalarla birlikte kayalıklara kadar sürüklenmişti. “Mira! Dikkat et! Yıldızları sevebilirsin ama onları tutmaya çalışmak onları yok edebilir!” diye seslendi.
Mira, Nehir’in sözlerini duyunca yavaşça geri çekildi. “Haklısın Nehir,” dedi Mira, “Yıldızların güzelliğini onlara zarar vermeden izlemek en doğrusu.”
Sera, Mira’nın kararından memnun kaldı. “Teşekkür ederim Mira,” dedi küçük yıldız. “Senin bu cesaretin ve nezaketin beni daha da parlak yapacak. Artık gökyüzünde parlayacağım ve her gece senin için özel bir ışık yollayacağım.”
Mira, Sera’yı nazikçe selamladı ve Nehir’le birlikte suya geri döndü. O gece suyun altında yatarken yukarıya baktı ve Sera’nın ona gönderdiği özel ışığı gördü. O andan itibaren yıldızlara ulaşmak için riske girmeye gerek olmadığını, hayallerin peşinden gitmenin bazen sadece onları izlemekle de mümkün olduğunu anladı.
Ve böylece Mira her gece yıldızları izlemeye devam etti. Ama artık yıldızların güzelliğini uzaktan seyrederken bile onlara aslında ne kadar yakın olduğunu biliyordu.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Bebek Masalları ve Kısa Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.