Bir varmış, bir yokmuş… Meksika’nın sıcak güneşi altında yaşayan Chico adında kıpkırmızı, minicik bir acı biber varmış. Chico’nun tek amacı dünyanın en büyük partilerini yapmakmış! Çünkü her sabah güneşi gördüğünde dans eder, hoplar zıplar, tam bir eğlence canavarı olurmuş. Ama en yakın arkadaşı, turşu Pete olmadan hiçbir parti tam olmazmış.
Pete ise sakin mi sakin, ekşi mi ekşi bir salatalık turşusuymuş. Pete de partilerde en az Chico kadar eğlenir, şapkasıyla dans eder ve etrafı kahkahaya boğarmış. İkili, kasabanın en neşeli, en enerjik, en eğlenceli dostlarıymış.
Bir gün Chico, Pete’yi arayıp heyecanla bağırmış ve “Pete! Bu gece Büyük Meksika Festivali var! Tüm kasaba orada olacak! Taktın mı dans ayakkabılarını?” diye sormuş.
Pete ise turşu kavanozundan kafasını uzatıp gülümseyerek “Chico, dans ayakkabıları mı? Benimle dalga mı geçiyorsun? Turşular çıplak ayak dans eder!” demiş ve kahkahayı patlatmış.
Gece olunca, ikili festival alanına varmış. Her yer renkli ışıklarla süslüymüş. Salsa müzikleri yükseliyor, insanlar neşeyle dans ediyormuş. Chico hemen sahneye atlamış ve “Bu gece ateş gibi olacak! Herkesi dansa kaldırıyorum!” diye bağırmış.
Pete de onu takip etmiş ve kocaman bir şapka takarak kalabalığa seslenmiş: “Kim benimle dans etmeye cesaret eder?” diye sormuş.
O sırada parti başlamış! Chico müziğin ritmiyle öyle bir dans ediyormuş ki etraftaki herkes şaşkınlıkla onu izliyormuş. O kadar hızlı hareket ediyormuş ki ayaklarının altından duman çıkıyormuş. Pete ise şapkasıyla döne döne dans ediyor, bir yandan kahkahalar atıyor, bir yandan da etrafına turşu suyu saçıyormuş!
Fakat aniden bir rüzgar esmiş ve Pete’nin büyük şapkası uçmuş! Şapka rüzgarla birlikte yuvarlanıp ormanın derinliklerine doğru gitmiş. Pete, Chico’ya dönüp heyecanla “Şapkam uçtu! Onsuz parti yapamam, yardım et Chico!” demiş.Chico hemen atılmış ve “Merak etme, Pete! Benim hızım ve senin soğukkanlılığınla bu şapkayı hemen buluruz!” diye cevap vermiş.İkili ormanın içine doğru koşturmaya başlamışlar. Chico’nun biber gibi kızarmış suratı, karanlıkta adeta bir fener gibi parlıyormuş. Pete ise hoplayıp zıplayarak onun peşinden gidiyormuş.
Birden karşılarına pembe tüyleriyle zarifçe dans eden bir flamingo çıkmış. Başını yana eğip gülümseyerek “Nereye koşturuyorsunuz böyle? Partideki en güzel dansı kaçıracaksınız!” demiş.
Chico hemen cevap vermiş ve “Pete’nin şapkası uçtu! Onu bulmaya çalışıyoruz!” demiş.
Flamingo zarifçe kanatlarını açarak dönmüş ve “Şapka mı? Az önce dev bir şapka gördüm. Dans ederken kuyruğuma dolandı! Sanırım şu uzun ağacın tepesinde takılı kaldı. Ama o ağaç çok yüksektir, nasıl alacaksınız?” demiş.
Pete heyecanla atılmış ve “Ben turşu suyu püskürtebilirim! Belki şapkamı yere düşürür.” demiş.
Chico kahkahalarla gülmüş ve “Harika fikir, Pete! Hadi dene!” diye karşılık vermiş.
Pete, ağaçtaki şapkaya doğru bakmış, derin bir nefes almış ve turşu suyunu ağaca doğru püskürtmüş. Şapka birden kaymaya başlamış ve pat diye yere düşmüş! Pete şapkasını kaptığı gibi başına geçirmiş ve mutlu bir şekilde “Parti kaldığı yerden devam ediyor!” diye bağırmış.
Flamingo da zarif adımlarla dans ederek onlara katılmış ve üçlü, daha da coşkuyla dans etmeye başlamış. Chico’nun acı dansı, Pete’nin ekşi mizahıyla ve flamingonun zarafetiyle birleşince tüm kasaba kahkahalarla dolmuş. O gece, Meksika’nın en unutulmaz partisi olmuş ve herkes bu üç arkadaşın enerjisine hayran kalmış.
Ve masal burada bitmiş, Chico, Pete ve flamingonun partileri ise hiç bitmemiş!