Bir zamanlar mavi gökyüzünün altında, altın sarısı kumlarla çevrili, denizin tuzlu kokusunu taşıyan küçük bir sahil kasabasında Martı Miro yaşardı. Diğer martılar gibi uçmayı ve balık avlamayı çok severdi. Ancak kalbinde bir boşluk vardı ve gerçek bir dost arıyordu.
Her gün sabah erken saatlerde güneş denizin üzerinden yükselirken Miro sahilde uçuş yapar ve etrafı gözlemlerdi. Ama ne kadar çok martıyla tanışsa da kimse onunla uzun süre oynamazdı. Çünkü diğer martılar sadece yemek ya da kendi oyunlarıyla ilgilenirdi.
Bir gün denizde büyük bir fırtına çıktı. Rüzgar öyle kuvvetli esiyordu ki Miro’nun kanatları bile uçmakta zorlanıyordu. Kendini koruyacak bir yer ararken sahilin biraz ilerisindeki büyük bir kayanın altına sığınmaya karar verdi. O sırada tuhaf bir ses duydu.
“Hey! Oraya dikkat et!” diye ince bir sesle bağırdı birileri.
Miro sesin geldiği yere baktığında minicik bir kaplumbağa gördü. Kaplumbağanın adı Tina‘ydı ve o da fırtınadan korunmak için kayanın altına sığınmıştı. Sırtındaki kabuğu biraz çizilmişti ve yorgun görünüyordu.
Miro, Tina’ya yaklaşarak “Merhaba ben Miro. Nasılsın? Sana yardım edebilir miyim?” dedi.
Tina başını salladı. “Ben iyiyim ama sırtımdaki bu dikenli yosunlar beni çok rahatsız ediyor. Ne yapacağımı bilemiyorum.” dedi.
Miro nazikçe Tina’nın sırtındaki yosunları temizledi ve ona “Merak etme ben buradayım. Fırtına geçene kadar birlikte bekleyebiliriz.” dedi. Tina gülümsedi. İşte bu, iki küçük canlının dostluğunun başlangıcı oldu.
Fırtına dinip güneş yeniden ortaya çıktığında Tina ve Miro birlikte sahilde yürümeye başladılar. Tina yavaş yürüyen bir kaplumbağaydı ama Miro sabırla onun hızına uydu. Yolda bir yengecin ağlara takılmış olduğunu fark ettiler.
Yengeç ağlamaklı bir sesle “Lütfen yardım edin! Bu ağdan kurtulamıyorum!” dedi.
Miro ve Tina hemen harekete geçtiler. Miro kanatlarını kullanarak ağı çekti Tina ise küçük ama güçlü çenesiyle ipleri dişledi. Sonunda yengeci serbest bırakmayı başardılar.
Yengeç mutlulukla “Teşekkür ederim! İkiniz gerçek dostsunuz. Birlikte çalışarak beni kurtardınız.” dedi. Bu sözler Miro’yu düşünmeye sevk etti. Gerçek dostluk sadece oyun oynamak ya da vakit geçirmek değildi. Dostluk zor anlarda birbirine destek olmaktı.
Günler geçtikçe Miro ve Tina’nın dostluğu daha da güçlendi. Birlikte maceradan maceraya atılıyorlardı. Fakat bir gün Miro ve Tina’nın yolları bir papağanla kesişti. Bu papağanın adı Pino‘ydu ve ormanda yaşadığı için deniz canlılarına pek alışkın değildi.
Pino “Siz ne tuhaf bir ikilisiniz! Bir martı ve bir kaplumbağa nasıl arkadaş olabilir ki?” diye sordu.
Miro cevap verdi “Dostluk birbirine benzeyenlerin değil birbirini tamamlayanların birlikteliğidir.”
Tina da ekledi, “Miro çok hızlı uçabilir ama ben ise yavaş ama dikkatliyim. İkimiz birlikte olduğumuzda her zorluğun üstesinden gelebiliriz.”
Pino bu sözleri duyunca çok etkilendi. Sonunda Miro ve Tina’yla birlikte vakit geçirmeye başladı. Pino onlara ormandaki meyve ağaçlarını tanıtarak yeni şeyler öğretti.
Bir gün sahil kasabasına aç martı sürüsü geldi. Bu martılar sahildeki tüm yiyecekleri çalıp götürmeye kararlıydılar. Miro, Tina ve Pino bu duruma çok üzüldü.
Miro “Bunu durdurmalıyız! Ama nasıl?” diye düşündü.
Tina sakin bir şekilde “Birlikte bir plan yapmalıyız.” dedi.
Pino ise “Ben yüksek bir ağaca tırmanıp etrafı gözleyebilirim. Siz de aşağıda hazırlık yaparsınız.” diyerek harekete geçti.
Birlikte mükemmel bir tuzak kurdular. Pino’nun verdiği işaretle Miro sahildeki diğer martılara haber verdi. Tina da yavaşça sahilin başka bir tarafına yiyecek taşıyarak hırsız martıları oyaladı. Sonunda kasaba martıları hırsızları püskürtmeyi başardı.
Bu olaydan sonra Miro, Tina ve Pino’nun dostluğu herkesin diline dolandı. Miro artık yalnız değildi çünkü gerçek dostluğu bulmuştu. Gerçek dostluk zor zamanlarda yan yana olmak, farklılıklara saygı duymak ve birbirine güvenmekti.
Miro gökyüzünde süzülürken kendi kendine şöyle düşündü:
“Belki de gerçek dostluğun sırrı birlikte gökyüzüne kanat çırpmakta değil, birlikte yeryüzündeki sorunlara çözüm bulmaktaymış.”
Ve o günden sonra Miro, Tina ve Pino hep birlikte yeni maceralar yaşadılar.
Tavsiye: Bu masala benzer masal okumak için Çocuk Masalları ve Uzun Masallar sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.