Bir varmış bir yokmuş… Yemyeşil dağların ardında, bulutların üstünde uçan sevimli bir kartal yaşarmış. Adı Altu‘ymuş. Cesur ve güçlü kanatlarıyla gökyüzünü keşfedermiş. O kadar merhametliymiş ki ne zaman bir hayvan zorda kalsa hemen yardıma koşarmış. En büyük hayali ise Gökkuşağı Ormanı‘na gidip efsanevi huzur çiçeğini bulmakmış. Çünkü bu çiçeğin kapleri iyileştirdiği söylenirmiş.
Bir sabah gökyüzünde süzülürken ağlayan bir ses duymuş. Sesin geldiği yöne doğru uçmuş ve yerde minicik bir tavşan bulmuş. Tavşanın ayağı dikenlere dolanmış. Altu hemen nazikçe dikenleri çıkarmış ve tavşanın canını yakmadan yardım etmiş.
“Teşekkür ederim! Benim adım Pufi.” demiş tavşan. “Gökkuşağı Ormanı’na gidiyorsan ben de sana eşlik edebilirim!”
Altu gülümsemiş, “Ne güzel olur Pufi! Hem birlikte daha eğlenceli olur.”
Macera Başlıyor
Böylece Altu ve Pufi rengarenk çiçeklerle dolu vadileri aşarak Gökkuşağı Ormanı’na doğru yola çıkmışlar. Yol boyunca gümüş şelalelerden akan sular, kuşların şarkı söylediği ağaçlar onlara eşlik etmiş. Derken bir çalıdan hıçkırık sesleri duymuşlar. Çalıya yaklaştıklarında sesi çıkmayan bir sincaba rastlamışlar.
Sincap kısık bir sesle fısıldamış: “Ben… konuşamıyorum… yanlışlıkla acı biber yedim!”
Altu nehir kenarından bulduğu nane yapraklarını sincaba vermiş. Sincap yaprakları çiğnedikçe sesi geri gelmiş ve birden sevinçle zıplamış: “Benim adım Zıpır! Sizi ormanın en güzel yerlerine götürebilirim!”
Artık üç arkadaş olmuşlar ve maceraları daha da eğlenceli hale gelmiş.
Biraz ilerlediklerinde devasa bir çınar ağacının altında yaşlı bir kaplumbağaya rastlamışlar. Kaplumbağa gözyaşları içinde anlatmış: “Küçük torunum kayboldu. Onu bulamıyorum.”
Altu ve arkadaşları hemen ormanın dört bir yanını aramışlar ve Derin çalıların arasında minicik korkmuş bir kaplumbağa bulmuşlar. Onu hemen büyükbabasına kavuşturmuşlar. Yaşlı kaplumbağa sevinçle gözyaşlarını silmiş: “Siz gerçekten harika dostlarsınız!”
Huzur Çiçeğinin Sırrı
Sonunda Gökkuşağı Ormanı’nın en parlak köşesinde huzur çiçeğini bulmuşlar. Çiçek, Altu’ya doğru eğilip tatlı bir sesle fısıldamış: “Merhametli kalbin ve yardımların seni güçlü kılar. İyilik herkesi iyileştirir.”
Tam o anda çiçeğin içinden küçük altın taneleri dökülmüş. Her biri arkadaşlarının üzerine hafifçe yayılmış ve onlara huzur vermiş. Altu, Pufi ve Zıpır kendilerini hiç olmadığı kadar mutlu hissetmişler.
Altu ve arkadaşları huzur içinde ormandan ayrılmış. O günden sonra Altu herkese yardım etmenin ve merhametli olmanın en büyük güç olduğunu öğrenmiş.
Gökten üç elma düşmüş: Biri bu masalı dinleyenlere, biri bu masalı anlatanlara, biri de iyilik dolu kalplere!
İyi uykular…
Öneri: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.